Ege Otomotiv Derneği Başkanı Mehmet Torun Egedesonsöz'ün sorularını yanıtladı.

Araba kullanmak, rüzgarı iliklerine kadar hissetmek, en büyük tutkusu. Ankara Üniversitesi'nde Rus Dili Edebiyatı okumuş ama insanı baştan çıkaran o büyük tutku, O'nu otomotiv sektörünün kucağına atıvermiş. Dokuz Eylül Üniversitesi'nde Uluslararası Dış Ticaret de okuduktan sonra, babanın yoktan var ettiği, büyüttüğü yedek parça satış işinin sorumluluğunu almakta hiç tereddüt etmemiş.

Otomotiv sektöründe dünyada yaşanan gelişmeleri an be an takip ediyor. Her türlü teknolojideki gelişmeleri izliyor. Yenilikçi, yaratıcı ve işini çok seviyor.

O şimdi Ege Otomotiv Derneği Başkanı... Henüz 42 yaşında. 26 yaşındayken, o dönem EGOD Başkanı olan Bornova Belediye Başkanı Dr. Mustafa İduğ'la tanışmış. İduğ, bu cin gibi delikanlıyı derneğe üye olmaya davet etmiş. Hiç tereddütsüz EGOD'lu olmuş.

2008 yılında da Ege Otomotiv Derneği'nde yönetim kurulu üyesi olarak görev almış. Altı dönem tüm yönetim kurullarında görev yaptıktan sonra 2021 yılında, 40 yaşındayken, Mustafa Akkalay'dan başkanlık bayrağını devralmış.

Evet, Mehmet Torun'dan bahsediyoruz.

22 yıldır otomotiv sektöründe olan Mehmet Torun, Egedesonsöz Yayın Koordinatörü Muhittin Akbel ve muhabiri Diren Çelik'in sorularını yanıtladı. Mehmet Torun, sektörün bugününü anlatmakla kalmadı, geleceğine de projektör tuttu.

Yerli ve milli arabamız TOGG ile ilgili o kadar ilginç şeyler söyledi ki... Elektrikli araçlar hakkında o kadar iddialı mesajlar verdi ki... Ağzımız açık dinledik kendisini...

İyisi mi, gevezeliği bırakalım, röportajı okumaya başlayalım:

ARABA SAHİBİ OLMAK, BİR STATÜ DEÐER AYNI ZAMANDA

- Araba sahibi olma arzusu, her geçen yıl daha fazla büyüyor. Nedir bu araba sevdası? İnsanlar, neden araba almak için yarışır?

Bu bir paradigma aslına bakarsanız. Bu bir algı. Araç sahibi olmak, bir statü değer aynı zamanda. Yazılı olmayan böyle bir gerçeğimiz var. İnsanların bu algıya doğru ilerlemelerini Çok normal görüyorum. İçinde yaşadığımız dünya böyle bir yer. Bana kalırsa yakın zamanda, yeni nesille beraber bu artık değişecek gibi görünüyor. Araç sahipliği, sahiplik paradigmasından bahsediyorum. Bir aracın sahibi olmak yerine, yıllarca aldığı arabanın borcunu ödemek yerine, gitmek istediği yere, kullandığın kadar öde dönemine doğru gidiyoruz. Sahiplik, artık farklı bir yere doğru evriliyor.

- Sokaklardaki Martı'larda olduğu gibi bir sistem mi olacak yani?

Paylaşım ekonomisine geçilecek. Nedir bu? Scooter sahibi değil birçok kişi ama uygulamadan, en yakın scooter'ı buluyorsunuz, istediğiniz yere gidiyorsunuz, aracı oraya kilitliyorsunuz ve ona göre ödeme yapıyorsunuz. Otomobiller için de dünyada bunun örnekleri başladı. Dünyada yaygınlaşmaya başladı, İstanbul'da da başladı. İzmir'de de denendi. Ülkemizdeki yüksek vergiler yüzünden bu teknoloji henüz oturmadı. Çok kısa zamanda araç sahibi olmak yerine, kullan, kullandığın öde, durumuna geçilecek. Şehirlerarası, şehir içi kullanışlı bir sistem. Araba sahibi olmaktan, çok daha ekonomik bir şeyden söz ediyoruz.

ARTIK KAÇ ARAÇ SATTIÐINIZ DEÐİL, KAÇ KİLOMETRE SATTIÐINIZ ÖNEMLİ

- Bu uygulama, ne zaman hayatımıza girecek tahminen?

2030'da, en geç 2035'te bunu konuşuyoruz olacağız. Otomobil üreticileri, 'Çok kısa zaman içerisinde kaç araç sattığımızı değil, kaç kilometre sattığımızı konuşuyor olacağız' diyorlar. Böyle bir beyanları var. Bu gerçekten çok heyecan verici. Konulan bu hedef, büyük dönüşümün sinyali bence.

- Avrupa ülkelerindeki araç fiyatlarıyla ülkemizdeki fiyatlar arasında anormal bir fark çıkıyor. Türk insanı, neden Avrupalılar gibi makul fiyattan araba sahibi olamıyor?

Türkiye'nin vergi politikalarından kaynaklı bir sorundur bu. Özel tüketim vergisi Avrupa'da da var, ama bizdeki kadar yüksek değil. Türkiye'de otomobillerden elde edilen ÖTV miktarı gerçekten çok fazla. Türkiye'deki araçla Avrupa'daki aracın baz fiyatı, aslında aynı. Orada kaç euroysa, Türkiye'de aynı fiyatta ancak bizde baz fiyatın üzerine taşıma gideri ekleniyor. Bu da normaldir.

ÖTV, TÜRK İNSANININ ARABA SAHİBİ OLMASININ ÖNÜNDEKİ EN BÜYÜK ENGELDİR

- Avrupa'daki oranlarla ülkemizdeki oranları kıyaslarsak...

Araçların motor güçlerine göre değişen hesaplar var. En çok satılan 1,6 motor gücünde, vergisiz haliyle 250 bin lira değerinde bir araba üzerinden gidecek olursak... Bunun ÖTV tutarı, yüzde 60... Tabii ki bu oran bize ait bir oran... 150 bin lira ÖTV ile rakam 400 bin lira oluyor. Bunun üzerinden yüzde 18 oranında, 72 bin lira KDV eklenince, 472 bin liraya çıkıyor. Alım satım vergisi, kaskosu, sigortası, plakası ile rakam yükseliyor. Macaristan'da yüzde 27, Norveç ve İsveç'te yüzde 25, ABD'de yüzde 3, Kanada'da yüzde 5, Japonya'da yüzde 8, Almanya'da yüzde 19, Fransa'da yüzde 20, İspanya'da 21, İtalya'da yüzde 22... Bu oranlar ÖTV değil, KDV oranları. Bu ülkelerde ÖTV alınmıyor. 2022 Aralık ayı verilerine göre, ülkemizde 1000 kişiye düşen araç sayısı, 157... Yani 1000 kişiden 843'ü araçsız. Avrupa'da 1000 kişiye düşen araç sayısı, 663 olarak karşımıza çıkıyor, 2019 verilerine göre. O zaman bile bizdeki bugüne ait rakamların çok çok üzerindeler. ÖTV'nin ve KDV'nin yüksekliği, Türk insanının araba sahibi olmasının önündeki en büyük engeldir.

- Otomotivciler, ÖTV'nin kaldırılması olmasa bile oranın makul seviyeye indirilmesine ihtimal veriyor mu?

Bu konuda çalıştaylar yapıldı, önceki bakana raporlar verildi ama geri dönüş olmadı. Ülke yararına olacak tavsiyeler vardı o raporda. Kademeli olarak ÖTV'nin düşürülmesini öngören bir çalışmaydı. Türkiye'de araç üretimi yapan global marka sayısı, 14'tür. 14 büyük marka, ülkemizde araç üretiyor. Dünyanın en büyük 13'üncüsü ekonomisi olduğumuzu dikkate alırsak, araç üretiminde Avrupa'nın ikinci ticari araç üreticiyiz. Dördüncü büyük motorlu araç üreticiyiz. Yıllık otomobil ihracatımız, ortalama 30 milyar dolar. 1 milyon 300 bin otomobil üretiyoruz fakat 2 milyon üretme kapasitesine sahibiz. 185 ARGE merkezimiz sadece otomobil üzerine çalışıyor. Bununla beraber Türkiye'de yan sanayi üretimler yapan, ya da orijinal üreticilere destek sağlayan 7 binden fazla KOBİ var. Evet, Türkiye'de insanlar araç sahibi olmak istiyor. Fakat Türkiye özelinde şöyle bir şey var; yeniliğe, yeni teknolojiye hevesli bir topluma sahibiz. Türkiye'de 1000 kişiye düşen 157 araçlık oran, yükselme eğiliminde. Eğer insanların otomobil almasını kolaylaştıracak vergi indirimleri yaparsak, bugün ülkemizde üretim yapan 14 global markanın dışındaki markalar da ülkemizde yatırım yapmak isteyecektir. ÖTV'nin kademeli olarak düşürülmesini öneriyoruz. Çünkü bir anda düşerse, ikinci el araçların fiyatları da düşer. Böyle bir durum, çok ciddi zararlara sebep olabilir. Bundan dolayı, bu yıl yüzde 60 olan ÖTV, seneye yüzde 50 olsun, bir sonraki sene yüzde 40 olsun, derken sıfırlayalım ya da makul seviyeye çekelim. Eğer bunu yaparsak, Türkiye'de yaşayan vatandaşlarımız araca daha kolay ulaşma imkanına sahip olacak. O zaman 2 milyon araç üretim kapasitemizi tam olarak kullanabileceğiz, daha çok ihracat yapacağız.

- Yakın bir zamanda ÖTV indirimi olmuştu öyle değil mi?

Evet; 24 Kasım 2022'de ÖTV düzenlemesine gidildi. Bir çeşit ÖTV indirimiydi. O zamanki satış rakamlarına ve satışlara yansımalarına bakalım. Kasım ayında yapılan otomobil ve hafif ticari araç satışı, 82 bin 311 adet. Aralık ayında bu rakam, 115 bin 220 araç oldu. Geçtiğimiz Mart ayında 103 bin adet otomobil ve hafif ticari araç satıldı, araç yokluğuna rağmen... 5. ay sonu itibariyle neredeyse, 2022'nin total rakamını yakalamış durumdayız.

- İkinci el arabalar, birinci el araba fiyatına satılıyor neredeyse. Hatta bazı arabalar var ki, sıfır arabadan daha pahalı. Bu durum nasıl izah edilir, bilemiyorum.

Arabaya olan talep fazla, arz yetersiz. Bir yanda yüksek enflasyon var. Bugün aldığınız her şey, otomobil dahil, yarın için kardır. Bir de ikinci el araçları, senetle, taksitle satan firmalar, insanlar var. Araç kredilerindeki daralma, finansmana erişim zorluğu, insanları bu şekilde araç alımına, yani ikinci ele zorluyor. Yoksa ikinci el araç, sıfır araçtan daha değerli değil elbette.

MERCEDES O PROJEYİ KONUŞURKEN, TOGG ONU HAYATA GEÇİRDİ BİLE

- Elektrikli otomobilimiz TOGG, yerli ve milli arabamız acaba gelecekte bu markamız, Almanya'nın Mercedes'i, Volkswagen'i, İsveç'in Volvo'su gibi ülkemizin dünya pazarında bir marka değeri olur mu?

Saydığınız bu markalar, çok uzun zamandır sektörün büyük oyuncuları. 100 yıllık otomotiv geçmişine baktığımızda ciddi karşılıkları var ve yakın zamana baktığımızda ise bu oyuncuların artık değişeceğini düşünüyorum. Kesinlikle değişmek durumundalar. Çok büyük yatırımları var, mutlaka faal olacaklar. TOGG; şayet trend teknolojilerinde sektörün globalde nereye gittiğini önceden çok iyi analiz ederek tüm stratejilerini bu doğrultuda yönetirse, daha çok teknolojiye, patent üzerine bilimsel araştırmalarla destekleyen ARGE merkezlerindeki ciddi çalışmalarla yol almaya devam ederse, bana kalırsa sektörün kuvvetli oyuncularından birisi olabilir. Örneğin Mercedes markası, geçen yıl, bundan sonra araçları satmak için bayiler üzerinden değil, internet üzerinden müşterisine ulaşma kararı aldı. Siz Mercedes araba alacaksanız, internetten sipariş vereceksiniz, firma, arabanın fiyatının üzerine nakliye masrafını da koyup, müşteri hangi ülkeden olursa olsun, evine kadar götürüp teslim edecek. Mercedes bunu konuşurken, TOGG bunu yaptı bile. Türkiye'deki kanunlara göre, araç ithal etmek veya üretmek için, her ilde yetkili servislerinizin olması gerekir. TOGG, harika bir çözüm buldu buna. Bosch car servislerle anlaştı ve onları yetkili kıldı. TOGG, ön başvuru aldı, arabaları eve göndereceğini söyledi, öyle de yaptı. Bu ve buna benzer stratejiler doğru konumlandığı sürece TOGG'un, sürdürülebilir bir marka olacağından eminim.

ŞARJ İSTASYONLARI ARTTIKÇA, ELEKTRİKLİ ARAÇ SATIŞLARI DA ARTACAK

- Türkiye, elektrikli araçların altyapısı anlamında, yani şarj istasyonları, tamir gibi konularda ne kadar hazır?

Enerji Piyayası Denetleme Kurulu tarafından geçtiğimiz Nisan ayında bir düzenleme yapıldı. Aslında hazırız, elektrikli araçlara. Burada ilginç bir şey var; elektrikli araçlar için gerekli olan noktalara yatırım yapmak için bekleniyor. Tüketici de o noktaları göreyim, ondan sonra elektrikli araç alayım, diye bekliyor. Ben telefonunu şarj etmeyi unutan biriyim. Arabamı şarj etmeyi de unutabilirim ve yolda kalma riskiyle karşı karşıya kalacağımdan eminim. Geçen ay İsrail'deydim ve orada çok ilginç bir çalışma yapıldığını gördüm. Araç yolda giderken, kendini şarj eden bir sistem geliştiriyorlar. Ne kadar şarj ettiysen, o kadar ödemeye yapacağın bir sistem... Evet; ülkemizde şarj istasyonları anlamında ciddi yatırımlar var ancak buna paralel elektrikli araç satışlarında da çok büyük artışlar var.

- Ülkemizde elektrikli araç satışları ne durumda?

Uluslararası Enerji Ajansı, Küresel Elektrikli Araç Görünümü raporunu yayımladı, geçtiğimiz Nisan ayında. Rapora göre, 2023 yılında satılacak her beş araçtan birinin elektrikli araç olacak. Bu oran, otomotiv sektörü için gerçekten çok iddialı bir oran. 2020'de globalde toplam satışın yüzde 4'ü elektrikli araçtı. Beş araçtan birinin elektrikli olacağı öngörüsü, bu nedenle çok kıymetli. Ülkemizde 2022 yılında satılan elektrikli araç sayısı, 8 bin 210... 2023 Mayıs sonu itibariyle satılan elektrikli araç sayısı, geçen yılın rakamını geride bırakmış, 10 bin 200'e ulaşmış. Zaten TOGG'un ön başvurusuna 80 bin kişi adını yazdırmıştı. Ben bu yıl içinde Türkiye'de 100 binin üzerine çıkacağından eminim.Şarj istasyonlarının sayısı arttıkça, elektrikli araç satışları da hızlı bir şekilde artmaya devam edecektir.

ELEKTRİKLİ ARAÇ TAMİRİ YAPACAK ELEMANLARI YETİŞTİRİYORUZ

- Elektrikli aracın tamiri konusunda yeterince elemanımız var mı?

Elektrikli bir otomobilin tamiri, gerçekten uzmanlık istiyor. Elektrikli aracınızın kaputunu açıp, acaba motoru nasıl diye bakma şansınız yok. Çünkü kaputu açabileceğiniz hiçbir yer yok! Bu, sizin güvenliğiniz için. Elimizdeki istatistiklere göre, son beş yıl içerisinde Avrupa'da elektrikli araç tamir etmeye çalışırken hayatını kaybeden insan sayısının 550'nin üzerinde olduğunu görüyoruz. Ölüm sebebi, tahmin edeceğiniz gibi elektrik çarpması... Araçta ciddi bir elektrik var ve tamir yapabilmek için özel kıyafetlere ihtiyaç var. Astronot gibi bir görünüm kazanıyorsunuz o giysilerle. İzmir 3. Sanayi Sitesi'ndeki ARGE merkezinde açılan bir kurs var ve Ege Otomotiv Derneği olarak o kursu destekliyoruz. Bir sınıf açıldı ve Türkiye'de ilk elektrikli araç tamir kursu olarak 15 kişiyle eğitime başlandı. Bu konuda Almanya çok ilerlemiş durumda. Ege Otomotiv Derneği olarak bir proje geliştiriyoruz, yetişmiş eleman sayısını artırmak için... 2035, tamamen elektrikli araçların yılı olacak. Çünkü 2035 yılından sonra, Yeşil Anlaşma'ya imza atmış hiçbir ülke, fosil yakıtla çalışan araç üretmeyecek. Yani tüm araçlar elektrikli ya da alternatif yakıtlarla çalışan araçlar olacak.