Sanırım ilkokuldaydım. 1960 lı yılların sonları olsa gerek. Geçirdiğim duygusal bir travma sonucu şiddetli bir astım ve alerji başladı. Annem babam da, o yıllarda pek adı duyulmamış bu hastalıkla ilgili bir doktor aramaya başladı. Birileri Hacettepe dedi, Ankara Tıp Fakültesi dedi, birileri de Ege Üniversitesinde alerji ve astım üzerine çalışan çocuk doktoru Türkan hanım var, dedi, çocukluğumdan kalma anılarım arasında hayal meyal anımsadığım bir isim…
Gel zaman, git zaman annem babam Ankara Tıp'ta karar kıldı, nedenini bilmiyorum ve ben babamla Ankara'ya postalandım. İki hafta testler, aşılar yapıldı, yaz sıcağında Ankara'nın bozkır halinde, iki hafta otel odasında canımın çok sıkıldığını anımsıyorum sadece… Arkadaş yok, kitap yok, oyuncak yok, anne yok, abla yok, televizyon o yıllarda zaten yok… Babam arkadaşlarıyla bazen yemekte, ben çocuk halimde bir masa dolusu adamla yemek yiyorum…
Yıllar geçti, alerjim ve astımım azalmadı, tedavi faydalı olamadı… Yıllar daha da geçti, evlendim, üniversiteyi bitirdim, matematik öğretmeni olarak çalışmaya başladım, bir de oğlum oldu. Oğluma bakmak için o doğduğunda mesleğimi bıraktım. Oğlum uykusuz, iştahsız, zor bir bebek, ben 24 yaşında, oğlunu büyütmek için mesleğini, kariyerini bırakmış acemi, heyecanlı bir anne… Bir doktor arkadaşım bana Türkan Süren isimli bir çocuk doktorunu önerdi. Adeta kader on beş yıl sonra beni yine aynı noktaya getirmiş. O yıl, bebek olan oğlumla Prof. Dr. Türkan Süren'e gittik ve yıllarca gittik… Hala da gidiyoruz, otuz iki yıl geçti ama artık dost olarak…
Türkan hocamın çocuğumun gram gram yiyeceği yemekten, psikolojisine, hatta benim psikolojime kadar ilgilenmediği konu kalmadı. Oğluma doktorun hastaya baktığı misal bakmaz, sarılıp bağrına basardı. Ben böyle sevgi, böyle duyarlık görmedim. Bana en güzel nasihati verdi. 'Kariyerine geri dön, çalışmaya alışık, kariyer sahibi birinin çocuğu uğruna eve kapanıp, evde bütün gün çocuk bakıp ev hanımlığı yapması çok zor oluyor, sen işe gidip iyi hissedince, oğlun da iyi hissedecek' dedi. Gerçekten, mesleğime geri döndüm, hem ben mutlu oldum, hem de oğlum. Bu benim hayatta aldığım en iyi nasihatti. Yıllar içinde hocamla dost olduk, birbirimizi çok sevdik, benim ikinci annem oldu bu altın yürek…
Altı yıl daha geçti, ikinci oğlum doğdu. Ona da gözü gibi baktı, yine onun bilge nasihatleri yolumu aydınlattı. Sakin, bilge, rehber, duyarlı, sevgi dolu, saygın bir yürek… İnanılmaz bir insan. Yıllar içinde eşi Prof. Dr. Orhan Süren'le de yakınlaştık. Aynı Türkan hocam gibi o da sakin, duyarlı, bilge, rehber, saygın ve sevgi dolu… Birlikte ışık saçan iki güzel yürek… Çok değerli iki insan… Hekimler Odası başkanlığından EÇEV'e her gönüllü ve emek gerektiren işte onlar, ezilenin hakkını aramakta olan onlar, günümüzün yükselen değeri para ve pulla en ufak ilgileri olmayan, insan için yaşamış, her an insana hizmet etmiş, nice öğrenci yetiştirmiş inanılmaz iki güzel yürek…
Onlar hayattayken anlamı var bunları yazmanın… İyi ki tanımışım onları…