Sözcü Gazetesi yazarı Sn. Muratoğlu, Pazar günkü yazısında, son bir yılda 6,5 Milyon abonenin kullandıkları elektriğin parasını ödemedikleri için elektriklerinin kesildiğini açıkladı.’¶
Türkiye’’de konut ve işyeri olarak toplam 18 Milyon abone var. Bu rakama göre Türkiye’’nin üçte birinin karanlıkta olması gerekir. Gerçekte böyle olmadığına göre ’“KAÇAK KULLANIM’” var demektir. Bu durumu da Sn. Zübeyir Kındıra’’nın haberini bana aktaran Sn. Mithat Erdem’’in yazısından öğrenelim. Elimde çok sayıdaki şehir ile ilgili kıyaslama var. Size sadece MARDİN- DENİZLİ karşılaştırılmasını sunacağım:
MARDİN TÜKETİLEN (3.139.826.081) ÖDENEN (858.491.679) KAÇAK (% 72.66)
DENİZLİ TÜKETİLEN (1.449.236.586) ÖDENEN (1.430.455.120) KAÇAK (%01.30)
Kaçak oranının neredeyse sıfıra yakın olduğu yani, elektrik kullanan vatandaşların paralarını aksatmadan ödedikleri DENİZLİ İlinin nüfusu 955.000 dir. Sanayisi olmayan MARDİN’’in Merkez nüfusu 423.000, toplam nüfusu 738.000’’dir.
Sorulması gereken soru şu olmalıdır; Denizli’’nin nüfusunun yarısına sahip ve sanayisi olmayan Mardin nasıl, sanayi şehri Denizli’’nin İKİ KATINDAN FAZLA ELEKTRİK TÜKETİR ve NEDEN KULLANDIKLARI ELEKTRİĞİN PARASINI ÖDEMEZLER?
Tüketim yolu: Bu bölgede köylerdeki tüm ekmekler elektrikle pişirilir. Kuyu sularına sistem kurup sürekli sıcak tutulur. Yaylı yataklar evlerin ve damların tavanlarına asılır, elektrik verilir, insanlar ve hayvanlar sıcak tutulur. Her evde klima ve tüm elektrikli aletler vardır. Yumurta bile elektrikle pişirilir.
Elektrik Fiyatı nasıl belirlenir? Devlet, kaçak dahil tüm masrafları ve vergileri (Devlet düşmanı yayınların bolca yapıldığı TRT payları dahil) harman eder ve fiyatı öyle belirler, yani kaçak kullanılan elektriğin parasını da, elektrikle ısınan hayvanların parasını da bizler öderiz.
Neden Ödemezler? Yöre insanının bu haksızlığa çaresizlikten başvurduğunu tahmin ediyorum. Kendisini fakir bırakan, aç kalmaya mahkum eden, devlet malını çalmaya iten geodal düzenin, ağalık düzeninin, şeyhlerin, şıhların, onlarca köy sahibi eski DTP’’li yeni BDP’’lilerin ve bu çarpık düzenin, insanları getirdiği hali görüyor musunuz?Yörenin siyasi temsilcileri olduğunu iddia eden BDP’’lilere göre, bu tarz olayların en önemli sebebi cahillik imiş. Cehaletin sebebi ise anadilde eğitim, yani ’“KÜRTÇE EĞİTİM’” olmayışı imiş!
AKP Hükümeti, Barzani’’ye Talabani’’ye yani PKK’’nın da yuvalandığı bölgeye ’“ÜÇ’’TE BİR’” fiyatına elektrik veriyor. Kuzey Irak’’ta herkes anadili ile yani Kürtçe eğitim alır. Fethullah Gülen Cemaati’’nin Kuzey Irak’’ta kurduğu üniversitede bile Kürtçe eğitim verilmektedir. Bu bölgede ’“kaçak elektrik’” kullanımı yoktur. ÇÜNKÜ HİÇ ELEKTRİK PARASI ÖDEMEZLER.
SİYASETTE AİLE MAHREMİYETİ:
Başbakan, ’“aile mahremiyeti politik malzeme yapılmaz, yapılmamalı’” diyor. Doğru, yapılmamalı. Fakat bir siyasetçinin gerek eşi, gerek çocukları, gerekse yakınları devlet yönetimine müdahale ediyorlarsa, milletvekili listelerine yakınlarını koydurabiliyorlarsa, bunlar birdenbire zenginleşebiliyorlarsa ve bu zenginleşmeyi halka açıklayamıyorlarsa, yurtdışı gezilerde sırf ’“eş’” oldukları için çok pahalı hediyeler alabiliyorlarsa, böyle kişiler ve bu durumlar tartışma konusu yapılır, yapılmalıdır da. Demokratik rejimlerde hiç kimse hesap vermekten muaf tutulamaz. İster Cumhurbaşkanı eşi, ister Başbakan eşi, ister general eşi olsun, kim yasalara aykırı davranır ve eşlerinin bulunduğu makamları istismar ederse hesabını bağımsız yargı önünde verir.