CHP Yoksulluk Dayanışma Ofisi Koordinatörü Hacer Foggo, muhabirimiz Diren Çelik sorularını yanıtladı.

Kaşıkla salça alanlar…

Gramla tartılan peynirler…

Akşam yemeklerinde azalan porsiyonlar…

Et ve yağ kuyrukları…

Koliye, gıda yardımına mahkum hayatlar…

Halkın kanlı-canlı gerçek gündemidir.

***

Ne kadar görünür edilmemeye çalışılsa da 'arka sıralar'da yaşayan milyonların hayatı survivor parkuru gibi…

Son birkaç yılda içinden geçtiğimiz ekonomik darboğazın üzerine yaşanan büyük deprem felaketleri ile birlikte yoksulluğun daha fazla derinleşeceğini öngörmek zor değil.

Çözüm mekanizması ise siyaset kurumu…

Türkiye'de 'yoksulluğa karşı mücadele' denildiğinde ilk akla gelen isimlerden birisi Hacer Foggo… CHP Yoksulluk Dayanışma Ofisi Koordinatörü Hacer Foggo ile, İktisat Kongresi için geldiği İzmir'de çeşitli boyutlarıyla yoksulluğu ve bu büyük sorunun çözümüne dair yapılabilecekleri konuştuk.

Sözü ona bırakalım:

YOKSULLUK, AÇLIÐA EVRİLDİ

-Türkiye'de ekonomik kriz ile birlikte yoksulluğun derinleştiğini görüyoruz. Bu sorunun temellerini nasıl tariflersiniz?

Yoksulluğun derinleşmesinin en temel nedeni, yoksullukla ilgili hak temelli bir politika yürütülmemesidir. Pandemi ve sonrasında yaşanan ekonomik krizle birlikte yoksulluk daha da derinleşti. Yoksulluk, açlığa evrildi. Bunun sebebi ise insan hakları temelli bir bakış açısının olmaması, her hanedeki bir bireyin yoksulluğunun ölçülmemesi ya da yoksulların sanki esaret altındaymış gibi kendilerine bağlı politikaların güdülmesi, insan odaklı değil seçim odaklı çalışmalar yapılması. Yoksul mahallelerde, başka bir partiye oy verirsem yardımlar kesilir mi diye düşünülmesinin altında yatan psikoloji de hükümet politikasının bu olmasından olmasından kaynaklanıyor. Hak temelli bakış açısı ile politikalar yapıldığında insan, kadın, engelli ya da çocuklar hangi siyasi parti iktidarda olursa olsun kendisini özgür hissedecek.

BİR ÇOCUÐUN OKULA GİDERKEN ÇANTASINA BESLENME KOYAMAMASI BENİ ETKİLİYOR

Derin yoksulluk konusunda yürütülen çalışmalar esnasında sizi en çok etkileyen örnek neydi?

Bir çocuğun okula giderken çantasına beslenme koyamaması beni etkiliyor ve yaralıyor. Çocukların hakkı düzenli beslenebilmektir. Çantasına beslenme koyamaması da ne demek? Çocuklar okulda bir de karnının gurultusuyla mı mücadele edecek? Bir çocuk açlığını bastırmak için su içtiğini söylemişti. Vicdanen rahatsız olmanın dışında bir avuç insan zenginleşirken, doymak bilmezken, çocukların okula aç gitmesi büyük bir eşitsizlik.

KAPI KAPI DOLAŞMAK YERİNE DEVLET AİLENİN AYAÐINA GİTMELİ

-14 Mayıs'ta sandık başına gidilecek. Millet İttifakı seçimi kazandı varsayalım. Yoksulluğun önüne geçilmesi mümkün mü? Mümkünse yapılması gerekenler nelerdir?

Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu'nun her zaman anlattığı ve çok önemli olduğuna inandığım Aile Destekleri Sigortası bir projesi var. Bu proje yapılması gerekenlere örnek. Bütün yardımlar bir çatı altında toplanmalı. Kapı kapı dolaşmak yerine devlet ailenin ayağına gitmeli. Var olan sosyal yardımlar kesilmeyecek. Aksine yarı aç yarı tok tutan sosyal yardımlar değil, insanca yaşayabilecekleri bir sosyal destek almaları sağlanacak. Bir yandan üretime katılacakları programlar hazırlanacak, kamu kurumlarına personel alımlarında bu desteklenen hanelerdeki gençlere öncelik verilecek. Erken çocukluk eğitimi de oldukça önemli. Çocuklukla ilgili eğitime yatırım yapıldığında, yoksulluk döngüsü kırılmış oluyor. 0-3 yaşındaki çocuklar kreşe gittiği zaman eğitim hayatına girmesiyle birlikte devreden yoksulluğu alma riski azalıyor.

DEPREM SONRASI YOKSULLUK ÇOÐALDI, DOÐU İLE BATI ARASINDAKİ UÇURUM DA DERİNLEŞTİ

-Deprem sonrası yoğun bir göç yaşandı. Doğu ile batı arasında mevcut uçurum daha da derinleşir mi? Bu yaralar nasıl onarılabilir?

Deprem sonrası yoksulluk çoğaldı, doğu ile batı arasındaki uçurum da derinleşti. Aynı zamanda büyük bir güvensizlik var ve inanılmaz derecede kaygı var. Binanızı teslim edip yaptırdığınız insanı da gördünüz, birdenbire sabah uyandığınızda her şey yok olmuş, ölüye bile saygı yok. Her şeylerini kaybettiler. Zaten yoksul olan vatandaşlar ise çok daha derin bir yoksulluğa sürüklendi. Halihazırda, işsiz, kiracı ve güvencesiz çalışıyorsa onlar daha derin bir yoksulluk içerisine girdi. Depremle birlikte çok fazla göç de meydana geldi. Büyük şehirlerde tutunmaya çalışıyorlar. Enflasyon yüksek, kiralar yüksek.

HER ŞEYİNİ KAYBETMİŞ İNSANLARA BORÇLANDIRILARAK EV YAPILMAZ

Büyük bir psikolojik desteğe ihtiyaç var korkunç travmalar yaşanıyor. İnsanlar öldü, çocuklar gitti, evlerini, anılarını kaybettiler, şehirler yok oldu. İnsanları borçlandırarak ev yapmak değil, tam tersi sosyal konutlar oluşturularak şehirleri de kendi tarih ve kültürlerine göre yeniden inşa etmek gerekiyor. O mahallelerdeki herhangi bir şey bile insanlar için çok önemliydi. Dolayısıyla, tarlayı sürelim buraya konut yapalım zihniyetinden vazgeçmeli, sağlıklı konutlar yapılmalı ancak zaten her şeyini yitirmiş insanları borçlandırarak yapılmamalı.

-'Askıda Hayatlar' kitabınızda yoksul vatandaşların kentsel dönüşümle mağdur edildiğinden bahsettiniz. Peki, konut krizi yoksulları nasıl etkiliyor?

Hiç kimse, kentsel dönüşüme karşı değil ama kentsel dönüşüm yoksulları daha çok yoksullaştıran ya da yerlerinden eden ve zorunlu tahliye ile mağdur ederek yapılmamalı. İnsanların ödeyebilecekleri koşullar sağlanmalı. Evlerine değer biçiyorlar ve 5 katı borçlandırıyorlar. Dolayısıyla insanlar da oralarda barınamıyor. 2 bin TL kira desteği veriliyor. 2 bin TL'ye hiçbir yerde kiralık ev bulunmuyor.

BİNLERCE UZMAN ATANACAK

-İzmir de yoksulluğu derinden hisseden kentlerden… Kent yoksullarına yönelik yerel yönetim tarafından uygulanan politikalar yeterli mi?

İzmir çok fazla göç alan bir il ve bir de yaşanan deprem felaketinin ardından da yoğun göç aldı. Derin yoksulluk yaşayan çok fazla aile ve çalışan çok sayıda çocuklara rastlıyorum. Mesleki Eğitim merkezlerine giden çok sayıda çocuk olmasını çocuk işçi diye tanımlıyorum. Bunun için de her zaman söylediğim gibi hak temelli politikalar hayata geçirilmeli. Öte yandan sadece bir belediyenin değil devlet ve yerel yönetimin birlikte yoksulluğu ortadan kaldırmak için çalışılması gerekir. Ancak bu şekilde yoksulluk ortadan kalkar.

Depremle ilgili yapılması gereken en önemli çalışmaların arasında konut üretimi var. Büyük depremden sonra herkes korku yaşıyor. Evlerini inceletmeye bile çağıramıyorlar çünkü bunu yapan şirketler özelleşti ücretleri çok yüksek. Kiralar da çok uçuk olduğu için evden çıkarırlarsa kiraya çıkmamak için evlerini kontrol ettiremeyenler var.

Belediyenin de bu tür çalışmalara başladığını biliyorum. Yoksulluk içerisinde yaşayan insanlar hasarlı evde oturan insanlar da vardı.

İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin yalnızca gıda yardımları değil çok iyi projeleri de var. Üniversite öğrencilerine burs ve 'bebek 95' projelerini başarılı buluyorum. Hamile ve 0-3 yaş grubunda bebeği olan annelerin izlenmesi ve son olarak da hamile kadınlara özel bir gıda paketi hazırlıyor çünkü gebelerin beslenmesi çocuğun sağlığı açısından oldukça önem arz ediyor.

Son olarak, sosyal devlet yurttaşlarına insan onuruna yakışan onların sosyal ve ekonomik refahını korumak ve iyileştirmek adına etkin rol ve sorumluluk alan ve toplumsal eşitsizlikleri gidermek ve fırsat eşitliğini her bir birey için sağlamaktır. Sosyal devlet olabilmenin en önemli gereği aynı zamanda sosyal çalışmalarda, sosyal hizmet uzmanı, sosyolog, psikolog, psikolojik danışman, rehberlik, diyetisyen ve çocuk gelişimci gibi atama bekleyen binlerce gencin kamuda çalışmasını sağlamaktır. İktidarımızda Genel Başkanımız Sayın Kılıçdaroğlu'nun söz verdiği gibi Aile Destekleri Sigortası çatısı altına binlerce uzmanımızın atamasını hemen yapacağız ve çalışmaya başlayacağız.