Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanı Atilla Sertel, basındaki tekelleşmeye karşı yerel gazetelere destek verilmesi gerektiğini belirterek, ''Haber alma hakkımızın devam etmesi için mutlaka her birimizin evine günde bir yerel gazete girmelidir'' dedi.’
İZMİR - İzmir İnsan Hakları Kurulu'nca 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü dolayısıyla Valilik Toplantı Salonu'nda konferans düzenlendi. Konferansta ''temel insan haklarını'' basın açısından değerlendiren TGF Başkanı Atilla Sertel, BM Genel Kurulu'nun 3 Mayıs 1993'te basının özgürlüğünü ilan ettiğini söyledi.
Türkiye'de tam anlamıyla bağımsız ve hür basından söz etmenin mümkün olmadığını savunan Sertel, ''Maalesef Türkiye'de basın tekelleşmiştir. Gazete sayısı artmış, ancak gazeteler tek elde toplanmıştır'' diye konuştu.
Bir ajans tarafından üretilen haberin sadece başlığının değiştirilip pek çok gazetede aynı şekilde yer aldığını belirten Sertel, ayrıca başta belediyeler olmak üzere çoğu kamu veya özel sektör kuruluşunun oluşturdukları basın ve halkla ilişkiler birimleriyle sürekli haber üretip gazetelere servis yaptığını ve bu haberlerin hiç sorgulanmadan yayımlandığını savundu.
Atilla Sertel, şöyle devam etti:
''Bir taraftan basının yeri geldiğinde özel yaşam alanına girerek insan hakkı ihlali yaptığı diğer taraftan pek çok insanın telefon görüşmelerinin rahatlıkla dinlenebildiği bir ülkede yaşıyoruz. Bugün herkesin telefonu dinleniyor. Hatta Sayın Başbakanın bile telefonu dinleniyor. Bir ülkede Başbakan dinleniyorsa, bu vahim bir durumdur. Ama bir Başbakan 'Ne var bunda, ben de dinleniyorum' diyorsa bu daha da vahimdir.''
Basın kuruluşlarının tekzip hakkına da tam anlamıyla saygı göstermediğini savunan Sertel, gazetelerin manşetten suçlu ilan ettikleri bir kişi aklandığında ya da tekzip gönderdiğinde, bunun küçük bir anonsla geçiştirildiğini ileri sürdü.
Basındaki tekelleşmeye karşı yerel gazetelere destek verilmesini isteyen Sertel, ''Haber alma hakkımızın devam etmesi için mutlaka her birimizin evine günde bir yerel gazete girmelidir'' dedi.
DİĞER KONUŞMACILAR
İzmir İnsan Hakları Kurulu'ndan sorumlu Vali Yardımcısı Özlem Bozkurt Gevrek ise insan haklarının korunması ve geliştirilmesinin artık ülkelerin iç sorunu olmaktan çıktığını söyledi.
Gevrek, ''Bu artık tüm insanlığın ortak sorunu olmuştur. Öncelikle devletlere ait olmakla birlikte bu görev, medyadan sivil toplum örgütlerine kadar tüm kuruluş ve bireylerin iş birliğini gerektirmektedir'' diye konuştu.
İzmir Barosu Temsilcisi Avukat Erdoğan Özer, ''Baro olarak bize yasanın verdiği görevler var. Zorunlu müdafi için 1500 avukata görev veriyoruz. Baronun hak aranmasında yardımcı olmak gibi bir misyonu da var'' dedi.
Özer, baronun İnsan Hakları Merkezi bulunduğunu ve mağdurların bu merkeze başvurabileceklerini kaydetti.
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği temsilcisi Gönül Kaya da Türkiye'de yaşanan en büyük sorunun eğitimde fırsat eşitsizliği olduğunu belirtti.
Kadın Hakları Koruma Derneği temsilcisi Nilgün Şentuna ise erken evliliklerin birçok insan hakkını ortadan kaldırdığını vurgulayarak, ''Ülkemizde kız çocukları çeyiz sandığındaki oyuncaklarıyla koca evine gidiyor. Erken evlilik, çocuğun istismar edilmesidir, bu bir suçtur'' diye konuştu.