Cumhuriyet Halk Partisi'nin İzmir'deki önemli isimlerinden Alaattin Yüksel, Egedesonsöz'ün "Kent Sohbetleri"ne konuk oldu.

İki kez İl Başkanlığı, bir dönem milletvekilliği ve Genel Başkan Yardımcılığı görevlerinde bulunan Yüksel, gazeteciler Fatih Yapar, Ender Aldanmaz ve Muhittin Akbel'in sorularını yanıtladı. Yüksel, Ekrem İmamoğlu'nun oyun dışı bırakılması halinde, CHP'nin Karadenizli bir çobanı aday yapması halinde onun bile seçimi kazanacağını iddia etti.

ÖNSEÇİME SADECE ÜYELERE DEĞİL, STK'LAR VE ODALAR DA DAHİL EDİLEBİLİRDİ

CHP'nin Cumhurbaşkanı aday adayı olarak önseçime girecek olan Ekrem İmamoğlu'nun süreci İzmir'den başlatmış olmasını değerlendiren Alaattin Yüksel, izlenimlerini şu sözlerle özetledi:

"Cumhuriyet Halk Partisi'nin son zamanlarda aldığı bence en yerinde kararlardan birisiydi, Cumhurbaşkanı adayını önseçimle belirleme kararı... Önseçimle aday belirleme, Türkiye'de tüm üyelerle yapılacak ilk önseçim olacak. Partinin 1 milyon 600 bin üyesi, 1 milyon 800 binlere doğru gidiyor. Bana kalsa, daha da güçlendirilebilirdi. Keşke bu iş, seçmenlere de açılsaydı. Demokrasimiz, 1970'lerde bugünkünden çok daha ileri durumdaydı. Darbelerle demokrasi değersizleştirildi. O dönemlerde oda başkanları, eğer partiliyse, önseçimlerde oy kullanabiliyorlardı. Bugünkü önseçimi en azından STK'lara, odalara açabilirlerdi. Şimdiye kadar uygulananlar dışında benim her zaman dile getirdiğim bir önseçim modeli var. Bir adayın, sadece partide var olması, delegeler tarafından destekleniyor olması yetmez. O aday aynı zamanda STK'larda olmalı, odalarda olmalı ve kamuoyunda kabul gören biri olmalı. İzmir'de Büyükşehir adayı belirliyorsunuz örneğin, kamuoyu, bravo, CHP güzel bir aday buldu, demeli. Bu adam bu kenti yönetebilir, demeli; O adayın oy alacağı yer, kamuoyudur. Yüzde 25 oranında parti üyelerinden alsın, yüzde 25 STK'lar, yüzde 25 kamuoyundan alsın, yüzde 25 de partinin örgütlerinden genel merkeze kadar uzanan puanlamayla alsın. Önseçimi bu şekilde yaparsınız, en doğru adayı bulursunuz"

SÜRE UZATILMIŞ OLSA, ÜYE HEDEFİ 3 MİLYONA ÇIKARILABİLİRDİ

"23 Mart olarak belirlenen oylama tarihi daha ileriye çekilerek, daha çok üye kazanımı sağlanabilirdi. O zaman mevcut 1 milyon 600 bin olan üye sayısı belki 2,5 milyona ulaşırdı.3 milyonluk hedef konulabilirdi. Bu önseçimin bir de şöyle yararı var; çok nitelikli yeni üye kitlesi geliyor. Bugüne kadar hep hısım akraba, hemşeri tartışmaları olurdu, tüm sülalenin bir adayı olurdu. Gel seç, tarihe geç, tarihe geçen slogan oldu. Vatandaş, mevcut Cumhurbaşkanından çok şikayetçi, yeni bir çıkış yolu arıyor. Dolayısıyla insanlar akın akın üye olmak için partiye gidiyor. Partiye üye olması akıllardan bile geçmeyen insanlar, gidip üye olmaya başladılar. Bu çok güzel bir gelişmedir ve bundan yararlanmak gerekir. Onların seçimiyle de CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı çok daha güçlü bir şekilde yola çıkacaktır."

 ÖNSEÇİM SAYESİNDE İZMİR O HAKSIZLIĞI BİR DAHA YAŞAMAYACAK

Cumhurbaşkanı adayını belirlemek için yapılacak önseçimin, milletvekili, belediye başkanları ve meclis üyelerinin seçimleri için de anahtar olacağına vurgu yapan Alaattin Yüksel, "Geçtiğimiz yıllarda da önseçim sözü verildi ama pek yerine getirilmedi" dedi ve şunları söyledi:

"Son tüzük kurultayında da genel başkan tarafından güçlü bir şekilde söz verilmişti. Bugünkü denemeyle çok doğru bir sonuç alırsak ki eminim alacağız; bundan sonra belediye meclis üyesinden belediye başkan adayına, milletvekili adayına kadar görevlere talip olan herkes, önseçim dediğimiz partinin kantarına çıkacaktır. O zaman adaylarla ilgili şikayetler de ortadan kalkar, en doğru, hem de çok güçlü adaylar bulunur. Ayrıca kırgınlıkların da önüne geçilmiş olur. Tüzüğümüzde yüzde 15 kontenjan sınırı var zaten. Bazı illerde önseçim yapılıyordu ama İzmir'e gelince, kontenjan yüzde 50'ye çıkabiliyordu. Kemal Bey (Kılıçdaroğlu) 3-5-7-9 fermuar sistemi yapalım demişti. Bunları biz atayalım, diğerlerini örgüt seçsin dedi. Sonra 1-3-5-7-9 oldu ve o zaman kontenjan yüzde 50 olmuştu mesela. Tüzükte bu durum düzeltildi. Dolayısıyla İzmir, bu haksızlığı bir daha yaşamayacak."

EKREM BEY'İN PERFORMANSINI ÇOK İYİ BULDUM

Alaattin Yüksel, Ekrem İmamoğlu'nun İzmir performansıyla ilgili olarak, "Her şey iyi gidiyor. Gelişmeler, Ekrem Bey'in yüksek performansı, bana göre iyiye alamet! Cumartesi günü Ekrem İmamoğlu'nun programına ben de gittim, 1,5 saat boyunca kendisini büyük bir coşkuyla, dikkatle izledim. Benim gibi salonu dolduran herkes aynı şekilde pürdikkat dinledi. Bazı parti örgütünden arkadaşların, Ekrem Bey'in konuşmasını kendi ilçelerini öne çıkararak tezahüratlarla kesmesi, intizamı bozdu. Ekrem Bey, Kayseri'de, Adana'da çok daha rahat konuştu, bizdeki gibi sözü kesilmedi" dedi.

YOLA ERKEN ÇIKMANIN CHP'YE VE İMAMOĞLU'NA ÇOK FAYDASI OLACAK

Yüksel, Ekrem İmamoğlu'nun yola erken çıkışını değerlendirdi:

"Ekrem İmamoğlu'nun erken yola çıkmış olmasını olumlu buluyorum. Aday kim olacak, Ekrem İmamoğlu mu, Mansur Yavaş mı, o mu, bu mu, diye tartışıyorduk. Genel Başkan Özgür Özel, daha baştan 'Ben yokum. Benim iki forvetim var, ikisinden birisi adayımız olacak' dedi. Kim aday olacak tartışması geride kalmış oldu. Mansur Bey'in partiye katacağı gücü bırakmamak lazım, onunla birlikte yürümek lazım. Tek adaylı seçim diye konuşuluyor ama yola tek adaylı seçim diye çıkılmadı. 20 milletvekilinin imzasını alan, aday adayı olabilir, dendi. Bugünkü önseçim ortamından anlıyoruz ki, herkes Ekrem İmamoğlu konusunda mutabık. Ekrem İmamoğlu, bugüne kadar tüm seçim kampanyalarını en iyi götüren liderlerin başında geliyor. Beylikdüzü belediye başkanlığını kazandığı zaman da üstün bir performans sergilemişti, orada seçim kazanmak zordu ama başardı. 2019'da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığında birinci seçimde kolları sıvayıp ceketini çıkararak kravatı atarak kazanmayı başardı. Binali Yıldırım, seçimi biz kazandık dediğinde, Ekrem Bey; hayır seçimi biz kazandık, diye haykırdı. Muharrem İnce gibi, adam kazandı, demedi. Ekrem Bey, kimsenin hakkını yemem ama hakkımı da yedirtmem, demişti o zaman... O zaman tüm Türkiye'nin gücünü arkasına aldı. 15 bin olan oy farkını, ikinci seçimde 800 bine çıkardı. Bu performans o kadar önemli ki, işi uzatmamanın, erken yola çıkmanın, CHP'ye ve Ekrem İmamoğlu'na böyle bir faydası olacaktır."

İMAMOĞLU TÜRKİYE'DE YÜZDE 55-60, İZMİR'DE YÜZDE 70'İN ÜZERİNDE OY ALIR

"Kamuoyu araştırmalarında artık İmamoğlu'nun çığ gibi yükselişine tanık olacağız. Kemal Bey'in Cumhurbaşkanlığı adaylığında kamuoyu araştırmalarında yüzde 10 olan oranı, seçimde yüzde 48'e çıkmıştı. İmamoğlu, mevcut cumhurbaşkanının karşısında çok daha yukarıda başlıyor. Arayı çok daha fazla açacaktır. Türkiye'de İmamoğlu'nun yüzde 55-60 aralığında oy alacağını tahmin ediyorum. Eğer Recep Tayyip Erdoğan aday olursa, İmamoğlu'nun karşısında yüzde 45'i bile bulabileceğini sanmıyorum. İzmir'de ne olur? İzmir'de referandumda yüzde 72 hedeflemiştik, yüzde 69 yapmıştık. Bu kez de diyorum ki, İmamoğlu İzmir'de yüzde 70'in üzerinde oy alır. İzmir böyle yüksek bir performans gösterin."

MIRILDANMALARIN SIRASI DEĞİL

Ekrem İmamoğlu'nun İzmir programına katılmayan, Kemal Kılıçdaroğlu'na yakınlıklarıyla bilinen milletvekilleriyle ilgili düşüncelerini dile getiren Yüksel, "Cumhuriyet Halk Partisi'nde böyle şeyler hep olmuştur, yaşanmıştır. CHP, demokratik bir partidir, herkes düşüncesini özgürce söyleyebiliyor. Bu süreçte böyle kısır çekişmelerin yaşanmaması gerekirdi. Doğru bulmuyorum. Bu mırıldanmaların sırası değil. Ülkeyi, içinde bulunduğu durumdan mutlaka kurtarmamız lazım. Bu iktidarı gönderelim, özgür bir dünyaya açılalım. Mırıldanıp durmanın, kendi kendine konuşmanın alemi yok. Zaten başlatılan önseçim ve adaylık süreci, hele hele aday belirlendikten sonra yapılacak çalışmalar sırasında böyle mırıldanmalar hiç duyulmayacak" ifadesini kullandı.

AÇILIM SÜRECİYLE İLGİLİ ORTADA BİR MUTABAKAT YOK

Alaattin Yüksel, açılım süreciyle ilgili değerlendirmelerinde, Kürt seçmenin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın asıl amacının 400 milletvekilini sağlayıp Anayasayı değiştirmek olduğunu fark etmesi durumunda tavır alıp Erdoğan'a oy vermeyeceğini savundu:

"Bir kere bu süreci değerlendirmek lazım. 1999'da da silah bıraktılar, 2013'te de...2013'teki bugünküne göre çok daha planlı-programlı başlanmış bir açılımdı. Erdoğan'dan başlayarak herkesin çok yüksek sesle dillendirdiği bir süreçten bahsediyorum. İş Dolmabahçe'ye kadar geldi, sonra bozuldu. Erdoğan, o gün masayı dağıttı. Kendisinin getirtip masaya oturttuğu insanları hapse attırdı. Türkiye'nin böyle bir yaşanmış deneyimi var. Bugün bambaşka bir şekilde başladı süreç... Meğer görüşmeler 1 yıldır falan devam ediyormuş ama şeffaflık olmadığı için Devlet Bahçeli'nin konuşmasıyla, toplumsal uzlaşı olmadan konu gündemimize geldi. Cumhurbaşkanı dahil, bu sürecin önemli muhataplarının ne düşündüklerine dair bilgimiz yok. Bir bakıyorsunuz, bravo Bahçeli deniliyor, bir bakıyorsunuz, silahlarınızla birlikte gömeriz, gibi ifadeler kullanılıyor. Terörsüz Türkiye deniliyor. Terörsüz Türkiye'yi kim istemez? Türkiye'nin terör sorununu bugüne kadar çoktan çözmesi gerekirdi. Bahçeli bir şey diyor, Binali Yıldırım farklı bir şey diyor, ortada bir mutabakat yok. Kafalar karışık. Milletvekiliyken bir günde 20 kişinin öldüğü Hakkari'ye, benim başkanlığımda 5 milletvekilinden oluşan heyetle gitmiştik. Güneydoğu'daki yurttaşlarımıza barış dediniz mi, başı döner, o kadar çok ister ki barışı... Görüştüğümüz yurttaşlar, evladım, biz yoksuluz, açız, işsiziz ama bizim birinci sorunumuz bu terördür, çatışmaları bitirin, dedi. Tayyip Bey, 9 kere, 10 kere, Güneydoğulu yurttaşların bu isteğini kullanarak seçim kazandı. Son dönemde Kürt seçmenle iktidar partisi arasında kopuş yaşandı."

KÜRT VATANDAŞLARIMIZIN TEKRAR ERDOĞAN'A İNANIP OY VERECEKLERİNİ DÜŞÜNMÜYORUM

"AK Parti iktidarı gerçeklikten o kadar çok koptu ki, o kadar büyük bir derin yoksulluk yarattı ki, baskı, zulüm, tüm bunlar yaşanırken Kürt vatandaşlarımızın tekrar Erdoğan'a inanıp oy vereceklerini düşünmüyorum. Diğer bir deyişle süreç işledikçe, AK Parti'nin aleyhine işleyecek. Çünkü bu açılımın bir sonuca ulaşmayacağı, bir yere varmayacağı belli. Sen gel bana Anayasa değişikliğinde oy ver, ben 400 milletvekilini bulayıp bir şekilde, ben de sana ev hapsi vereyim, ile sınırlı bir şeyse, Türkiye bunu gördüğünde her şey çok farklı olur. Gerçek bir barış sağlanabilirse, o zaman hakikaten farklı şeyler olabilir. Kürtlerin bugün en çok dinleyecekleri insan Abdullah Öcalan ama Öcalan'ın açıklamalarında şu var, bu yok tartışmaları olduğunu unutmayalım. Apo ne diyor, demokratik siyaset koşulları yarat, diyor. Sen bunu yapmadığın için yıllardır savaştık, diyor. Bu hakkı, senden zorla aldım, diyor. Kürt realitesini kabul ettirdim sana, diyor. Bir göz ağlarken, diğer gözün güldüğünü kim görmüş, diye bir sözümüz var. Eskiden Türkiye'nin doğusunda, güneydoğusunda göz ağlar, batıda kimse gülemiyordu. Bugün sen ne yapıyorsun? İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanına her gün bir dava açıyorsun. Çevresindeki insanların malına mülküne el koymaya başladın. Üç belediye başkanımız cezaevinde. Bu sefer batıda göz ağlıyor, doğudaki, güneydoğudaki gözler nasıl gülsün? Topyekun bir demokratik ortam yaratmak iktidarın ne niyeti var, ne de hedefi... Özetleyecek olursak, Kürt yurttaşlarımız Erdoğan'ın bu yakınlaşmayı sırf 400 milletvekili sağlayıp Anayasa'yı değiştirmek için yaptığını hissettiği anda tavrını koyar, kesinlikle ona oy vermez. Ayrıca tepkisel oylar artar."

İMAMOĞLU’NU OYUN DIŞINA BIRAKMA İHTİMALLERİ ÇOK ZOR

"Tüm bunları konuşuyoruz ama Ekrem İmamoğlu, oyun dışı bırakılır mı? İmamoğlu, şu anda süreci çok güzel götürüyor. CHP de zaten bir an önce önseçimi yapalım, adayımız ortaya çıksın, diye böyle bir hamle yaptı. Önseçimden sonra çok daha güzel şeylerin olacağına inanıyorum. Bir dönem anketlerde en büyük sorun, terördü. Bugün ise işsizlik, yoksulluk, açlık ve ekonomi öne çıkıyor. İmamoğlu, kendisini Cumhurbaşkanı'nın karşısına konumlandırdı. İmamoğlu, umut veriyor. Vatandaş, bu adam Erdoğan'a karşı 4 kez kazanmış, diyor. 5'inciyi kazanma yolunda da çok güçlü görünüyor! İmamoğlu, vatandaşa, evet bu adam Türkiye'yi yönetebilir, dedirtecek biridir. Cumhurbaşkanı, bunca yılın getirdiği uygulamalarıyla beraber yıpranmışlığıyla o makamda otururken, karşısına genç bir adam çıkıyor, ben seni 4 kez yendim, 5'inci kez yenerim diyor!

İmamoğlu'nu oyun dışı bırakabilirler mi? Onu oyun dışı bırakmaları zor bence. Çünkü bu saatten sonra, bu gelişmelerden sonra İmamoğlu, bir engelleme sonucu devre dışı bırakılırsa, İmamoğlu, aday olmadan da bu çalışmalarını sürdürür ve o zaman yerine herhangi birini, hatta Karadenizli bir çobanı koysalar kazanır. Ne diyor İmamoğlu? Beni karşına almazsan ne olacak, yerime milyonlar var! Eğer iktidar, böyle bir yol izlemeye kalkarsa, İmamoğlu'nun yerine aday gösterilen Karadenizli bir çoban dahi olsa, yüzde 20 farkla seçimi kazanır."

İZMİR, AK PARTİ ELİYLE CEZALANDIRILIYOR

Alaattin Yüksel, İzmir'in devletten aldığı yatırımları da değerlendirdi:

"Ben 2011 yılından itibaren, her yıl bir araştırma yapıyordum; 81 ilin ödediği vergileri ve kamu yatırımlarından aldıkları payı değerlendiriyordum. İzmir, en çok vergi ödeyen ikinci, üçüncü ildi. Tahakkuk eden vergiyi ödemede de, vergi ahlakında da en öndeydi. İzmir, kamu yatırımlarından en az pay alan il oluyordu. İzmir, Büyükşehir olduktan sonra kente Büyükşehir'in yaptığı yatırım, hükümetin yaptığı yatırımlardan çok daha fazla olmaya başladı, giderek ara açıldı.

AK PARTİLİ BELEDİYE 1 GÜNDE İMZAYI ALDI, BİZ 480 GÜN BEKLEDİK

Büyükşehir yasasına göre, kentin ödediği toplam vergilerin yüzde 6'sını vermek zorundalar. Biz size şöyle yatırım yapıyoruz, böyle yatırım yapıyoruz deyip kesiyorlar, yüzde 2,5’e kadar düşürüyorlar o payı. Yani İzmir, hak ettiği yatırımları alamıyor. Tüm bunların dışında ayrıca CHP'li belediyeleri silkeleyin dedikten sonra, İzmir'e özel bir baskı uygulamaya başladılar. Hem yatırım gelmiyor hem de belediyelerin yapabilecekleri projeleri de engelliyorlar. AK Parti, çıkardığı her yasanın altına, son olarak kentsel dönüşümle ilgili genelgenin altına bir cümle ekliyor; Bakanlar Kurulu'nda onaylandıktan sonra yürürlüğe girer, şeklinde... Eskiden kentsel dönüşüm projeleri belediyelerde onaylanır, hemen uygulanırdı. İzmir Büyükşehir, 9 proje verdi, 2011-15 arasında. Birkaç ay sonra Ankara 7 proje verdi. Ankara'nın projeleri 6 Haziran'da verildi, 7 Haziran'da onaylandı çıktı; bir gün içinde... İzmir projeleri kaç günde imzalandı biliyor musunuz? Her gün takip ettim, 480 günde onaylandı. İzmir, AK Parti eliyle cezalandırılıyor. İzmirlilerden destek göremedikleri için İzmirlileri cezalandırıyorlar."

CEMİL TUGAY, KOCAOĞLU GİBİ ŞANSSIZ BAŞLADI

Cumhuriyet Halk Partisi'nin önemli ismi Alaattin Yüksel, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay'ın performansını şu sözlerle özetledi:

"Henüz 1 yıl oldu Cemil Başkan o koltuğa oturalı. Bir şey söylemek kolay değil. Ne diyordu Aziz Kocaoğlu, ilk iki yıl borçları ödedim, yatırım yapamadım, bütçe denkliğini sağladım! Cemil Bey'in de maalesef böyle bir şanssızlığı var. Belediyeyi devraldığında borç vardı. Bu sorunla uzun zamandır uğraşıyor. Dolayısıyla bir değerlendirme yapmak mümkün değil. Ama büyük bir gayretle gece gündüz çalışıyor, tüm sorunların hakkından gelmeye çalışıyor. Umarım, o da bu sorunların üstesinden gelir, görev süresi boyunca kente güzel şeyler yapar."