Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi muhabirimiz Diren Çelik’in sorularını yanıtladı.

İzmir iş dünyasının amiral gemilerinden Ege İhracatçı Birlikleri'nin Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, dünya, Türkiye, kent ekonomisi ile ilgili olarak değerlendirmelerde bulundu.

Eskinazi, dünyada yaşanan savaş ve resesyon gündemlerinin Türkiye'yi doğrudan etkilediğini aktarırken Türk ekonomisinin yaşanabilecek olumsuzluklara karşı henüz istenilen düzeyde hazırlık olmadığının altını çizdi.

Seçim ekonomisinin yaşanan olumsuzluklara deva olmayacağının altını çizen Eskinazi, kalıcı önlem çağrısında bulundu. Ekonomide yaşanan sürdürülebilirliğin sağlanmasının tek yolunu ise enflasyon hapının yutulmasından geçtiğinin altını çizdi.

Sözü Koordinatör Başkan Jak Eskinazi'ye bırakalım.

BUGÜN OLDUÐU GİBİ ENFLASYON YILLARIYDI

-Üniversitede İnşaat Mühendisliği eğitimi almanıza rağmen dede mesleğini tercih edip tekstil sektöründe kariyerinizi sürdürdünüz… Sizi okuduğunuz meslekten vazgeçiren şey neydi?

4-5 yıl kendi mesleğimi icra ettim. O günkü enflasyonist ortam şu andaki gibiydi. 1979'un sonları tıpkı bugün yaşadığımız ortam gibiydi. Öyle bir ortamda, genç müteahhit olarak devam edemeyeceğimi anladım. Elimde avucumda olan da çok çabuk gider diye. İnşaat sektöründen bu kararla ayrıldım, hiç değilse sermayeyi kurtardım.

Yemin etmiştim, bu işi bir daha yapmayacağım diye… İki arkadaşımın binasının hem projesinde hem yapımında yardımcı oldum. Bir de kendi binamızın projelerini yaptım. O kadar.

EMEKLİ OLACAÐIMI DÜŞÜNÜRKEN…

-Binlerce çalışanınız var ve bu kişiler için ekmek kapısısınız. İşçilerle aranızdaki bağ nasıl?

İhracatçı birliğine koordinatör oluncaya kadar gayet iyiydi ama koordinatör başkanı olduktan sonra fabrikaya gidemez olduk. Çünkü buradaki çalışma arkadaşlarım değişti, çevrem değişti, buraya geldim.

Buradaki arkadaşlar bırakmıyorlar, ben de bırakamıyorum. Fabrikaya ancak yönetim kurullarına gidebiliyorum. Yönetim kurulu bir de imza gerektiği zaman gidiyorum.

İş yerime artık, ortaklarım devam ediyor. Ben fazla gidemiyorum. Yaş itibariyle de emekli olacağım diye düşünürken koordinatörlük işi çıktı.

- Ukrayna-Rusya Savaşı'nın şiddetlenmesinden ve ekonomide resesyon tehlikesinden bahsediliyor. Dünyayı ve Türkiye'yi nasıl bir yıl bekliyor?

Resesyon ve enflasyon, ikisi de çok tehlikeli olgular. Avrupa da Amerika da alışık olmadığı, bir enflasyonla karşı karşıya. Hiç bilmedikleri, yüzde 10 civarındaki bu enflasyon rakamları onları çok tedirgin ediyor. Bu savaş devam ettiği sürece, onların da bir türlü kendilerini toparlayamayacakları görünüyor.

ORADA ÖKSÜRDÜKLERİNDE BURADA YATAÐA DÜŞÜYORUZ

Alım gücündeki tedirginliklerden sonra ülkeler, ekonomilerinde de bir resesyon korkusuyla karşı karşıya kalıyorlar. Resesyon korkusuna girdikleri zaman talepte değişiklikler oluyor. Ülkelerde kendilerine ayrılan lüks tüketimlerinin de mutlaka kısıtlamalara gidiyorlar. Mesela giyim almamaya başlıyorlar. Gıdadan kısamıyorlar.

Bazı lüks tüketimler kısılıyor. Dışarıda yemek yerken azaltıyor, onu ihmal etmiyorlar. Sosyal yaşantı kısılıyor, dolayısıyla bunlar da ülkelerin ticaretlerini etkiliyor. Örnek vereyim, giyim almayı kestiği zaman giyim talebi azalıyor. Bizde de bir arz azalmadığı için normal olarak Türkiye'de de giyim, sanayi ve tekstil sanayi krize giriyor.

Sadece burada değil, dünyanın her yerinde, Uzakdoğu'da da böyle... Söylemler dahi,- ki krize girmediler-girecekler, gireceklerini tahmin ediyorlar-krizlere sebep olabiliyor orada öksürdüğü zaman burada yatağa düşüyoruz deniliyor, aynı o vaziyete geliyoruz. Onlar orada öksürünce biz burada yataklık oluyoruz.

DESTEKLERİN HAZIRLANMASI LAZIM

-Peki sizce, Türk ekonomisi bir resesyon tehlikesine dayanıklı mı?

Türkiye ekonomisinin kendisinde bir resesyon sıkıntısı yok ama yurt dışının resesyona girmesiyle resesyondan etkilenecek firmaların ayakta kalabilmelerine destek verecek mekanizmalar maalesef ülkemizde yok. Bu mekanizmaların oluşturulması lazım… Bu mekanizmalar oluşturulmadığı müddetçe buradaki firmaların ayakta kalabilmeleri çok zor. Bir an evvel bu krizden etkilenecek firmalar için bazı tedbirlerin alınması lazım. Krediyle, kredilerin finansmana ulaşımların rahatlaması lazım.

Bu firmaların pazarlama şanslarının daha fazla arttırılması lazım. Resesyon olmayan ülkelerde pazar arayışlarına girmeleri için. Başka pazarlara girdiğiniz zaman mutlaka bir devlet desteği verilmeye çalışılıyor ama bizim ana pazarımız Türkiye… İhracatımızın yüzde 50'den fazlasını yaptığımız ülkelerde hükümetler tarafından kolay değil bu destekleri karşılayabilmek. Onun için de başka sanayilere geçiş konusunda mutlaka bazı desteklerin hazırlanması lazım.

-İş dünyası, sanayici sizce yaşanan ekonomik daralma ile baş edebiliyor mu?

Baş edemiyorlar. Baş etme şansları da yok çünkü devletimizin de böyle imkanı yok. Seçim zamanı olmasaydı belki daha farklı olabilirdi. Seçim zamanında olmamız bazı şartları daha da ağırlaştırıyor. Firmalar kendi şartlarını kendileri ortaya koymalı. Bu şartlar da bazen çok acı verici şartlar olabilir.

BUNLAR İYİ GÜNLERİMİZ!

-Birlik başkanı olarak 2023 yılını kayıp yıl olarak ilan ettiniz. Bu konuyu biraz açarsak ihracatta tıkanmanın kaynakları neler?

2022 yılının Haziran ayından beri bunları söylüyoruz. Haziran ayına kadarki iki çeyrekte ülkemizde ihracat rakamları gayet iyidi ancak üçüncü çeyreğe girdiğimizde durgunluğa girdik bunu fark edince de hem basın yoluyla hem de temaslarla ikazları yaptık. Bize dediler ki her ay rekor kırıyorsunuz. O rekor kırmaların bir sebebi vardı çünkü bizde siparişler bugün alınıp da yüklenip yapılmıyordu. Siparişlerin azaldığını, önümüzdeki günlerde daha az ihracat olacağını görüyorduk. Bu yüzden bunları söylüyorduk.

Üçüncü çeyrekte biz mevcut siparişlerin devamlarını gerçekleştirdik ve orta derecede bitirdik ama dördüncü çeyrekte bunların sancılarını çekmeye başladık. Hala da devam ediyor. 2023 yılının birinci çeyreğinde bunun acılarını görüyoruz. Şu andaki günleriniz bana sorarsanız iyi günlerimiz. Bundan sonraki günlerimiz daha kötü günler olacak. Her sektörde aynı acılar çekilmeye başlandı. Bir ara 1-2 sektör bunların farkına varıyordu. Şimdi bütün sektörlerde farkına varılıyor. 2023'ün parlak olmayacağını çok rahatlıkla söyleyebilirim.

-Dünya ekonomisinde yaşanan yapısal tıkanma ve iklim krizi ile birlikte üretimde dijitalleşme ve yeşil ekonomi konuları tartışılmaya başlandı. Bu çerçevede Türk ihracatını nasıl bir dönüşüm bekliyor?

Biz de dünyaya uymak mecburiyetindeyiz. Zaten Paris anlaşmasına imza attıktan sonra diğer anlaşmalarda da ülkemizi temsil ederek sürdürülebilir bir dünya için sanayiciler de tüm Türk halkı da buna kendi evinden başlayarak uymalı. Herkesin yapması gereken bir görev. Eğer bizden sonraki nesillere daha yaşanabilir, daha düzgün bir dünya bırakmayı düşünüyorsak mutlaka bu şartları bireyler olarak sanayiciler olarak yerine getirmek mecburiyetindeyiz.

Şirketlerin durumu ise kolay değil, zamanında böyle bir sermaye ayırmadılar. Şimdi şartlar farklı olunca oyun yapma şekli değişti. Masraf yapmanız lazım. Bunun için bir yatırım yapmanız lazım ve bu yatırımlar için de para kazanmanız lazım. Eğer para kazanmadığınız bir dönemde bunları yapmaya kalktığınız zaman ise çok ağır olur. Sermayedeki eksilmeden bir tanesi de bu. Yapılmasa ne olur? Yani karbon vergisini ödersiniz. Şu anda rekabetçiliğin az olduğu bir yerde bir de karşınızda karbon vergisi ile karşılaşmamak için mutlaka bunları yapmanız gerekiyor.

SEÇİM EKONOMİSİ KANSERİN İLERLEMESİNE NEDEN OLUYOR

-Ekonomi alanın İzmir iş dünyasından çok ismin ekonomi tavsiyeleri var. Ankara sizce İzmir'in sesini yeteri kadar duyuyor mu?

Evet, Ankara sesimizi duyuyor. Biz artık çekinmeden anlatıyoruz ve onların önünde de bir seçim var, mutlaka kazanmaları lazım. Bizim söylediğimiz şartlar seçim kazanmalarına yardımcı olacak şartlar değil. Bu yüzden erteleyip seçimlerden sonra bakarız diyorlar. Aslında Türkiye'nin hemen seçime gitmesi lazım… Ondan sonra da ekonomiyi rayına oturtmak için çalışmaların başlanması lazım. Mayıs'a kadar sanayiciler ve ihracatçılar olarak idare edeceğiz. Yeniden bütün tedbirlerin alınması lazım… Seçim ekonomisi tedavi değil. Kanserin ilerlemesine neden oluyor.

İZMİR DEVLET YARDIMLARINDAN HER ZAMAN AZ FAYDALANIYOR

-Önemli bir liman ve ihracat kentiyiz. Bir yanıyla da turizm kentiyiz. İzmir'in tanınırlığı sizce uluslar arası alanda yeterli mi?

İzmir'in tanınma şansı var. Bazı kriterler var ki, İzmir'in dezavantajına çalışıyor. Özellikle uçak seferlerini direk olmaması bir sorun… İzmir'in hava alanı, müsait, direk uçak seferlerinin Türk Hava Yolları'nın kendi projeleri ve kendini iş yapma şekline göre İzmir'i bir HUB olarak görmediğinden İzmir kendini ön plana atamıyor ancak İzmir iş dünyası olarak bunu başardığımız zaman bu yolların biraz daha da açılacağını, bunların alışkanlıklarını devam edeceğini düşünüyorum. İzmir'in şansı var, İzmir'in halkı da çok kültürlü bir halk, eğitimli bir nüfusu var. İzmir coğrafi olarak Avrupa'ya çok yakın iklimi de çok uygun. İzmir, Türkiye'deki diğer şehirlere göre her zaman 1-0 önde ve bu avantajını mutlaka çok iyi kullanması lazım.

İzmirli olmaktan gururluyuz ama hiçbir zaman için mevcut hükümetlerin politikalarının ve seçimlerde onların yanında olamadığımız için bir muhalefet şehri her zaman İzmir, bir muhalif şehir olma özelliğinden dolayı devlet yardımlarından her zaman az faydalanıyoruz. Onun için de İzmirimizi mümkün olduğu kadar davetiye çıkaracak yatırımların gelmesini bekliyoruz.

Bazı konularda çok şanslıyız, 4 tane serbest bölgemiz var, daha da artacak diye görünüyor. Şehirciliğimiz fena değil. Cezbeden bir şehir halinde devam etmesi lazım... Dünyanın hiçbir yerinde bir saat içinde 80 tane plaja erişebileceğiniz bir şehir yok. Bir saat içinde kayak yapabileceğiniz bir şehir yok. Belki Antalya'nın bazı yerleri var ama bu kadar eğitimli bir nüfusa bu kadar gelişmiş bir sanayiye,bu kadar limanla mutlaka İzmir'in başarılı olması lazım.

-İzmir iş dünyası sizce neye ağırlık vermeli?

Türkiye'de genel sanayi yelpazesinin içinde yer alıyor ve Türkiye'de ne varsa İzmir'de de aynı şeyler var. İzmir'in sanayisinde tabii ki katma değeri yüksek ürünler üretebilmek ve teknolojiyi daha fazla şirketlerimize sokabilmek için dijitalleşme için yatırımlar yapmamız gerekiyor. Tabii ki bunlar ancak para kazanırken yapılır. Bugünkü konjonktürde şirketler ayakta durmaya çalışırken bunları ancak mecbur kaldıkları zamanlar yapıyorlar. Mecbur kalmadıkça bunu yapmıyor ama normal zamanda mecbur kalmadığı zaman bile bunları yapması lazım. Türkiye'nin dünya üretim standardına bütün şehirlerimizin ve üretim bandımızın gelmesi gerekir.

-Nasıl bir ekonomik reçeteye ihtiyaç var?

Türkiye'de, seçimden sonra kim gelirse gelsin önümüzde acı bir reçete var. En önemlisi, enflasyonu düşürmek, bu enflasyonla Türkiye sürdürülebilir bir ekonomiye, sürdürülebilir hayat standardına erişemez. Sosyal barışı da sağlayabilmek için ilk işimiz ne yapıp edip bu enflasyonu yaşanabilir düzeylere, tekrar tek haneli rakamlara indirebilmemiz lazım. Biz tek haneli yüzde 9-10'larda hep yaşamaya alıştık. Avrupa alışamadı ama biz nüfusu çok olan, ekonomisi gelişmekte olan bir ülke olduğumuz ve büyüme hızı yüksek bir ülke olduğumuz için bunları kaldırabiliriz. Reçetesi çok acı ama herkes bu enflasyon hapını yutmalı.

Jak Eskinazi kimdir?

Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği'ne ikinci kez seçilen Jak Eskinazi, 05 Temmuz 1954 tarihinde İzmir'de dünyaya geldi.

İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği'ni bitirdi. Üniversiteyi bitirdikten sonra yaklaşık 5 yıl inşaat sektöründe çalışan Eskinazi, sonrasında Dede ve baba mesleği olan tekstil sektörüne geçti. Yaklaşık 40 yıldır tekstil sektöründe çalışıyor.

PergamonStatus Dış Ticaret A.Ş.,Roteks Tekstil İhracat A.Ş. ve Spot Teksit San. Tic. A.Ş. firmalarının Yönetim Kurulu Başkanı olarak iş hayatını sürdürüyor.

Uzun yıllardır Ege İhracatçı Birlikleri ve İzmir Ticaret Odası'nda görevler alan Eskinazi, 1997 yılında Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu'na girdi. 2001-20 yılları arasında Mete Uğuz'un başkanlığı döneminde Başkan Vekilliği'ni yaptı. 2003-2010 yılları arasında Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini sürdürdü.

2004-2018 yılları arasında 14 yıl İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkan Vekilliği yaptı. Halen İzmir Ticaret Odası'nda Meclis Üyesi.

Türkiye İhracatçılar Meclisi Yönetim Kurulu Üyeliği, EGEV Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerinde bulundu.

2014-18 yılları arasında Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı görevini sürdürdü. 19 Nisan 2018 tarihinde Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanlığı'na, 10 Mayıs 2018 tarihinde ise; Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanlığı'na seçildi. Ege İhracatçı Birlikleri tarihinde iki farklı birlikte başkanlık yapan tek isim oldu. Halen İsrail'in İzmir Fahri Konsolosluğu, İZQ Yönetim Kurulu Üyeliği, İzmir Ekonomi Üniversitesi Mütevelli Heyeti Üyeliği ve İZFAŞ Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerini sürdürüyor.

MireyEskinazi ile 42 yıldır evli olan Eskinazi, 1 çocuk, 2 torun sahibi. İngilizce biliyor.