FATİH YAPAR/EGEDESONSÖZ - Savcılık tarafından mahkemeye gönderilen ve mahkemece kabul edilen iddianamenin ardından konuşan Avukat Bakan, “ Toplam 130 sanığın suç örgütü kurmak ve üye olmaktan iddianamesi hazırlandı. Suç örgütünün koşullarından biri olan cebir ve şiddet unsurunun bu iddianamede konser organizasyonu yapan iki organizatörün arasındaki telefon konuşmasına dayandırılması öncelikle suçlamaların örgüt kapsamında olmaması gerektiğinin en büyük delilidir. Zira 3 bine yakın belediyenin olduğu Türkiye Cumhuriyeti’nde bakanlıkların dahil tüm kamu kurumlarının yaptığı ihale ve diğer işlerde ihaleye giren tarafların arasındaki yaşanan olaylardan ötürü hangi kamu görevlisi suç örgütü kapsamında yargılanmıştır? Yasalar Türkiye’nin başka kentlerinde ve başka kamu kurumlarında farklı İzmir’de farklı mı uygulanıyor? Türkiye’nin diğer kentlerinde görev yapan savcılar aynı anlayışta olsa bugün başta Başbakan ve bakanlar dahil olmak üzere tüm belediye başkanları ve belediye bürokratları, kamu görevlileri dava dosyalarında sanık sıfatıyla yargılanmaları gerekir. Böyle zorlama cebir ve şiddet değerlendirmeleriyle kamu görevlilerinin suç örgütü kapsamına sokulması, özel yetkili savcılar ve özel yetkili mahkemeler eliyle, özel soruşturma usullerinin kullanılması toplumun adalet duygusunu incitmektedir. Kamu görevlilerinin yargılanmalarına ilişkin yasal düzenlemelerin devre dışı bırakılması ve bunun İzmir’e özel olması devletin işleyişi ve kamu hizmetlerinin devamlılığı açısından risk oluşturmaktadır” dedi.
1 LİRA KİŞİSEL ÇIKAR YOK
Başkan Kocaoğlu hakkında iddianamede istenen 397 yıl hapis talebi ile ilgili de konuşan Avukat Bakan, “Meseleyi belediye bürokratlarına sirayet ettirmek hatta bu işi belediye kanunu uyarınca sadece belediyenin stratejisini belirleme noktasında görevi olan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’na kadar ulaştırmak yapılan işin hukuki mesnetten yoksun olduğunu göstermektedir. Kocaoğlu, kamu vicdanında tertemizdir. İnanıyoruz ki Cumhuriyet’in savcıları ve yargıçları yapılacak yargılama sonucunda bunun isnat edilen suçlar bakımından da böyle olduğunun kararını vereceklerdir. Büyükşehir Belediyesi’nin en tepesinde bulunan isim olan Kocaoğlu gibi birinin belediye ve bağlı bulunan şirketler dahil 3,5 milyar TL’lik bütçeyi yönettiği göz önünde bulundururluğunda 130 kişilik sanıkların içinde ne başkana ne de bürokratlara bir lira kişisel çıkar, menfaat sağlandığı iddiası bulunmamaktadır. Buradan çıkan sonuç yapılan iş ve işlemlerde tamamıyla kamunun menfaatlerinin gözetildiğidir” diye konuştu.
DERHAL GÖREVSİZLİK KARARI VERİLMELİ
Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Birol Çengil tarafından hazırlanarak 8. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilen iddianamenin içeriğinden de bahseden Bakan, “Bu iddianame en bilinen tabiri ile ‘dağ fare doğurdu’ sözünü doğrular niteliktedir. İddianame polis fezlekesine, bilirkişi raporlarının eklenmesiyle oluşmuş bir iddianamedir. Belediye mevzuatını ve bağlı mevzuatları bilmeyen, adli yargı adalet komisyonunda bilirkişi olarak kaydı olmayan, kamu görevlisi bilirkişilerin eksik, yetersiz ve yanlış değerlendirmeleriyle hazırlanan raporlara dayanarak oluşturulan ve telefon dinlemeleri dışında somut delille desteklenmeyen iddianamenin mahkemece kabulü doğru olmamıştır. Özel yetkili mahkemenin derhal görevsizlik kararı vererek dosyayı görevli olan genel yetkili ağır ceza mahkemelerine göndermesi gerekir. Özel yetkili savcılar ve özel yetkili mahkemeler eliyle Büyükşehir Belediyesi’nin mali, idari denetimi yasal yolların dışına çıkılarak yapılmaya çalışılmaktadır. Birkaç münferit olaydan yola çıkarak Türkiye’deki diğer belediyelerin aksine İçişleri Bakanlığı mülkiye müfettişleri ve Sayıştay denetçilerinin yapması gereken rutin denetimler İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde belediyenin topyekûn özel savcılar ve mahkemeler eliyle denetimine dönüşmüş ve adeta operasyona malzeme olabilecek ‘bir hata ve eksik bulabilir miyiz?’ noktasına gelmiştir. Bu durum aslında dava konusu olabilecek elle tutulur bir iddianın bulunmamasından kaynaklanmaktadır. Sayıştay sorgularının özel yetkili savcılar marifetiyle suç unsunu gibi belediye bürokratlarına soru olarak yöneltilmesi de dikkat çekicidir. Türkiye’de bunun örneği olan bir başka belediye bulunmamaktadır. İzmir halkı Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun ve belediye bürokratlarının arkasındadır” ifadelerini kullandı.