Son dönem doğa katliamı olarak nitelenen yatırımlardaki artışın nedeninin, Hazine'deki durum olduğu malum... Onun için hukuk ihmal edilerek birçok doğal ve kültürel miras niteliğindeki alanlar satıştaydı...
Bunlar içinde en bilinenlerden biri İstanbul Kanal ve Çeşme Turizm Projeleri'ydi... Bunlarla ilgili müşteriler ayarlanıyor, milyar dolarlar için hesaplar yapılıyordu... Çevre değerleri ve plancılık ilkeleri hiçe sayılarak hem de…
***
İnsanların can ve iş derdine düştüğü bu salgın koşullarında bile, bu çabalar hız kesmiyordu... Derken Çeşme'deki geniş hazine arazilerini pazarlamayı hedef alan Turizm Projesi'nde yeni bir karar daha çıktı…
Ancak bu kamuoyunda sanki projenin iptal edilmesi gibi algılandı… Oysa ki, iptal edilen şey, proje kapsamındaki özel mülklerin kamulaştırma kararıydı... Bu konu zaten mahkemedeydi ve yerel kamuoyunda da biraz gürültüye neden olmuştu…
Çeşme/Alaçatı ve Urla/Zeytineli bölgesinde çok geniş bir sahaya yayılan bu projede, asıl hedef hazine arazileriydi… Ancak proje bütünlüğü açısından saha içinde kalan özel mülklere de el konulacaktı. Zaten pazarlanması planlanan proje alanı içinde özel parseller çok düşük bir orana sahipti…
Özel mülk sahiplerine kamulaştırma bedelleri ödenecek, buna karşılık hazine arazilerinin pazarlanmasından büyük gelir elde edilecekti.
Ne yalan söyleyeyim, bu salgınla birlikte hem turizm kavramının belli ölçüde değişeceğini ve hem de bu koşullarda aklı başında bir sermaye grubunun böylesi bir yatırıma istekli olmayacağını düşünmüştüm…
Otomobil ve uçak kullanımının belirgin düşüşü ile atmosferin nefes alması gibi, barbar saldırıların hız kesmesi ile de doğal değerlerimiz bir nebze korunabilir miydi? İktidarın bu konuda ısrarlı olduğu görülmekte... Onların iktidar tarzı buydu hep. Hazine boşaldıkça, kamuya ait ne varsa pazarlanarak gelir elde etmek…
***
Ancak şimdi kritik bir aşamadayız... Kanal İstanbul ve Çeşme hazine arazileri için önceden ayarlanan müşteriler aynı istekliliği koruyor mu? Bu koşullarda milyar dolarlar harcayarak yatırım yaparlar mı?
Daha önce buraların ön anlaşmasının yapıldığı iddia edilen Arap sermaye grupları ile işlerin yolunda olmadığı yönünde haberler var... Avrupa sermayesi zaten böyle bir işe, bu koşullarda girmez…
O zaman gelelim kamulaştırma kararından vazgeçme işine…
Pazarlanacak sermaye hazır değilse, ne diye ve hangi parayla, kamulaştırma bedelleri ödenecek? Bu iyimser bir yorum elbet… Ama aksi bir durum varsa, önümüzdeki günlerde Turizm Bakanı'nın ziyaretinde bunun ipuçları kamuoyuna yansır herhalde…