Şampiyon Samsunspor’un İzmirli Teknik Direktörü Hüseyin Eroğlu, Egedesonsöz'ün sorularını yanıtladı.

Hüseyin Eroğlu Bucaspor Futbol Akademisi'nde hocayken, bir anda 3. Lig'de oynayan Altınordu'nun başına geçtiğinde, O'nun çok güzel işlere imza atacağına inanan bir avuç insan vardı sadece… O, kendisine güvenenleri, özellikle Altınordu'nun patronu Seyit Mehmet Özkan'ı mahcup etmedi. Önce 3. Lig şampiyonluğu, ardından 2. Lig şampiyonluğu başarılarına imza attı.

Üç kez Play Off'u son maçta kaçırırken, 2020-21 sezonunda yarı finalde Samsunspor'u yenen Hüseyin Eroğlu komutasındaki Altınordu, finalde Altay'a boyun eğdi. Süper Lig bileti, son anda kaçtı. 10 yıllık birlikteliğin sonunda Altınordu'ya veda etti. Bu vedanın ardından nereye gittiğini biliyorsunuz; iki yıl önce Süper Lig hayallerini söndürdüğü Samsunspor'a….

Samsunspor'da inanılmaz bir başarıya imza attı Hüseyin Eroğlu… Lig bitmeden haftalar önce takıma şampiyonluk turu attırdı. Taa 3. Lig'den itibaren futbolumuzun her kademesinde görev yaptıktan sonra, şimdi Süper Lig hocası olarak Türk futbolseverlerin huzuruna çıkacak.

Egedesonsöz Yayın Koordinatörü Muhittin Akbel sordu, usta teknik adam Hüseyin Eroğlu cevapladı. İdolünün kim olduğunu, hedeflerini anlattı. İzmir futbolunun neden bu kadar istikrarsız ve başarısız olduğunu samimi bir şekilde ifade etti.

Hüseyin Eroğlu'na Süper Lig'de başarılarının devam etmesini, hedeflerine ulaşmasını diliyoruz ve sizi bu güzel röportajı okumaya davet ediyoruz.

BİR BAŞARI KAZANDIK AMA BİTTİ!
Samsunspor'daki başarınız, İzmir'de yaşayan dostlarınızı da gururlandı. Kutluyoruz. Sohbetimize başlarken, Samsunspor'un Süper Lig için zorlu mücadele verdiği sezona dönelim mi Hüseyin hocam?

Dün dünde kaldı, bugün yeni sözler söylemek lazım. Mevlana böyle diyor. Evet; başardık ve bitti. Yeni, çok daha zor ama yine başarılı olacağımıza inandığım bir sürece başlıyoruz. Takımların as oyuncusu, yedek oyuncusu olmaz; takım futbolcusu vardır. Bu anlayışı benimsemiş futbolcularımla Süper Lig'de de çok başarılı olacağımızdan hiç kuşkum yok. Bana güvensinler, yeter.

Altınordu'da çok büyük işler yaptınız ancak Samsunspor'a geldiğinizde sizin burada neler yapabileceğiniz merak konusuydu. Başarısız olacağınızı düşünenler de vardı. O algıyı nasıl kırdınız?

Benim için rüya gibi geçen bir sezondu. Kamuoyunda genel anlamda değer görsem de, Altınordu'dan başka bir kulüpte neler yapabileceğim merak ediliyordu gerçekten. Kazandığımız şampiyonlukla merakları giderdiğimi sanıyorum. Aklında soru işaretleri olan taraftarlara, rakip ceza alanına en çok giren, en çok şut atan, en çok gol atan, en az gol yiyen, rakibe en az pozisyon veren ve Süper Lig'e yükselen bir Samsunspor armağan ettim. Samsunspor, sadece şampiyonluğu kazanmadı, taraftarlarını da aidiyet duygusunu da kazandı.

TÜRKİYE'DE KUPA KAZANDIYSAN, BAŞARILISIN!
Türkiye'de teknik adamın başarısını ölçerken farklı kriterlere bakılıyor. Sizce bir teknik direktörün başarısı nasıl ölçülmeli?

Altınordu'da, sahip olduğumuz kadrolar ve kulüp felsefesi doğrultusunda oldukça başarılı olduğumu söyleyebilirim. Türkiye'de bu anlamda pek çok teknik direktör arkadaşıma haksızlık yapıldığını düşünüyorum. Çünkü bizde başarı sadece kupalarla ölçülüyor. Başka sezon olsa, şampiyonluğa yetecek kadar puan yakalayan teknik direktörler şampiyon olamadıkları zaman başarısız ilan ediliyorlar. Oysa bir teknik direktörün başarısı, şu soruların cevaplarında aranmalıdır. Elindeki kadrodan en üst düzeyde verim aldı mı? Elindeki oyuncu kadrosunun oynayabileceği bir oyun geliştirebildi mi? Oyun gelişirken oyuncuyu da geliştirebildi mi? Genç oyuncuya doğru zamanda cesaretle forma ve güven verebildi mi? Tribünlere gelen taraftarlara çağdaş futboldan güzel örnekler sunabildi mi? Bu soruların çoğuna 'evet' deniyorsa, o teknik adam başarılı olmuş demektir. Bu anlayışa geldiğimiz oranda gelişeceğiz.

KIRMIZI KAZAK UÐURUM OLDU AMA BEN ASLINDA ÇOK ÇALIŞMAYA İNANIRIM
Hüseyin hocam, artık sizin formanız gibi olan o kırmızı kazağın sırrını açıklar mısınız lütfen?

Kırmızı kazağım, Türkiye'de çok önemli bir konu başlığı haline geldi. Bundan da çok mutluyum aslında. Ben maçlarda kulüp ürünleri giymek istiyorum. Fakat dostlarım ve iletişim konusunda bana destek olan Ali Ergöçmez ve Özgür Özgürengin'in yönlendirmeleriyle kırmızı kazağı giymeyi tercih ettim. Adı uğurlu kazağa çıktı. Hepimizin uğurları vardır ama ben daha çok çalışmaya inanırım. Taraftarlarımız da benimsedi. Ben iç sahadaki tüm maçlara kırmızı kazakla çıkarken, deplasmanlarda farklı renk tercihleri yaptım. Güzel anekdotlar da yaşadım. Rakip taraftarlar bile kırmızı kazakla ilgili yorumlar yaptılar. Mesela Sakarya deplasmanında kulübenin arkasındaki taraftarlar, üzerimdeki siyah kazağı görünce, Hoca, kaybedeceğini biliyorsun tabii ki, o yüzden siyah kazak giymişsin, dedi.

MİLLİ TAKIMIN BAŞINDA TÜRK BİR HOCA GÖRMEK İSTERİM
A Milli Takım Teknik Direktörü Alman Stefan Kuntz hakkında düşünceleriniz nedir? Milli Takımın başında illa yabancı hoca mı olmalı?

Bana kalsa, Milli Takımımızın başında Türk vatandaşı bir teknik direktör görmek isterim. Ancak, futbol ailesinin seçtiği yöneticiler yabancı uyruklu birini seçtilerse, seçenlerin kararını sorgularım ama seçilene de saygı gösteririm. Kuntz kimseyi zorlayarak bu göreve gelmedi. Yerli ya da yabancı kim olursa olsun, birisi Milli Takımın başındaysa, bize de onu desteklemek düşer.

O ALGI, BAZI GERÇEKLERİN ÖNÜNE GEÇTİ
Takıma bazen öyle bir dokunuyorsunuz ki, adeta can veriyorsunuz. Nedir bu işin sırrı
?

Ben yapı itibarıyla hep sakinimdir. Milli takımlarda, yurtdışında, Süper Lig'de oynayan çok sayıda futbolcunun yetişmesinde emeğim var. Ben yarışmacı bir teknik direktörüm. Altınordu'nun yarışmacı değil, yetiştirici bir kulüp olarak algılanması bazı gerçeklerin önüne geçti. Her sene çok sayıda oyuncunun gittiği, altyapıdan yükselen gençlerle yeni kurulan takımlarla mücadele ettik. Üç kere Play Off'un kapısından döndük, bir defa Play Off finali oynadık. En son sene ise 'düşecek' denen bir takımı inanılmaz bir performansla kümede tuttuk. Ben orada da kimi zaman krizli ortamlarda bulundum.

Hüseyin Eroğlu'nun teknik direktörlükte hedefi, hedefleri nedir? Werder Bremen ile adınız anılmıştı.

Benim çok hedefim var. Geçmişte pek çok Süper Lig takımından teklifler gelmişti. Doğru zamanda doğru yerde olmak önemlidir. Benim Altınordu'da o dönem işim bitmemişti. Benim şu an öncelikli hedefim Samsunspor'la Süper Lig'de alkış alan, saygı gören bir futbol kimliği oluşturmak. Ve burada da uzun süreli çalışmaktır. Elbette bir Türk teknik adam olarak, yurt dışında güçlü, köklü bir futbol kültürü olan bir takımın başında görev yapmak istiyorum. Bir gün Almanya'da Bundesliga'da, sonra da İngiltere'de Premier Lig'de takım çalıştıracağım. Her Türk teknik adam, ulusun gözbebeği olan Milli takımın başına geçmek ister. Şereftir. Ben de isterim. Ancak bunu hak etmek, kamuoyu tarafından da oraya layık görülmek gerek. İnşallah Hüseyin Eroğlu adının da A Milli Takım ile anıldığı günler gelecek.

PEP GUARDİOLA BENİ HER ZAMAN ETKİLEMİŞTİR
Hüseyin Erdoğlu'nun idolü teknik adam kimdir?

Pep Guardiola, beni her zaman etkilemiştir. En tabandan gelip zirveyi aldığı her takımla aşama aşama yaşadı. Benim kariyer çizgim, o yönde. Asla vazgeçmemesi, hırsı, çalışkanlığı, iletişimi, taktiksel zekası, yeniliklere ve gelişime açık olması, Pep'in en çok etkilendiğim özellikleri.

En mutlu olduğunuz anlar, hangi anlardır Hüseyin hocam?

Çalışmaktan başka bir şey bilmiyorum, işkolik birisiyim. En mutlu olduğum zamanlar ailemle geçirdiğim zamanlar. Altınordu'da uzun seneler çalışmış olmam, ailemden çok ayrı kalmama sebep oldu. Samsunspor, çocuklarım Emir ve Nehir'in okulları nedeniyle özlemimi artırdı. Bu dönemde sevgili eşim Fatma'nın görevi iki katına çıktı. Emir ve Nehir'in okullarıyla gelişimleriyle çoğu zaman tek başına ilgilendi. Onların yüzü gülüyorsa, onlar da benim gibi çalıştıkları alanda ellerinden gelenin en iyisini yapıyorsa, sağlıklılarsa, başka ne isterim.

BEN HIRSLI BİR İNSANIM AMA İHTİRASLI DEÐİLİM
Altınordu'daki günlerinizi özlüyor musunuz? Play Off finalini kaybetmenin üzüntüsünü hala yaşıyor musunuz?

Altınordu'daki performansım, aldığım disiplinli eğitim ile paralellikler gösteriyor. Ben hırslı bir insanım ama ihtiraslı değilim. Mehmet Seyit Özkan'ın projesi çok heyecan vericiydi. 'Proje takım' diye bakılarak başarılarımız hak ettiği değeri görmese de, 1. Lig'e kattığı değerle, Milli takımlara verdiği oyuncularla, her lige gönderdiği 100'ün üzerinde futbolcuyla, yetiştirdiği antrenörlerle çok önemli bir okul oldu Altınordu. Ben Altınordu'da çalıştığım dönemlerde son 4-5 sezonumda Süper Lig'den hep teklifler aldım. Ancak, kulüple kurduğum duygusal bağ, ayrılığın önüne geçti. Pek çok sene harikalar yaratan genç kadromuzun, en etkili oyuncularını satıp, aşağıdan gelen oyuncularımızla yeniden takımlar kurarak başladık. Bir sezon hariç ya play off oynadık, ya da play off'un kapısından döndük. Hiç değilse bir sezonunda kadroyu koruyup bir kaç takviye yapabilseydik, bizim 8-9 kat fazla bütçemizle yarışan rakiplerimizi geçip süper Lig'e yükselebilirdik. Canımız sağ olsun. Altınordu'yu ve Altınordu'da geçen günlerimi hep güzel hatırlayacağım.

İZMİR KULÜPLERİNİN ÜST LİGLERE ÇIKMASINI ÇOK ARZU EDERİM
İzmir futboluyla ilgili değerlendirmelerinizi de merak ediyorum Hüseyin hocam.

İzmir, Türkiye'nin en güçlü, en önemli kentlerinden biri... Sadece Ege'nin değil, Türkiye'nin incisi... Her sektörde olduğu gibi sporda da, futbolda da Türk futbolunun en önemli merkezlerinin başında geliyor. Bulundukları yerle paralellik göstermese de Altınordu, Göztepe, Karşıyaka, Altay, Bucaspor gibi büyük futbol kulüpleri var. Daha iyi olabilir mi? Olabilirler. Olacaktır. Tabii ki İzmir kulüplerinin birer birer daha üst liglere çıkmasını arzu ederim. Ancak bu ekonomik koşullarda bu başarıları yakalamak ve süreklilik yakalamak, planlı ve programlı olmaya gerektiriyor. Kurumsal yönetimler ve iletişim çok önemli. Tüm kulüplerimizin imrenilecek, tutkulu taraftar grupları var. Ama bu iş sadece taraftarla, ya da sadece bir başkanla başarılabilecek bir iş değil.

İzmir takımlarını tek tek üst liglere, Süper Lig'e çıkarmak gibi bir misyon üstlenmeyi ister misiniz?

İzmir'deki büyük kulüpleri çalıştırmayı tüm teknik direktörler ister. Ancak benim öncelikli hedefim şu anda başında bulunduğum Samsunspor'u Süper Lig'in başarılı takımlarından biri haline getirmek. Bu işler nasip işi... Belki bir gün tekrar bir İzmir kulübüyle yeni başarılar kovalama şansı bulurum.

BAŞARI SADECE TARAFTARLARLA GELMİYOR MAALESEF
İzmir takımlarının Süper Lig'de tutunamamasının, başarılı olamamasının altında ne yatıyor? Nerede hata yapılıyor?

Hata demeyelim de eksiklik diyelim. En büyük eksiklik, 'Dayanışma'... Mesela şu an Altınordu Seyit Mehmet Özkan'ın, Göztepe Mehmet Sepil'in omuzlarında... Kulüplerin sahibi tek kişi olsa bile, o camiaların önde gelen isimleri başkanlara omuz vermeli. Kulüpler bir aile gibi olmalı. Herkes taşın altına elini gücü yettiğince koymalı. Aslında bu eksiklik, Türk futbol kulüplerinde var. Sözlerim Karşıyaka için de Altay için de geçerli. Bu kulüplerin çok önemli noktalarda liderlik yapan marka isimleri var. Hepsi kulüpleri için bir araya gelmeyi başarabilseler, inanın kulüpler bambaşka bir noktaya taşınır. Bir de iletişimi çok eksik görüyorum. Günümüzde toplum önünde olan kişiler bile iletişim desteği alırken, kulüplerin stratejik planları doğrultusunda bir iletişim planı olmadığını görüyorum. Taraftarları doğru bilgiyle zamanında buluşturabilmek, taraftarın aidiyet duygusunu yükseltebilmek de çok önemli. Umarım İzmir futbolu için güzel günler yakındır.