İzmir Ticaret Odası (İTO)'nın yaklaşan seçimleri öncesi açık ve net konuşan Ortak Akıl Grubu'nun Takım Kaptanı Salih Özçifçi, "Eğer siz, 22 yıldır aynı görevdeyseniz meclis salonunda oturanları maraba olarak görürsünüz" dedi. Özçifçi, "Sayın Demirtaş, 'Nasılsa her getirdiğimi buradan geçiriyorum. Beyaza siyaha diyorum herkes, tamam diyor; siyaha beyaz diyorum yine herkes tamam' diyor. Sayın Başkan kürsüyü, oturduğu sırayı, kullandığı arabayı kendi malı gibi görüyor. Kendisinin başka bir mesleği yok ki, bunu iş edinmiş" diye konuştu.
Kutay GÜROCAK/EGEDESONSÖZ - İzmir'in en köklü kurumlarından biri olan İzmir Ticaret Odası (İTO)'nın 6 Mayıs tarihinde yapılacak olan komite ve meclis üyeleri seçimleri öncesi başkan adayları da çalışmalarını sürdürüyor. Bunlar arasında yer alan ve uzun süre kimin aday olacağı konusunda kamuoyunda merak uyandıran Ortak Akıl Grubu'nun Takım Kaptanı Salih Özçifçi, seçimlerle ilgili duygu ve düşüncelerini EGEDESONSÖZ'e anlattı. Özenle seçtiği kelimeler arasından seçimlerle ilgili grubun çalışmalarını aktaran ve mevcut durumu eleştiren Özçifçi, 'Eğer siz, 22 yıldır aynı görevdeyseniz meclis salonunda oturanları maraba olarak görürsünüz' diye konuştu.
Dilerseniz görüşmemize, bilişim komitesi ve Ortak Akıl Grubu içinde yer alışınızla başlayalım. Seçimlerdeki mücadelenizin çıkış noktası nedir?
Bu bir gönül işi ve herkesin sırayla gelip sektörüne katkı koyacağı bir yer. Dört yıl mecliste; sekiz yıl da komitede görev yaptım. Bu süre içinde sektörüme bir şeyler katmak için çalıştım. Eskiden 87, yeni düzenlemeyle 76 olan komiteler arasında en fazla toplanan komite olduk. Sonuçta sektör çok dinamik ve sabahtan akşama birçok şey değişebiliyor. Arkadaşlarımla birlikte komitede teknolojiyi yakalamak için yoğun toplantılar yaptık. Bu yorucu bir süreçti. Bundan sonra, 'İTO yönetiminde sektörümüz için bir şeyler verebilir miyiz?' diye düşündük. Şimdi Ortak Akıl Grubu içindeki mücadelemiz bu...
Başkan adaylığınızla ilgili açıklamalarınızda sektöre faydalı olamayacağınız noktada istifa edeceğinizi söylemiştiniz. Nereden çıktı bu ifade? Sonuçta grubun takım kaptanı siz seçildiniz.
Evet, seçimlerden sonra sektörüme faydalı olabileceğim bir konumda bulunmazsam istifa edeceğimi söyledim. Hatta bu ilk değil, bunu daha önce sektörel toplantılarda da ifade ettim. Bu benim son dönemim. Başkan dahi olsam ki, bütün göstergeler de öyle, birisinin gelip bu bayrağı devralması lazım. Çünkü bizim mücadele ettiğimiz zihniyet bu. Sayın Demirtaş, 22 senedir İTO'da başkanlık yapıyor ve bunu bir meslek haline getirmiş. Biz grup olarak bunun bir meslek değil; aksine gönül işi olduğunu söylüyoruz. Sivil Toplum Kuruluşları (STK)'nın görevlerinden birisi de bürokrasiye ve Türkiye siyasetine, ülkeyi idare edecek kadroları yetiştirmek. Bakıyoruz, biri gelmiş 22 senedir bunu tıkamış. Böyle bir şey olabilir mi? Biri gelip 4 yıl yapacak sonra bir başkası gelip bayrağı teslim alacak. Sonuçta EGİAD, EBSO, İTO veya ESİAD, bunların hepsi birer okul.
İş dünyası ve İzmir kamuoyu uzun süre Ortak Akıl Grubu'nun başkan adayını merak etti. Grup olarak, uzun süre tek bir isime değil hareketin kendisine vurgu yaptınız. Adaylık süreci nasıl işledi?
Aslında grubumuzun 9 tane başkan adayı vardı. Ancak benim ismim üzerimde uzlaşıldı. Adı üstünde 'ortak akıl' hareketiydi bu; herkes bu yapıya bir şeyler katacaktı. Elbette ki kadro hareketinin kendi ilkeleri de bulunuyordu. Neydi bunlar? Liberal ve demokrat insanlardan oluşan; herkes egosunu ve siyasi düşüncesini kapının önünde bıraktığı bir hareket. Bizim olmazsa olmaz ilkelerimiz bunlar oldu. Sonuçta yürütme kurulumuz 70; icra kurulumuz ise 14 isimden oluşuyor. Yaptığımız bütün çalışmaları yürütme kuruluna aktardık. İş başkan adaylığını açıklamaya gelince, aslında stratejik olarak sona bıraktık bu işi. Çünkü mücadele ettiğimiz konu, tek adam zihniyetiydi. Dolayısıyla amacımız lider peşinde koşmak olmadı; 'herkes nefer herkes lider' mantığını yürüttük. Aslında hareketin kendisi çıkış noktası da bu oldu. Herkes 'Başkan adayınız kim?' diye sormaya başlayınca yürütme kurulu 'Oturun başkan adaylarını belirleyin' dedi. Sonra yürütme kurulu, 9 aday belirledi. Bu arkadaşlar, bir moderatör eşliğinde bir araya geldi. Arkadaşlardan bazıları iş hayatı veya siyasi hedefleriyle ilgili düşüncelerini paylaştı. En sonunda benim ismim üzerinde anlaşıldı. Daha sonra da bunu yaptığımız genişletilmiş bir yürütme kurulu toplantısında basına açıkladık.
Tek adam zihniyetinden bahsettiniz. Peki sizin yönetim anlayışını oluşturan temel argümanlar ne oldu? Çalışmalarınız nasıl gitti ve gidiyor?
Biz uzun süre özellikle 'başkan adayı' demekten kaçındık. Lakin, tek liderden bıkmıştık. Bizim iyi bir kadromuz var. İzmir ve İTO'yu 2023 hedeflerine taşıyacak arkadaşlarımız bulunuyor. Bir de, başkan adayını belirlemeden çalışma gruplarımızı belirledik. Bu anlayışı, İTO yönetimine taşımak hedefindeyiz. Umarım bunda da başarılı oluruz. Yürüttüğümüz çalışmalara gelince. Biz her komitede çalışıyoruz. Tabanda değişim talebi var. Nereye gidersek gidelim; bu ister bir üye olsun isterse de STK, 'yeter artık' sloganını duyuyoruz. Bizim de amacımız bu sloganı sandıklara taşımak. Bunun mücadelesini veriyoruz. Gördüğümüz kadarıyla çalışmalarımızda da son derece başarılıyız. Her gün bize bilgi akıyor. Açık ara önde gidiyoruz.
Varsalım ki, önce meclise ve sonrasında da yönetim kurulu başkanlığına seçildiniz. Göreve geldiğinizin ertesi günü ilk olarak ne yapacaksınız?
Bizim 12 Mayıs sabahı ilk işimiz, süratle İTO'yu asli görevine taşımak olacak. Çünkü, İTO, tek adam zihniyeti nedeniyle rayından çıkmış durumda. Yani İTO, kendisiyle alakalı olmayan bütün işlerin içinde yer alırken; kendisiyle alakalı işlerin hiçbirinde bulunmuyor. İlk işimiz bunu düzeltmek olacak. Aslında söylenmedik fazla bir şey kalmadı. Yerel yönetimden meslek odalarına STK'lardan toplum önderlerine kadar birçok kesimin elinde projeler var. Burada önemli olan İTO'nun nerede durduğu. İTO herkesle kavgalı. Bu sinerjiyi yaratabilmek, bu projelerin içine Odayı sokabilmek çok önemli. İTO'yu üyeye dokunan ve onların sorunlarıyla ilgilenen bir kurum haline döndürmek istiyoruz. Aynı zamanda şehrin bütün dinamikleriyle Odamızı barışık hale getirmeyi arzuluyoruz.
Bunu biraz daha açıklar mısınız? Üyelerin sorunlarından bahsettiniz. Sizin bu noktada üzerinde duracağınız konular neler?
Baktığınız zaman İTO'nun ciddi bir bütçesi bulunuyor. Bu bütçeyi, akçeli işlerden kurtarmak istiyoruz. Ben 4 yıldır bütçe komisyonundayım. Bütçede personelden bağışlara kadar değişik fasıllar yer alıyor. Sadece bağış ve yardımlar faslı, 13.5 milyon TL ediyor. Bu, üye ile ilgisi olmayan konulara ve akçeli işlere harcanan para; okul veya vakıf gibi. Bu bir anlamda Sayın Demirtaş'ın örtülü ödeneği gibi. Bu doğru bir yaklaşım mı? Değil. Sen o üyeden zorla parayı alacaksın. Belki üye, ekonomik sorunlarla boğuşurken, aidatını bile ödeyemezken ki, Odanın yaklaşık 25 bin üyenin üyelikleri askıda, sen bunlardan zorla paraları toplayıp akçeli işlerde harcayacaksın. Bu noktada bütçenin de Odanın asli görevine göre modifiye edilmesi geriyor. Bir de İzmir'in master planları var. Oda herkesle kavgalı. Hatta üst kuruluşumuz Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile bile. Yalnız başımıza Anıtkabir'de törenler yaptık. İzmir'de kurumları nasıl sayarız? Valilik, Büyükşehir ve İTO olarak. Nerede İTO'nun temsili? Zihniyet 'İzmir'i tek başıma yönetirim' şeklinde.
Sizin dışınızda başkan adayları da bulunuyor. Seçimlerde bu nasıl bir tablo ortaya çıkartabilir?
Bildiğiniz gibi Sayın Necip Nasır' başkan adaylığını çok önce açıkladı. Kendi başına çalışmalarını sürdürüyor. Biz bundan özellikle kaçındık. Ortak akıl anlayışını Odaya taşımak istedik ve pratik olarak bunu gösterdik. Herkesin kafasında parçalı bir durum var ancak gördüğümüz kadarıyla bir birleşme olacak. Ben bu birleşmenin Ortak Akıl Grup içinde olacağını düşünüyorum. Seçim sahasından gelen bilgiler de bu yönde. Sonuçta bu verileri analiz ettiğimiz zaman, grubumuzun arkasında güçlü bir rüzgar olduğunu görüyoruz. Bunu sandığa doğru şekilde yansıtırsak, patlama yaşayabiliriz. Bakınız, meslek komitelerinden güzel projeler akıyor. Ama Sayın Demirtaş'ın bunları elinin tersiyle iten bir anlayışı var. Kendisi kimseye rol kaptırmıyor. İstediğiniz kadar güzel projeniz olsun, bunu Sayın Demirtaş alır, soğutur sonra da kendi projesiymiş gibi yapar. Sayın Demirtaş'ın yönetim kurulunda da olan bu. Herkesten biat beklerseniz bu, bir yerden patlak verir.
Biat etmekten bahsettiniz ancak ortada bir de karar mekanizması var. Yani son nokta, İTO meclisi bu gücü elinde bulunduruyor. Öyle değil mi?
Bakın, bunu bir örnekle açıklayayım. Bilişim sektörüne yönelik bir teşvik toplantısı vardı. Bu toplantı Aralık 2012'de yapılacaktı ama Bakanlıktan uzman arkadaşlar 'Aralık yoğun olur bunu Ocak ayına kaydıralım' dedikleri için toplantı o döneme kaydırıldı. Burada Ajanda belliydi. Bakanlık ve TÜBİTAK yetkilileri vardı o toplantıda. Sayın Demirtaş, beni zorla kürsüden indirmeye kalktı. Bu onun psikolojisini gösteriyor. Çünkü, her şeyi kendi malı gibi görüyor. Eğer siz 22 yıldır aynı görevdeyseniz meclis salonunda oturanları maraba olarak görürsünüz. Çünkü kendisi diyor ki, 'Nasılsa her getirdiğimi buradan geçiriyorum. Beyaza siyaha diyorum herkes tamam diyor. Siyaha beyaz diyorum, yine tamam diyor' Sayın Demirtaş, kürsüyü, oturduğu sırayı, kullandığı arabayı kendi malı gibi görüyor; başka bir mesleği yok ki, bunu kendine iş edinmiş. Halbuki bizim grup olarak anlatmaya çalıştığımız şu: bu bir gönül işi ve kamu görevi. Birileri gelip görevini yapacak sonrada bayrağını teslim edecek. Bakın Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO)'na. Orada 'İki dönem varım bundan sonra yokum' deniyor. Dolayısıyla hiç kimse onun karşısına çıkmıyor. Olması gereken de bu. Siz bunu meslek edinirseniz, bu tür çatışmalar oluyor. Hesaplama inceleme komisyonunda bize bilgiler geliyordu. Yemin ediyorum yönetim kurulunun haberi yok. Böyle bir şey olabilir mi? Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Mehmet Pamuk'a ben söylüyordum 'Mehmet senin haber yok' diye. Para harcanmış, karar alınmış Mehmet Bey'in haberi yok. Çünkü gündemi Sayın Demirtaş belirliyor. Normali nedir? Gündem üyelere yollanır, insanlar katkısı da dikkate alınır.
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey ya da vermek istediğiniz bir mesaj var mıdır?
Bu dönem, beklemediğimizin üzerinde iyi sonuçlar alacağımıza inanıyoruz. Çünkü insanlar bizi gelip buluyor. Bu süreci çok doğru yönettik. İnanılmaz sonuçlar çıkacak sandıktan. Bütün dileğimiz ortak aklın hakim olduğu bir yönetimine Odamızı kavuşturmak. Şunu da belirteyim, İTO'nun dengesi o kadar bozuldu ki, bir iki sene de ancak İTO'yu asli görevine döndürebiliriz. Bunun ötesinde her şey boş. İTO'nun görev tanımı belli. Asli görevine dönen ve herkesle barışık olan bir Oda, İzmir ekonomisine çok şey katar. Bunun bilincindeyiz. Biz kadro hareketiyiz ve bu anlayışı Odaya taşımak istiyoruz.