Farkında mısınız bilmem, şu sıralar en çok duyduğumuz cümle bu olsa gerek.
Cumhurbaşkanlığı adayları açıklandığından itibaren bu cümle kullanım rekoru kırıyor.
Özellikle CHP camiasında.
Özellikle MHP camiasında.
Özellikle farklı kesimlerden Erdoğan karşıtlarında.
Kısmen de endişeli AKP'liler den bu cümleyi sıkça duyuyorsunuz.
'İçime sinmiyor ama' ile söze başlanıp kime oy vereceğini veya kimin desteklenmesi gerektiğini anlatmaya çalışıyor insanlar.
Sondan başlayalım değerlendirmeye.
Endişeli AKP'liler tabi ki Erdoğan'a oy verecekler.
Onların içine sinmeyişi diğerlerinden tamamen farklı.
Onlar Genel Başkanlarıyla gurur duyuyorlar.
Seçimde var güçleriyle çalışma konusunda hiç tereddütleri yok.
Ancak onlar Erdoğan sonrası partilerinin ne olacağından endişeliler.
Erdoğan başta olmadan AKP'nin güç kaybedeceğinden korkuyorlar.
Haklılarda gerçekten bu böyle olacak ve AKP süreç içersinde güç kaybedecek.
CHP'li veya MHP'li olmayıp kendini yalnızca Erdoğan karşıtı olarak tanımlayanları incelersek şunu
görüyoruz.
Onlar Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olmasına kesinlikle karşılar.
Ancak Ekmeleddin adı da onları tam anlamıyla kesmiyor.
Yeter ki Erdoğan kazanmasın diye yinede çatı adayına oy verecekler.
' İçeme sinmiyor ama' diyerek söze başlamalarının sebebi bu kararlarında kendilerinin bile içlerinin rahat olmaması.
MHP'liler, CHP'lilere oranla biraz daha iyimserler Ekmeleddin adında.
Ama yinede ağızları dolu dolu ' işte Türkiye'ye yakışır bir aday çıkardık' diyemiyorlar çoğunlukla.
' İçime sinmiyor ama' deyip oylarını İhsanoğlu'na vereceklerini söylüyorlar.
CHP cephesi ise çok bölük börçük.
En fanatik CHP'liler bile kararlılık ve coşkuyla anamıyorlar Ekmeleddin adını.
Onlar direk ' İçime sinmiyor ama' yı ' İçimize sinmese de' ye dönüştürüp bu duyguda yalnız olmadıklarını vurgulamaya çalışıyorlar sıkça.
Parti kararlarına saygı, parti disiplini gereği gibi eklemelerle ifade ediyorlar düşüncelerini.
Hatta 'parti kararıdır uyacağız ama sonuçtan biz sorumlu değiliz,hesabı onlar verir' diyenler bile var.
Ve ıkına sıkına çatı adayına neden oy verilmesi gerektiğini izaha çalışıyorlar çaresizce.
Bir de benim gibi boş oy atacağını açıklayan kesimler var CHP'de, her şeyi göze alarak.
Bir çokta 'oy kullanmaya bile gitmeyeceğim' diyenler.
Özetle Erdoğan'a oy verecekler ' Türkiye seninle gurur duyuyor' diye var güçleriyle sloganlar atarken
Ekmeleddin'ciler ıkınıyor, sıkınıyor, bir türlü bu sloganı atamıyorlar.
Atanlarınsa sadece dudaklarında kalıyor bu sözler, mırıldanmayla karışık.
İşte seçimde ki eşitsizlikte buradan başlıyor önce.
Yoksa paradan, puldan, Erdoğan'ın kullanacağı para havuzlarından, devlet imkanlarından, yüzlerce AKP'li Belediye, AKP'li Vali ve Kaymakam'lardan değil.
İşte bu slogandan başlıyor.
Başarıda başarısızlıkta bu sloganda düğümleniyor.
Eğer hançereni yırtarak, inanarak, coşkuyla, tüm benliğini sararak atabiliyorsan bu sloganı;
İşte zafer buradadır.
İşte işin doğasındaki eşitsizliği ta baştan bozuyorsun demektir.
Atamıyorsan eğer bir amaç uğruna bu sloganı bu içerikte.
Toplanmamışsan eğer uğrunda ölüme gidebileceğin bir dava etrafında.
Olamamışsan eğer her notaya düzgün basan büyük bir orkestra.
Başlıyorsan söze eğer ' İçime sinmiyor ama' diyerek.
Kayıptasın kardeşim daha en baştan, boşa avutma kendini.
Bu Ağustos sıcağındaki seçim maratonunda sokak sokak gezecek, meydanları dolduracak o irade yok sende.
Çünkü karşında ki rakip kadar sarılamıyorsun Çankaya'yı kazanma idealine.
Bütünleşik değilsin duygularda, düşüncede, siyasi hikayende aday İhsanoğlu'yla.
Hiç gelmemişsin, hiç düşmemişsin yan yana hiçbir zaman, hiçbir konuda.
Ortak bir anın, aynı yöne yürünen bir adımın bile yok.
Omuzun değmemiş hiç onun omzuna.
Aynı şeyler için hiç ağlamamış, hiç gülmemişsin.
Aynı şeyler gururlandırmamış seni, aynı şeyler utandırmamış.
Olmaz kardeşim olmaz boşuna oylama kendini.
Seni uyaranları da sakın kötü bilme, düşman sayma kendine.
Ne demiş atalarımız: Dost acı söyler.
Ve eklemişler birde ' Görünen köy klavuz istemez' diye.
Not: Madımak'ın acısını yüreğimizde yaşadığımız bir 2 Temmuz'da gazeteci dostumuz Veysel Erol'u toprağa verdik. Acımız katlandı. Erol ailesi Veysel dostumuzun İzmir Yeşilyurt Devlet Hastanesi'nde yaşanan bir ihmal veya hata sonucu vefat ettiği iddiasıyla savcılığa suç duyurusunda bulundu. Varsa bu iddianın doğruluğu gereken yapılmalıdır. Bizler bunun takipçisi olacağız. Başımız sağolsun.