Red Kit okuyanlar iyi bilirler. Vahşi Batı'da her kasabada yargıç bulunmazdı. Suç işleyenleri yargılayan 'gezici yargıçlar' vardı. Suçlu bekletilir ve sıra o kasabaya gelince gezici yargıç yargılamaya başlardı.
Bu arada 'Linç Kültürünün' etkilediği halk, mahkeme salonuna dönüştürülen kasabanın barında bağırırlardı; 'Uzatma Yargıç, önce asalım, sonra yargılarız…'
Yıl 2012, Türkiye de bazı yargılamalar aynı mantıkla yapılıyor.
Sizlere geçen haftanın iki önemli olayını aktarmak istiyorum:
* Balyoz Davası sanığı Deniz Kurmay Albay Yasin Türker şunları iddia ediyor, belgelerini de ortaya koyuyor;
-Esas hakkındaki mütalaa 4 Temmuz 2010 tarihinde, 'Portable Turk.com' isimli kullanıcı tarafından hazırlanmaya başlanılmış ve 23 Mart 2012 tarihinde 'Adalet' isimli kullanıcı tarafından son kez kaydedilmiştir.
-Balyoz soruşturması tamamlanmadan, iddianame mahkeme tarafından kabul edilmeden, sanıkların ifadeleri alınmadan, iddia makamı tarafından sanıklar hakkında mütalaa düzenlenmeye başlanmıştır.
-Emekli Orgeneral Ergin Saygun'un ön savunmasına, mütalaada yer verilmemiştir.
-143 kişiden müteşekkil Balyoz(3) sanıklarından sadece üçte birinin sorgusu yapılmış ve daha delillerin tartışılması aşamasına geçilmemişken 17 Ocak 2012 tarihinde mütalaanın çıktısı alınmıştır.
-Mütalaada, iddianamelerde olduğu gibi sanıkların lehine delillerin yer almaması, iddianamedeki yazım ve içerik hatalarını birebir içermesi, iddia makamı için 'yargılamada maddi gerçeğe ulaşılması ve adaletin tecelli etmesi' ilkeleri yerine 'kes yapıştır' metodunun geçerli olduğunu göstermektedir…
Sizlere geçen haftanın iki önemli olayını aktarmak istiyorum:
* Balyoz Davası sanığı Deniz Kurmay Albay Yasin Türker şunları iddia ediyor, belgelerini de ortaya koyuyor;
-Esas hakkındaki mütalaa 4 Temmuz 2010 tarihinde, 'Portable Turk.com' isimli kullanıcı tarafından hazırlanmaya başlanılmış ve 23 Mart 2012 tarihinde 'Adalet' isimli kullanıcı tarafından son kez kaydedilmiştir.
-Balyoz soruşturması tamamlanmadan, iddianame mahkeme tarafından kabul edilmeden, sanıkların ifadeleri alınmadan, iddia makamı tarafından sanıklar hakkında mütalaa düzenlenmeye başlanmıştır.
-Emekli Orgeneral Ergin Saygun'un ön savunmasına, mütalaada yer verilmemiştir.
-143 kişiden müteşekkil Balyoz(3) sanıklarından sadece üçte birinin sorgusu yapılmış ve daha delillerin tartışılması aşamasına geçilmemişken 17 Ocak 2012 tarihinde mütalaanın çıktısı alınmıştır.
-Mütalaada, iddianamelerde olduğu gibi sanıkların lehine delillerin yer almaması, iddianamedeki yazım ve içerik hatalarını birebir içermesi, iddia makamı için 'yargılamada maddi gerçeğe ulaşılması ve adaletin tecelli etmesi' ilkeleri yerine 'kes yapıştır' metodunun geçerli olduğunu göstermektedir…
*Orgeneral Çevik Bir, Savcılık soruşturmasında özetle şunları söylüyor;
- Bana gösterilen belgelerden 1 tanesi haricindekilerin tümü sahte ve düzmece belgelerdir.
- Bana gösterilen fişleme kataloglarını ilk kez burada görüyorum.
- Genelkurmay Başkanı'nın imzaladığı belgeye, 2.Başkan paraf atar mı?
-Gölcük Donanma Komutanlığında bulunduğu iddia edilen ve bana gösterilen belgeler, Genelkurmay Başkanlığını yıpratmak için amatörce ve düzmece hazırlanmış belgelerdir.
-Evimde bulunduğu iddia edilen, içinde bazı cemaat liderlerinin konuşması ve vaazları bulunan CD bana ait değildir…
- Bana gösterilen belgelerden 1 tanesi haricindekilerin tümü sahte ve düzmece belgelerdir.
- Bana gösterilen fişleme kataloglarını ilk kez burada görüyorum.
- Genelkurmay Başkanı'nın imzaladığı belgeye, 2.Başkan paraf atar mı?
-Gölcük Donanma Komutanlığında bulunduğu iddia edilen ve bana gösterilen belgeler, Genelkurmay Başkanlığını yıpratmak için amatörce ve düzmece hazırlanmış belgelerdir.
-Evimde bulunduğu iddia edilen, içinde bazı cemaat liderlerinin konuşması ve vaazları bulunan CD bana ait değildir…
Bu iki olayda anlatıldığı gibi, yüzlerce olayda daha, sahte ve düzmece dijital tuzaklarla insanların yok yere hapislerde tutulması AKP yargılamasının yüz karasıdır.
Vahşi Batıda ki yargılamalar inanın çok daha insaflı idiler. Hiç olmazsa önce asıyorlar, sonra yargılıyorlardı. Yani insanı bir kez öldürüyorlardı.
Bizimkiler ise tutukladıkları suçsuz insanları her gün öldürüyorlar…
Bizimkiler ise tutukladıkları suçsuz insanları her gün öldürüyorlar…
Herkes eğer varsa kendi vicdanında şunları sorgulamalıdır;
-Cezaevinde bağıra-bağıra ölen Kuddusi Okkır'ın,
-Hasta oldukları raporlarla belirlenmiş Mehmet Haberal'ın, Fatih Hilmioğlu'nun, Ergin Saygun'un,
-Hasta anacığından, evladından, eşinden ayrı bırakılan ve bir seneden fazla zamandır devletin verdiği hiçbir yemeği yemeyen, tek başına tecritte tutulan yiğit kadın Müyesser Uğur Yıldız'ın
çektiklerinin hesabını kim veya kimler verecek?
-Cezaevinde bağıra-bağıra ölen Kuddusi Okkır'ın,
-Hasta oldukları raporlarla belirlenmiş Mehmet Haberal'ın, Fatih Hilmioğlu'nun, Ergin Saygun'un,
-Hasta anacığından, evladından, eşinden ayrı bırakılan ve bir seneden fazla zamandır devletin verdiği hiçbir yemeği yemeyen, tek başına tecritte tutulan yiğit kadın Müyesser Uğur Yıldız'ın
çektiklerinin hesabını kim veya kimler verecek?
Adalet Bakanlığı koltuğunda bulunan Sadullah Ergin, sizin 'vicdan muhasebesi' yapmak gibi bir huyunuz var mıdır?...