Siyasal İletişim Uzmanı Şeyda Taluk, yaklaşan seçim öncesi seçmen davranışları ile ilgili olarak Muhabirimiz Diren Çelik’in sorularını cevapladı.

Türkiye'de, yaklaşan 14 Mayıs 2023 Cumhurbaşkanlığı ve Parlamento Seçimleri hakkında çok sayıda tartışma yürütülürken, vatandaşların tercihlerini etkileyen faktörler de bulunuyor.

Son dönemde yaşanan pandemi, tüm ülkeyi olumsuz yönde etkileyen ekonomik kriz, doğal felaketler ve partiler arası ittifaklar konusu seçmenin karar verme süreci üzerinde etkileri oluyor.

Siyasal İletişim Uzmanı Şeyda Taluk, ilk defa oya kullanacak gençler ve diğer kesimler oy verirken nelere dikkat ettiği ve sandığa giderken hangi kriterleri göz önünde bulundurabileceği konularında değerlendirmelerde bulundu.

İKTİDAR PARTİSİNİN OY KAYBETMESİNİN NEDENİ…

-Ülkede yaşanan ekonomik kriz dolayısıyla seçmenlerin davranışları ne yönde?

Ekonomi, seçmen davranışını etkileyen önemli nedenlerden biri ama tek neden değil. Seçmeni ya da seçmen kitlelerini yekpare bir yapı gibi görmek, genelleme yapmak büyük bir yanlış. Ekonomik kriz önemli bir seçmen kitlesini etkilese de hala var olan ekonomik düzenden mutlu, ekonominin kötüye gitmediğini düşünen kitleler de var. Ancak iktidar partisinin oy kaybetmesinin önemli nedenlerinden biri de ekonomik kaygılar. Bu seçmenin, önemli bir bölümü de kadın seçmenler. Küçük bir bölümü Millet İttifakı partilerine gitti, bir bölümü de kararsızda duruyor. Burada bir hatırlatma yapmam gerekiyor, Türkiye'de sosyal yardım alan sayısı 16 milyona yaklaştı. Bu da seçmenin neredeyse yüzde 25'ine tekabül ediyor.

ÇOK YÜKSEK OLMASA DA PROTESTO OYLARI OLABİLİR

-İttifaklar ve adaylıklar konusundaki netliğin seçmenlerin davranışlarında ne tür etkileri oldu?

İttifakların olumlu etkisi olduğu kadar olumsuz etkileri de vardır. Tüm bileşenlerin oylarını alt alta yazıp toplamak son derece yanlış bir anlayış. Gelen bazıların gidişine de neden olabilir. Örneğin Cumhur İttifakı'na HÜDAPAR ve Yeniden Refah Partisi'nin katılması, büyük ihtimalle AK Parti'nin kadın oylarını etkileyecektir. Çok yüksek bir oran olmasa da bu oylar ya kararsıza veya protesto oyuna dönüşecek ya da Millet İttifakı'nda kendisine en yakın gördüğü partiye yönelecektir. Bu yönelmede Millet İttifakı belediyelerinin seçmene yönelik tarafsız tutumu da önemli rol oynayacaktır. Millet İttifakı cephesinde ise ortak aday çıkarmak ve seçmenin artık bu düzenin sona ermesi üzerine beklentisi, talebini göz ardı etmeyerek birleşmek, oyların yükselmesine elbette etki yapacaktır. Özellikle gençler, bu düzenin değişmesine dair umuda sahip olmaya başladı.

MİLLET İTTİFAKI'NIN ÖZGÜRLÜKÇÜ SÖYLEMİ ÖZELLİKLE KADIN VE GENÇ SEÇMENDE KARŞILIK BULUYOR

-Millet İttifakı demokrasi, Cumhur İttifakı istikrar ve dini değerler üzerinden bir motivasyon yükseltmeye çalışıyor. Seçim sathına yaklaşılırken tercihler neye/nereye yönelir?

Öncelikle Cumhur İttifakı'nın istikrar söylemi artık karşılık bulmuyor. Gündelik yaşamında ciddi ekonomik sorunlarla mücadele eden yurttaşlar için bu söylemin bir anlamı yok. Elbette dini değerler söylemi çok etkili ancak bu etki genç ve kadın seçmende etki yapmıyor. Özellikle HÜDAPAR ve Yeniden Refah Partisi gibi aşırı uçta, siyasal islamın temsilcisi yapılarla ittifak bu kesimleri ürkütüyor. Zamanın ruhunu anlamıyor aslında iktidar. Gelelim Millet İttifakı'na... Demokrasi kadar ekonomik söyleme de çok önem veriyor ve bu düzenin sürmesinin bizi bir felakete sürükleyeceğini anlatmaya çalışıyor seçmene. Zaten gündelik yaşamında bir çok zorlukla boğuşan seçmen de bunun farkında. Biraz önce zamanın ruhu dedim ya, zamanın ruhunun en önemli paydaşlarından biri de özgürlük arayışı. Özellikle dijitalleşme, bireyin sesini duyurabilme özgürlüğü, bu arayışı da beraberini getirdi. Artık kimse onlara yukarıdan buyuran, bireysel özgürlüğüne karışan liderleri istemiyor, daha çok kendilerine benzeyen lidere eğilimleri var. Türkiye'de seçmen yaşı gençleştikçe ve eğitim arttıkça, Cumhur İttifakı bileşenlerinin hiç bir şansı yok. Tabii bu açıdan Millet İttifakı bileşenlerinin de eksikleri var, bunu eklemek lazım. Ancak Millet İttifakı'nın özgürlükçü söylemi özellikle kadın ve genç seçmende karşılık buluyor.

KAPI SİYASETİNE ÖNEM VEREN KAZANIR

-Seçim sürecinde hangi politikalar seçmen davranışlarını daha ağırlıklı etkileyebilir?

Bu, seçmen kitlesine göre değişir. Kimisi için ekonomik kazanımlar önemliyken başkası için bölgesindeki adaylar olabilir. Siyasi partinin lideri önemlidir. Seçimi kazandıran şey söylem, politikalar kadar partilerin mahallelerde, sokaklarda varlığıdır. Seçmenin yanında olan, yalnız bırakmayan, yüz yüze iletişime, kapı siyasetine önem veren kazanır.

-'Z kuşağı' veya ilk defa oy kullanacakların davranışları ve kadın seçmenlerin davranışları nasıl?

Daha önce de belirttiğim gibi özgürlük arayışı en başta. Şunu da belirtmem gerek, Z Kuşağı gibi batıdan ithal edilmiş, ağızlara sakız haline gelmiş basma kalıp düşünce tarzını doğru bulmuyorum. Kuşaklar teorisi bundan daha derin bir şey. Ne genç, ne de kadın dediğinizde yekpare bir gruptan söz etmek mümkün değil. Davranış modelleri de benzer değil. Gençler için genelleyebileceğimiz tek şey dijital dünyaya doğmuş olmaları. Ancak sosyoekonomik, demografik, duygusal farklılıkları göz ardı edemeyiz. Türkiye'de kadın seçmen için genelleyebileceğimiz tek şey ise çoğunluğun ev kadını olması ama bunlar da kendi içerisinde birçok gruba ayrılıyor. Ancak bu ev kadınlarının taleplerini genel olarak ekonomik istikrar, çocuğunun geleceğini garanti altına alma, güvenlik gibi konular etrafında sıraladığını söyleyebiliriz. Bir de artık deprem ve afet konusu gündemde tabii.

SİYASİ KAMPANYALAR DUYGULAR ÜZERİNE KURULUR

-Seçim kampanyaları hangi siyasi hat üzerinden kurulmalı?

Seçim kampanyalarının politik olmaktan çok duygusal olduğunu düşünüyorum. Aslında her şey politikti ama bunu geçelim şimdilik. Okuyucuları siyaset felsefesiyle sıkmayalım. Elbette kampanyanın dilini siyasi partinin politik değerleri ve ekseni belirler ama kampanya bizzat duygular üzerine kurulur. Bu seçimin ana hattı ise korkuya karşı Umut ve Cesaret Eksenidir.

ŞEYDA TALUK KİMDİR?

Politikadan, sivil toplum örgütlerine, yerel yönetimlerden iş dünyasına kadar uzanan birçok katmanda siyasal ve sosyal iletişim, liderlik iletişimi, lobicilik ve paydaş katılımı alanında danışmanlık yapan Şeyda Taluk, bir yandan da bu alanda biriktirdiği tecrübe ve bilgiyi çeşitli kurumsal eğitimler, konferans ve seminerler aracılığıyla paylaşıyor.

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Bölümü'nden mezun olduktan sonra Paris 8 Üniversitesi'nde Siyaset ve Hukuk Bilimi yüksek lisansı yapan Taluk, aynı üniversitede doktora öncesi seminerlere ve tez danışmanı Antonio Negri'nin Collège de France'da verdiği Siyaset Felsefesi derslerine katıldı. INSEAD'da Sosyal Girişimcilik üzerine özel bir programda eğitim gördü. A.B.D., İngiltere ve Fransa'da farklı siyasal kampanya süreçlerinde eğitim aldı ve çalıştı.

Çeşitli üniversitelerde Siyasal Kampanyacılık ve Türkiye'de Siyasal Yaşam, İkna ve İletişim Psikolojisi, Halkla İlişkiler ve Jeopolitik alanında dersler verdi.KRT'de yayınlanan Aslında Ne Dedi? Siyasal İletişim programını ortak olarak hazırladı ve sundu. Halen Campaign Türkiye dergisinde iletişim üzerine yazılar kaleme alan Taluk'un 2019'da, Kırmızı Kedi Yayınevi'nden Seçim Nasıl Kazanılır? : 101 Tavsiye adlı kitabı yayınlandı.