İZMİR - Baykal yönetiminin ağır toplarından Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz Ateş, İşadamı İnan Kıraç’ın ziyaretiyle başlayan sürece ilişkin şok edici değerlendirmelerde bulundu. Ateş, Baykal’ı ziyaret ederek ‘Sav, Özyürek ve Öymen’i listeye alma’ diyen Kıraç’a verilen olumsuz yanıtın kaset skandalıyla ilgisi olabileceğini belirterek, ‘Sonradan yaşananlara bakınca CHP’nin adım adım nasıl dizayn edildiği ortaya çıkıyor’ dedi.
Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'a yönelik 'kaset komplosu'nun perde arkasında şok gelişmeler yaşandığı ortaya çıktı. CHP Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş, dün Taraf gazetesinde yayımlanan 'kaset skandalı'nda İnan Kıraç'ın adının geçtiği haberini değerlendirdi. Ateş, kaset senaryosuna ilişkin İnan Kıraç'ın da içinde olduğu senaryo haberlerini "ben bunları bire bir yaşadım", "parti yeniden dizayn edildi" sözleriyle doğrulamış oldu.
KASETE ADIM ADIM
Taraf gazetesi önceki gün yayımladığı habere göre CHP'deki kaset skandalına adım adım şöyle gelindi:"İşadamı İnan Kıraç, skandal kaset internete düşmeden üç ay önce Baykal'ı ziyaret ederek CHP üst düzey yöneticileri Önder Sav, Mustafa Özyürek ve Onur Öymen'i kurultayda parti yönetiminden uzaklaştırmasını istedi. Kıraç'ın, Baykal'dan 'ret' yanıtı almasının ardından önce kaset skandalıyla Baykal istifa ettirildi, yerine gelen Kemal Kılıçdaroğlu da Sav, Özyürek ve Öymen'i sildi"
TARAF GAZETESİNİ DOĞRULADI
Taraf gazetesinin haberine ilişkin bugün Star gazetesine ropörtaj veren Yılmaz Ateş, "komployu" doğruladı:"Benim yaşadığımı dün Taraf tespit etmiş. Ben yalanlamadım. Kim niye yaptı bilmiyorum. Bu CHP'yi yeniden dizayn etme operasyonuydu"
O CHP'Lİ HER ŞEYİ ANLATTI
CHP Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş, CHP'nin yeniden dizayn edilmesine yol açan kasetin hikayesini ve sonrasındaki gelişmeleri Star gazetesindeki ropörtajında değerlendirdi:
SAV KORKUSUNDAN GELEMEDİ
Ateş, Kemal Kılıçdaroğlu ile aralarında Önder Sav'la ilgili bir konuşma geçip geçmedi sorusun da yanıtladı: "MYK'daydım ben. Ali Kılıç geldi. MYK'ya grup başkan vekillerini de çağırmıştık. 'Kemal Bey görüşmek istiyor' dedi. 'Toplantıdan sonra odama gelsin' dedim. Akşama doğru Kılıç geldi. 'Kemal Bey gelemiyor' dedi. 'Önder'in korkusundan mı' dedim. 'Evet abi' dedi. 'O zaman gerek yok' dedim. Çok rica minnet etti. 'Ben de senin kardeşinim illa bizim evde buluşalım' dedi. Saat 22.00'de buluştuk.
ÖNDER SAV'I İSTEMEDİ
'Kemal Bey aday mısınız' dedim. 'Yok aday değilim' dedi. 'Gazeteler öyle yazıyor' dedim. 'Ama ben aday değilim. Beni de yanınıza alırsanız. Sizin listenizde olmak istiyorum' dedi. Ben de 'Olur, zaten seni listemizde düşünüyoruz' dedim. 'Teşekkür ederim' dedi. Sonra döndü 'Onur Öymen, Önder Sav olacak mı' dedi. 'Olabilirler' dedim. Onun da aynen dediği 'İşte Önder Sav olursa beni alma' dedi. 'Olur mu öyle şey' dedim. 'Ya onun olduğu yerde ne yenileşme olur, ne de parti iktidara gelir' dedi. Böyle bir şeydi.
LİSTEYE ALMA BASKISI
Yılmaz Ateş, İnan Kıraç isminin CHP'deki etkisini ve aday göstermeyin baskısında bulunup bulunmadığını da açıkladı: "Listeye alma değil de. Mehmet Baransu haberi bana sordu ben de doğruladım. 'Kurultayda listene alma.' Bana aktarılan oydu."
HALK ADINA İLETMİŞ
Ateş, İnan Kıraç'ın Önder Sav, Mustafa Özyürek ve Onur Öymen'i neden listelerde görmek istemediğini de yanıtladı. "Halkın tepkisi var. Kadron iyi, gayet iyi gidiyorsunuz, iktidara da geliyorsunuz. Vatandaşın bunlara tepkisi var"
CHP GERÇEKTEN DİZAYN EDİLMİŞ
Ateş, Taraf gazetesinde yazılanları "birebir yaşadım" sözleriyle doğrulayarak "CHP'nin yeniden dizayn edildiğini" de kabul etti. Ateş'in çok tartışılacak değerlendirmelerde bulundu:
"Bunları ben birebir yaşadım. Bu konuda şimdi herkes günah çıkartıyor. Geçen Mehmet Tezkan'ı izledim bir kanalda. 'Baykal konusunda hata yaptım' diyor. Türkiye yanlış yaptı. Türkiye bir siyaseti siyaset dışı kurallarla belirlemenin önüne herkes seyirci kaldı. Kimisi açıktan... Bu Türkiye demokrasisini çok önemli şekilde yaraladı, yaralıyor da. Nerede görülmüş böyle bir olay? Parti yeniden dizayn edildi. Bunu baştan beri söylüyorum. Şu olsa anlarım. Herkes çıkar aday olur, bir yarış olurdu. Böyle bir ahlaksız komplo ile parti dizayn edilir mi ya? Biz de o yoğunlukta atlamıştık. Bizim kurultay 22 - 23 Mayıs'ta yapıldı. Kaset 6-7 Mayıs'ta yayınladı. Mesela 22-23 Mart'ta Anayurt Gazetesi'nde Muhsin Akıl diye bir yazar var. Orada bir yazı yazıyor. Diyor ki 'Kurultaya az bir süre kala, CHP'de bir bomba patlayacak, Baykal istifa edecek, Kılıçdaroğlu genel başkan olacak' diyor. Yani bütün bunları bir araya getirdiğiniz zaman bunların bir senaryo olduğu ortada.
"TARAF YAZDI, BEN YALANLAMADIM"
Ateş, İnan Kıraç'a ilişkin değerlendirmesi sorulduğunda ise net yanıt vermekten kaçındı:
"Ben ne diyorsam odur. Benim yaşadığımı dün Taraf tespit etmiş. Ben yalanlamadım. Onun ötesinde onu oraya, onu oraya şey yapmam. Somut bildiklerimi paylaşıyorum. Zorlama ile bir yere çekerseniz... Kim niye yaptı bilmiyorum. Bu CHP'yi yeniden dizayn etme operasyonuydu. Hükümet eğer bu konuda, bu olayın bir parçası değilse, ortaya çıkarmak durumunda. Ortaya çıkarmazsa bir parçası olur."
KIRAÇ'TAN YALANLAMA
Erdinç Akkoyunlu imzasıyla Star gazetesinde çıkan "Müthiş İtiraf" başlıklı habere İnan Kıraç’ın verdiği yanıt şöyle:
"24 Mayıs 2011 tarihli bir gazetede ismimin geçtiği "İnan Kıraç denedi, kaset halletti" başlıklı haber ile ilgili kamuoyunu bilgilendirme ihtiyacı duyuyorum.
Parti liderleri ve ülkemizi yönetenlerle, zaman zaman gerçekleşen görüşmelerim Türk ekonomisinin ve otomotiv sanayinin gidişatı ile sınırlıdır. Sayın Baykal ile görüşmemiz de bu çerçevede olmuştur. Cumhuriyet Halk Partisi bünyesinde tanıdığım kişiler bir elin beş parmağını geçmez.
Galatasaray’a gelince; 30 yıldır Galatasaray Eğitim Vakfı Başkanıyım. Dolayısıyla, Galatasaray Camiasının büyük bir çoğunluğuyla tanışmışımdır. Camiamızla ilgili sorunları tartışmamız, konuşmamız ve çözüm aramamız gayet anlaşılır bir durumdur.
Ülkemizde pek çok kurumun (ki buna Galatasaray Eğitim Vakfı da dahildir) yönetiminin gençleşmesi gerekliliği ayrı bir konudur, ancak parti yönetimlerini etkileyecek bir güce sahip olduğumun ima edilmesi hoşuma gitmekle birlikte, böyle bir gücümün olmadığını ifade etmek isterim.
Son 12 yıldır eşim Suna’nın sağlık koşullarının şekillendirdiği bir hayatı yaşıyorum. Onun istekleri doğrultusunda, eğitim, sağlık, kültür ve sanat konuları ile meşgul oluyorum. 1998 yılında kurduğum şirketlerimin yönetimini de arkadaşlarıma devretmişimdir.
Siyasi konulara ismimin karıştırılmasını samimiyetle anlamış değilim. Üzüntümü kamuoyuna bildiririm."