Can Özlü/ Egedesonsöz- CHP İzmir Milletvekili ve Parti Meclisi Üyesi Mehmet Ali Susam, yeni parlamento dönemi öncesinde basın mensupları ile bir araya geldi. İzmir ve ülke gündemine ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulunan Susam, CHP İzmir’in, partiyi yerel yönetimlere taşıyacak liderlik özelliklerine sahip bir il başkanına ihtiyaç duyduğunu söyledi. Olağanüstü il kongresi için başlatılan imza kampanyasının parti içi sorunları çözemeyeceğinin de altını çizen Susam, Genel Merkez’in duruma müdahale etmesini ve farklı kesimlerce üzerinde uzlaşılan bir il başkanının göreve getirilmesini istedi.
“GENEL MERKEZE GÖREV DÜŞÜYOR”
CHP İzmir İl Yönetimi’nin, belediye faaliyetlerinin üzerinde çalışmalar yürütmesi gerektiğini hatırlatan ve parti faaliyetlerinin kamuoyuna doğru yansıtılmasını arzu ettiklerini belirten Susam “Bence şu an partimizin Genel Merkezi İzmir’e el atmalı ve İzmir’de, söylediğim anlayışa uygun liderlik vasıflarına sahip bir il yönetimi oluşturulmalıdır. Bu, imza toplayarak ya da kongre yapılarak olmaz. Çünkü imza toplamak, kongre yapmak, CHP’ye zaman kaybettirmektedir. Bu zaman kayıpları, parti içi mücadeleleri çok da gergin noktalara getirmektedir. Tüm bunları bir kenara bırakılarak genel merkez duruma el koymalı. İmza için girişimde bulunan arkadaşları da dinleyerek, İzmir’de, uzlaştırıcı ve partiyi hem kongre sürecine hem de yerel seçimlere hazırlayacak bir il yönetimi oluşturulmalı. İzmir’i kucaklayabilecek bir yönetim anlayışı hakim kılınmalıdır. Bu noktada Genel Başkanımıza ve MYK’ya da görev düşmektedir” dedi.
“UZLAŞI LİSTESİ OLUŞTURULSUN”
İmza kampanyasının parti içi sorunları çözmeyeceğini tam aksine ayrışmayı körükleyeceğini belirten Susam “İmza kampanyasında 311’i yakaladığınızda geriye kalan 309 delegenin de bu çalışmalar içinde katkısını alabilecek bir yapı kurmak durumunda olmalısınız. İzmir’de, CHP’nin ciddi bir şekilde, birlikte ve beraberce bu süreci tamamlamaya ihtiyacı vardır. Oluşturulacak bir “uzlaşı listesi” ile sorun giderilebilir. İlla ‘parti içi mücadele yapmak istiyoruz’, illa ‘kongreye gitmek istiyoruz’ derlerse; ben böyle bir inatlaşmanın parti kamuoyu tarafından kabul görmeyeceğini düşünüyorum. Bu kavgaların kime yararı var? Parti içinde, bir kısmımızın iktidar olmasının her şeyi çözeceğine mi inanıyoruz? Yoksa partinin bütün güçlerini seferber edilerek bu partiyi daha ileri noktaya taşımanın doğru olacağı mı bizim iddiamız olmalı? ‘Biz olursak olur biz olmazsak olmaz’ anlayışını bu partinin kaldıracağını düşünmüyorum. Bu partinin herkese ihtiyacı var. Bu partinin her unsurundan yararlanmaya ihtiyacı var. İmzacı arkadaşlara da ihtiyacı var bu partinin. Mevcut iktidardaki insanlara da ihtiyacı var, diğer unsurlara da ihtiyacı var. İzmir’de CHP politikalarını kamuoyuna doğru anlatabilecek bir il yönetimine ihtiyaç vardır. Belediye çalışmalarının üzerine çıkmış, belediye çalışmalarından daha önde, CHP siyasetini İzmir’de hissettirebilecek bir il yönetimine ihtiyaç vardır” diye konuştu.
“KAVGALI EVE KIZ VERMEZLER”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun İzmir’e büyük önem verdiğini de söyleyen Susam, Bayır ve İl yönetiminin aşamadığı noktaların da olduğunu belirterek, “Seçim performansı ve partinin kendi iç sorunlarını kamuoyunda tartışma konusunda gösterdiği performansa baktığınızda il yönetiminin eksikliklerini görüyorsunuz. Belediye başkanlarının kendi aralarında tartışmaları, örgütte disiplin mekanizmasının çok fazla çalıştırılması ve benzeri şeylere baktığınızda parti lideri sorunları kendi içinde çözmek yerine kamuoyunda çözmeye daha çok yayılıyor. Bir laf vardır, “kavgalı eve kız vermezler” diye. CHP’nin kavgalı olma hakkı yoktur. Kavgaları bitirecek. İzmir’de parti içi mücadeleyi demokratik zeminde yönetebilecek ve parti içinde bırakacak bir yönetime ihtiyaç vardır” şeklinde konuştu.
“DAVA AÇTIM, SUSUYORUM”
Genel seçimler öncesi İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ile yaşadığı tartışma ve devam eden yargı süreci ile ilgili de değerlendirmede bulunan Susam “Söylenen sözlerden sonra dava açmak benim en doğal ve insani hakkımdır. Çocuklarıma, aileme, şahsım olan saygımın bir ölçeğidir. Ben o olayda söylenen hiçbir sözü hak etmedim. Hiçbir söz de üzerimde yoktur. Bunu kimsenin de söyleme hakkı yoktur. Onun için dava açmak benim en doğal hakkımdır. Ama bunu siyaseten bir tartışma, siyasete bir engel konusu yapmamaya da özen gösteren sorumlu bir siyasetçi olmaya devam ediyorum” ifadelerini kullandı.
“DAYATMACI OLMAK DOĞRU DEĞİL”
Gündeme ilişkin konularla ilgili de açıklamalar yapan Susam “Konak Tüneli’nin temeli bir hafta önce atıldı. O bölgeden dört defa geçtim. Bir çalışma görmedim. Zemin etüdü yapılmadan, bir tünelin ihaleye çıkıp, projelendirilip, temelinin atılması ne kadar doğru. İzmir’de yapılan tüm projeler sadece bir siyasi partinin değil İzmir’in projesi. Bu projelerin yapılmasından memnuniyet duyacağımızı söyledik. Sayın Bakanların, İzmir’e yatırım yapma konusundaki verdikleri vaatleri olumlu buluyorum. Bu projeleri hayata geçirirken meslek odalarıyla oturup konuşulmalı. Dayatmacı bir yaklaşım içinde olunmaması gerektiğini düşünüyorum. Madem iki tane yatırımcı bakan İzmir’in milletvekili olmuştur. Hem turizm alanında kenti sıçratmak, hem de ulaştırma alanında hizmetleri getirmek, iki bakanın ve biz İzmir milletvekillerinin görevidir” dedi.