Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Hatay'ın Defne ilçesinde düzenlenen 'TBB hizmet araçları tanıtım töreni'nde konuştu.
Toplam 23 aracın, Hatay Büyükşehir Belediyesi ve 13 ilçe belediyesine hibe edildiğini aktaran Ekrem İmamoğlu, 'TBB olarak bugün, Hatay ilimize ve ilçelerine 23 araç hibe ediyoruz. Araçların iki tanesi, biri burada, biri arkamızda. 23 tane önemli belediye hizmet aracı, 1000 adet çöp konteyneri hibe etmek için geldik. TBB olarak, 3 aracımız daha önce teslim edildi. Bugün de 7 aracımızı teslim ediyoruz. Yaklaşık bir ay içinde de 15 Aralık'a kadar da kalan 13 tane aracı teslim edeceğiz' ifadelerini kullandı.
'ARAÇ VERDİĞİMİZ BELEDİYELERDEN 7'Sİ AK PARTİLİ'
Teslimini sağladıkları ve sağlayacakları araçlar içerisinde arazöz, çöp kamyonu, damperli kamyon, ekskavatör, itfaiye aracı ve kepçe gibi olan araçlar bulunduğunu dile getiren İmamoğlu, 'Bakın bu destek olduğumuz belediyeler Altınözü, Arsuz, Antakya, Belen, Defne, Dörtyol, Erzin, Hassa, Kırıkhan, Payas, Reyhanlı, Samandağ, Yayladağ ve Hatay Büyükşehir'e bu desteklerimizi sunuyoruz. Az önce saydığım belediyelerin 7'si AK Partili, 3 tanesi CHP'li, 1 tanesi MHP'li, 1 tanesi Türkiye İşçi Partili. Yani biz adalete, hakkaniyete önem veririz. Partizanlığı asla kabul etmeyiz. Onların yaptığı gibi yapmayız. Herkese adaletli davranırız. Bu kardeşiniz, İstanbul'un sokaklarından, caddelerinden, ilçelerinden, belediyelerinden partizanlığı söküp attı; Allah'ın izniyle Türkiye'den de söküp atacak' dedi.
Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Öntürk ve Hatay Valisi Mustafa Masatlı'nın izne çıktığını söyleyen İmamoğlu, 'Bu kardeşiniz o kadar alıştı ki bu kaçamak işlere. Bugün biz buraya geldik diye, şehrin Valisi de izne çıktı, şehrin Büyükşehir Belediye Başkanı da. Bunlara ben, eskiden üzülüyordum. Onlar için dua ediyorum. Diyorum ki, Allah sizi ıslah etsin, Allah size akıl versin. Bu tam bir nezaketsizliktir ama önemli değil. Benim için önemli olan ne biliyor musunuz? Benim için önemli olan hakkını vermeyen vekil değil, hakkını vermeyen yönetici değil. Benim için asıl olan millet, sizsiniz, siz. O bakımdan ben, onlara dua etmeye devam edeceğim. Allah akıl versin' şeklinde konuştu.
'BANA LAF ATARAK, BİRİNİN GÖZÜNE GİRMEYE ÇALIŞIYORLAR'
'Bu ara bir moda var: 'Ekrem İmamoğlu'na laf atarsak birinin gözüne gireriz'. Onların kimin gözüne girmek istediğini biliyorsunuz değil mi?' diyen İmamoğlu, 'Bir kişi! Yeter ki onun gözüne girsinler. Hatta onun bakışı böyle ya mesela. Ona görünsünler yeter ki. Hani kameraya görünmek isteyenleri hatırlıyorsunuz değil mi? Yanında durmaya çalışanları. Yahu onun değil, milletin yanında olacaksın, milletin yanında duracaksın milletin. Ama biz bunu, bunlara öğreteceğiz. Ne yapalım? Olamıyor hızlı. Ama yavaş yavaş olacak' ifadelerini kullandı.
Eksikleri, hataları olduğunu ve bunu düzelteceklerini belirten İmamoğlu, şunları söyledi:
BANA HAKARET EDEN BAŞKANLARA ALLAH AKIL VERSİN
Şimdi, o bir çift göze girmek isteyenler, ona görünmek isteyenler, bir de bu ara moda ne? Ekrem İmamoğlu'na hakaret etmek. Ekrem İmamoğlu'na laf etmek, büyük büyük iş. Büyük iş başarıyorlar. Bazı büyükşehir belediye başkanları da çıkıyor, bana hakaret ediyor vesaire. Hani bu meşhur bir tane dava var ya 'ahmak davası' hakkımda. Güya bana hakaret ediyor Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı. Ona da Allah akıl versin. Onun cesaretini de biliyorum. O demeçle falan değil. İnşallah yüz yüze geliriz onunla en yakın zamanda. Halbuki o bana hakaret eden bakanın hakaret ettiği konuşmayı yaptığımda, benim ilk elimi sıkan kendisiydi, ilk tebrik eden kendisiydi konuşmadan sonra. Ben bu anıları onlarla yaşıyorum. Biri oradan, öbürü Konya'dan, Ekrem İmamoğlu'na laf sokacaklar. Yahu kardeşim, size o laf sokmalarınız itibar kazandırmaz. Birinin gözüne girmek itibar kazandırmaz. Siz, eğer tarihe geçmek istiyorsanız, milletinize hizmet edin. İşinize bakın.
BUNU ALACAK AKILLARI, KAFALARI BİLE YOK
Bir de diyorlar ki diyorlar ki, efendim neymiş, Ekrem İmamoğlu üzerinden yine; boş işlerle uğraşıyormuşuz, şehrin işleriyle uğraşmıyormuşuz. Bunu alacak akılları, kafaları bile yok. Halbuki, onun yaptığı görevin onurunu kurtarmak için mücadele ediyorum. Neyle uğraşıyorum? Adaletsiz ve hukuksuz bir biçimde belediyelere kayyum atayan, o hukuksuz uygulamaları yapanlarla uğraşıyorum. Yani senin görevinle ilgili mücadele yapıyorum. Milletin iradesini yok sayanlarla uğraşıyorum. Onlar zannediyorlar ki Ekrem İmamoğlu'nu yıldırırız. Ben 11 senedir sizinle uğraşıyorum, siz gidene kadar sizinle uğraşacağım, siz gidene kadar. Yani bu şehirlerin insanları, birilerini seçecek; uydurma iddianamelerle, uydurma tavırlarla, uydurma uydurma bir takım yaptığınız işlerle ama yargıda ama mülki amirler üzerinden bunları yapacaksınız, biz de öyle köşede oturacağız öyle mi?
BİR GENEL BAŞKAN RANDEVU VERMEDİ, AMA İSTEMEYE DEVAM EDECEĞİM
11 partiyle irtibat kurduk. Ben, pazartesi günü 10 genel başkanla görüştüm. Bir tanesi de vermedi randevu. Yani 'istismar edilir' dedi. Saygı duyuyoruz şimdilik. Ama ondan da istemeye devam edeceğim randevuyu. Hiç elimizden kurtulamaz. Sonuna kadar isteyeceğim. Ama 10 parti genel başkanı, bu konuda haksızlık, hukuksuzluk yapıldığını, hakkında olumsuz karar verilen, hukuksuz karar verilen kişilerle aynı fikirde olmamasına rağmen, onun fikirlerine karşı çıkmasına rağmen, birkaç genel başkan, 'Ben uygulamaya bakarım' dedi. 'O haksızlığa karşıyım' dedi. 'Milletin iradesine kimse dokunamaz' dedi. Şimdi Meclis'te bunun çalışması yapılacak. Genel Başkanımızla konuştuk. Onun talimat verdiği Grup Başkanvekillerimiz buna çalışma yapacak, ortak bir kanun maddesini Meclis'in gündemine getirecekler.
KAYYIM ATANACAK İDDİALARI
Öyle bir dedikodu harmanı var ki; adliyeden adliyeye, bilmem hangi birinden öbürüne. Yok İstanbul'un şu ilçesine operasyon yapılacakmış. Yok bu ilçesine operasyon yapılacakmış. Yok şu şehre operasyon yapılacakmış. Gazetecilere, hukukçulara, eşe, dosta, palavra cümleler ve boylarını aşan ifadelerde bulunan devleti temsil eden insanların çevresinden oluşturulan o dedikoduları duyuyoruz. Bu millet sizi uyarıyor. Bu millet size diyor ki; 'Aklınızı başınıza alın'. O yüzde 22-23 desteği olan partiye, onun başındaki insanlara güvenerek, bu yanlış ve kötü işlere girmeye sakın kalkışmayın. Kapıda vali bekletiyor; insanları, meclis üyelerini belediyedeki grup odasına almıyor. Niyeymiş? Ona güvenmiyormuş. Kendine güveniyor, milletin seçtiği meclis üyelerine güvenmiyor. Hadi oradan. Hadi oradan. Hadi oradan. İşine bak. Kraldan fazla kralcılık oyunu bu işler. Hepsiyle, bir adım geri at adım atmadan konuşacağız. Oturduğu yerden milleti 'terörist' ilan etmeler… Ama 10 yıl önce yemek yiyen terörist değil, uydurma bir telefon konuşması üzerinden birileri terörist.
BUNLARIN ADALETSİZLİĞİNİ EN İYİ HATAYLILAR BİLİYOR
Bunların adaletsizliğini en iyi kim biliyor biliyor musunuz? Hataylılar biliyor. Depremin en acı gününde, en acı zamanında sizlere, 'Oy vermezseniz hizmet de olmaz' dedi mi? Bu var ya, bir millete asla denmeyecek bir sözdür. Yahu oy için bu denir mi? Böyle bir akıl olur mu? O seçim kazanacak diye. Kardeşiniz, hemşeriniz, Hatay'ı şuraya koymuş, zihninden hiç çıkarmayacak, sizin ve bütün deprem bölgesindeki insanlarımızın bu yokluğu, bu huzursuzluğu, bu mutsuzluğu bittiği gün, benim de başım öne eğik olmayacak, başım dik olacak.
'DİLİNİZDE SİTEM, İÇİNİZDE HÜZÜN VAR ÇOĞU ZAMAN'
Daha sonra Hatay'ın Samandağ ilçesine geçen Ekrem İmamoğlu, içinde Hz. Hızır Türbesi'ni de barındıran ve İBB tarafından yenilenen Samandağ Parkı'nın hizmete açılması nedeniyle düzenlenen törene katıldı.
Depremzedelerin sitemlerinin farkında olduklarının söyleyen İmamoğlu, 'Kesinlikle bu moloz yığınını, bu memleketin üstüne yığılan moloz yığını hep beraber kaldıracağız. Bu büyük acıdan sıyrılmak, ayağa kalkmak, hep beraber yine o eski günlerden daha iyi günlere kavuşmak, koşmak için büyük bir mücadele vereceğiz. O mücadeleyi verip, buradaki çocuklarımızın gözünde hiçbir endişenin kalmadığı, kendilerini mutlu, huzurlu ve güvende hissettikleri gün, işte biz görevini yapmış insanlar olacağız. Bu bakımdan dilinizde sitem, içinizde hüzün var çoğu zaman. Dönem dönem o yalnız bırakıldığınız anları yaşadığınızın da farkındayım. 6 Şubat'ta depremi gördük. Çok acı, çok büyük bir sarsıntı. Ama biz bu kadar yıkılmamalıydık. Biz bu kadar yalnız kalmamalıydık. Biz bu kadar tedbirsiz olamayız' dedi.
'DEPREM, SİYASİ MALZEME YAPILACAK MESELE DEĞİL'
Depreme hazırlık çalışmalarının siyaset üstü görülmesi gerektiğini belirten İmamoğlu, 'Bu tür konular siyasi malzeme yapılacak, üzerinde tepilecek meseleler değildir. On binlerce canımızı, insanımızı yitirdik. Şimdi bundan sonra akıl, bilim ve mutlak doğruları yapma bilinci, dayanışma, makamın, sizin seçtiğiniz o makamların bir kişiye, bir siyasi partiye ait olmadığını, millete ait olduğunu ve bu milletin aklının kendine yetebileceğini; bu şehrin, bu ilçenin dahi, o zeki insanlara, beyinleri güçlü insanlara hakkını verdiğinizde, onları dinlediğinizde, inanılmaz güçlü, daha kuvvetli, daha dayanıklı şehirler, ilçeler, beldeler hatta bir ülke var etme konusunda hiç endişe duymamanız gerektiğini herkes öğrenecek' diye konuştu.
'GÜNÜ GELİR ADALET TESİS EDİLİR, HUKUKSUZ DAVRANANLARDAN HESAP SORULUR'
'Bir kısım haksızlıkla, hukuksuzlukla uğraşıyoruz' diyen Ekrem İmamoğlu, belediyelere kayyım atanmasını eleştirdi.
İmamoğlu, 'Özellikle kayyum uygulamasıyla insanların hakkına, hukukuna müdahale eden müdahale eden o anlayışa karşı, size söz veriyorum; bu kardeşiniz demokrasi için, hukuk için, adalet için, insan hakları için, özgürlük için sonsuz mücadele vermeye çok kararlı. Bu ülke, bütün hücrelerine kadar cumhuriyete de inanıyor, demokrasiye de inanıyor. Hakkın ve hukuk önde olmasını istiyor' ifadelerini kullandı.
Hakkında siyasi yasak istenen davaya değinen İmamoğlu, şöyle devam etti:
'Bu millet, tehdit edeni sevmez. Bu millet, tehdit edene boyun eğmez. Ben, bu milletin gücüne görüyorum ve ona inanarak, o kudretle konuşuyorum. Efendim birini tutukla, meclis üyelerini belediyeye sokma… Bu insanlar, bu millet bunu yemez kardeşim. Gerektiğinde sandıkta hesabını sorar. Günü gelir adalet tesis edilir. O adalet, hukuki yöntemlerle, hukuksuz davrananlardan hesap sorar kardeşim. Dolayısıyla neymiş? Ekrem'i, bir davadan dolayı siyasi yasaklı yapacaklarmış. Vız gelir tırıs gider. Neymiş? Ekrem'i oradan, buradan, şuradan kuşatacaklarmış. Efendim, uydurma belgelerle operasyon yapacaklarmış da şuymuş, buymuş; vız gelir tırıs gider kardeşim. Dolayısıyla sevgili dostlarım; kendinize güvenin. Ben kendime güveniyorum. Bu millet, öyle bir kişinin partizanlığına, siyasi baskısına boyun eğmez.'