FATİH YAPAR/Egedesonsöz- 1. Derece deprem bölgesinde kalan İzmir’de deprem olması halinde şiddetine göre hasarın boyutlarının yüksek olacağını ifade eden uzmanlar bina güvenliği ve toplumsal duyarlılığa dikkat çekti.
Şehir Plancıları Odası İzmir Şube Başkanı Gökhan Erkan, depremlerin en büyük kitle imha silahı haline geldiğini söyledi. Bu durumun en büyük gerekçelerinden birinin ise yapı güvenliği olmayan, sağlıksız inşa edilen binalar olduğunu anlatan Erkan, “ İzmir’de bir RADİUS Projesi yapıldı. 6.5 şiddetinde bir depremde yıkılacak bina sayısını ve ortaya çıkacak mevcut manzarayı biliyoruz. İzmir’de olası bir depremde yıkılacak bina sayısı gerçekten çok fazla. Artık doğa olayları afet oluyor. Bunun en gerçekçi çıkar yolu kentsel dönüşüm çalışmalarına hız verilmesidir. Maalesef dönüşüm senaryomuz bile yok. İzmir’de örneği olan doğal afete karşı yapılmış tek dönüşüm çalışması Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan heyelan bölgesindeki Kadifekale kent dönüşümü. Diğer dönüşümlerin hepsinde rant var. En son Konak Tüneli’nde zeminin öneminin ne olduğunu, nasıl proje yapılması gerektiğini gördük ve gerekli uyarıları yaptık. Bizim sadece yapılanlar karşısında uyarıda bulunmamız yetmiyor.” dedi.
Türkiye’de İstanbul’dan sonra ikinci en büyük risk taşıyan ilin İzmir olduğunu anlatan Başkan Erkan, “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın kurulmasından sonra ortaya çıkan yeni genelgelerle birlikte yapı güvenliği ve deprem bilinci geri plana atıldı. Önemli olan deprem olduktan sonra kurtarma ve arama çalışmalarının hızlılığı değil, depremde binaların dayanaklılığıdır. İzmir’de ciddi düzeyde risk var. Olası bir şiddetli depremde yıkılacak bina ve can kaybı hiç de azımsanamayacak kadar çok olacak. Zeminin durumu ve niteliği ile ilgili gerekli inceleme ve araştırmalar yapılıyor fakat üst yapılarda da çok önemli ciddi sorunlar var” diye konuştu.
UZUNADA UYARISI
Jeofizik Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Prof. Dr. Günay Çifçi de İzmir’de aktif fayların bulunduğunu söyledi. Yapılan son araştırma ve incelemelerde bazı bölgelerde gaz sıkışmasının tespit edildiğini anlatan Çiftçi, “İzmir Körfezi’nin doğu ve batı yönlerinde bulunan faylarda hareketlilik var. Ayrıca Körfezi'nin giriş kısmında Foça kıyıları ve Karaburun yarımadası arasındaki kalan Uzunada (Köstence Adası) yakınlarından önemli ve kırılgan bir hattın geçtiğini anlatan Çiftçi, “İzmir’deki zemin hiç iç açıcı değil. Olası şiddetli bir depremden yapılar çok kötü bir şekilde etkilenecektir” dedi.
ÖNEMLİ OLAN BİLİNÇ
İnsanların artık kendi yaşamlarını daha güvenli hale getirmesi gerektiğini belirten Mimarlar Odası İzmir Şube Başkanı Hasan Topal, herkesin hafızasını yaşanan olayların ardından artık diri tutması gerektiğini söyledi. Merkezi ve yerel yönetimlere toplumun bilinçlenmesi ve çalışmaların yapılması konusunda büyük görevlerin düştüğünü anlatan Topal, “Depreme her an hazırlıklı olmalıyız. Artık arama kurtarma çalışmaları, deprem bölgesine yapılan intikal gibi durumlar çok fazla bir öneme sahip değil. Önemli olan deprem anında binaların sağlam kalması ve dayanıklı olmasıdır. Her kurum ve kuruluş kendi sorumluluğu alanındaki çalışmaları yapabilir ama bizim toplum olarak artık daha bilinçli olmamız gerekiyor. Zaten baktığınızda depremin ilk 5-6 saatinde yardım gidemiyor. Vatandaşlar kendi çabaları ile uğraşıyor. Önemli olan bilinç ve toplumsal sorumluluk” ifadelerini kullandı.
KENTİN YARISI KAÇAK
İzmir’de 2000’li yıllardan önce yapılan RADİUS Projesi ile birlikte bir araştırmanın ortaya çıktığını anlatan İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Ayhan Emekli, çalışmanın güncellenmesi gerektiğini söyledi. RADİUS’tan önce yapılan çalışmalarda kentin küçük ölçekte fotoğrafının çekildiğini anlatan Emekli, “İzmir’de mevcut yapıların yarısından fazlası kaçak. Bu da olası bir depremde felaket demektir. Binaların kaçak olması, hiçbir mühendislik ve bilim adına çalışma yapılmaması anlamına gelir. Bu da depremin şiddetinin yapılara yansımasına neden olur. Burada önümüze çıkan en önemli çıkış yolu kentsel dönüşümdür. O yüzden kentlerin iyi planlanarak yeniden elden geçirilmesi gerekiyor. İzmir’de birçok proje alanları ve çalışma bölgeleri var anca yapılan doğru düzgün bir şey yok. Olası bir deprem durumunda enerji tesislerinin çalışmasını kontrol edebilecek, doğalgaz ve elektrikleri dengeleyecek bir mekanizma ve sistemin kurulması gerekiyor” dedi.
KIZILAY İZMİR YARDIM TOPLUYOR
Van’da yaşanan depremin ardından Kızılay İzmir Şubesi de çalışma başlattı. Türk Kızılayı bölgeye göndermek üzere yardım toplama kararı aldı. Konak Şube Başkanı Nihat Baç, “Tüm Kipa Alışveriş Merkezleri’nde stantlar kurmaya başlıyoruz. Burada bölge için malzeme toplayacağız. Kızılay Genel Merkezi ile yaptığımız görüşme sonrasında Van başta olmak üzere birçok yerde acil kışlık giyecek, bot, battaniye, soba, çadır, yatak, mama, bez ve hijyen malzemeleri ihtiyacının olduğunu tespit ettik. Kuracağımız yardım toplama stantlarına vatandaşlarımız istediklerini getirebilirler. Buralarda nakit para yardımı yapmak isteyenler için de görevliler bulunacak” dedi. Baç, İzmir’de şu anda 50-60 bin çadırın hazır beklediğini Manisa başta olmak üzere çevre illerle birlikte bu sayının bölgede 200 bin çadıra ulaştığını söyledi. Yaklaşan Kurban Bayramı ile ilgili hazırlıklara da başladıklarını anlatan Baç, kurban kesmek isteyen hayırseverlerin desteği ile deprem bölgesine kurbanlık göndereceklerini de dile getirdi. Öte yandan Kızılay Kan Merkezi Ege Bölge Müdürlüğü de kan bağışı kampanyası başlattı.
ÇADIR, BATTANİYE SORUN DEĞİL
Öte yandan İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü ile Afet ve Acil Durum Yönetim Merkezi’nden sorumlu Vali Yardımcısı Mustafa Aydın ise artık çadır ve battaniye gibi durumların sorun olmadığını söyledi. Aydın, “Gelişmeleri sürekli takip ediyoruz. Valilik olarak bu deprem ve depreme karşı sorumluluk konusunda yaptıklarımız var. Eğitimler ve depremlerdeki bina dayanıklılıkları daha fazla önem taşıyor” dedi.