MHP’li Oktay Vural: Maskeli devlet dönemi

ANKARA - MHP’li Vural Meclis’te düzenlediği basın toplantısında MİT Kanununda değişiklik öngören teklifin yasalaşmasını değerlendirdi. Sabah 6’ya kadar devletin görevlilerinin yetkilerini hukuktan milletten alması için bir hukuk demokrasi mücadelesi verdiklerini söyleyen Vural, ama ‘milletin hukuku değil kişilerin hukuku geçerli olacak’ diye parmakların kaldırıldığını söyledi. Bunu “hazin bir tablo” olarak nitelendiren Vural şunları söyledi:

 

“Millet seçimlerde benim yetkimle hukuk yap, hakkını, sorumluluğun bil ve devleti yönet’ diyordu. Ama milletin hukukunu üstün kılması gerekenler, ‘hayır, ben kişilerin hukukunu üstün kılacağım’ dedi. Milletin hukuku benim için geçerli değil’ dedi. Parlamentoda yapılan hukuk önemli değil dedi. Kamu görevlilerine birileri bir görev veriyorsa o görev milletin görevinden daha mukaddestir, daha önemlidir. İşte bu milletin iradesiyle gelenlerin milletin iradesini nasıl yok saydıklarını, kişilerin efendiliğine dönüştüğünü gösteriyor. BU aslında bindiği dalı kesen bir AKP’nin tablosuydu. Bir bakıma kendini yeme operasyonu.”

 

Milletin iradesini yok sayan maskeli siyaseti hiç sevmediğini, munafık siyasetten hiç hoşlanmadığını anlatan Vural, “Geçirilen kanunla maskeli siyasetle birlikte maskeli devlet dönemi başladı, devlet maske taktı. Gizli görevler, görevini hukuktan kanundan almayan kamu görevlilerinin hukuk dışı eylemlerini meşrulaştırma, bu aynen bir maskeli devlet. Türkiye Cumhuriyeti devletinde Esad, Baas rejimi olmayacaktı, parti rejimi olmayacaktı, ama artık parti devleti olma yolunda kamu gücünü kullananların kollandığı, koruma altına alındığı bir kanun teklifi çoğunluk iradesiyle yasalaştı. Hukuk dışı eylem ve oluşumlarda her taşın altında devlet ve Başbakanın ‘belirli bir görev’ verdiği kişiler aranacaktır” dedi.

 

MHP genel merkezi önünde dinleme ve izleme araçlarının özel görev ve belirli görevlerle kimler tarafından gönderilmiş olabileceğini çok iyi idrak ettiklerini söyleyen Vural, “Devlet, devleti yönetenlerin devleti haline dönüşüyor Büyük bir tehlike ile karşı karşıyayız” dedi.

 

Yasalaşan teklif ile “bürokratik oligarşiye dokunulmazlık” getirildiğini savunan Vural, bunu “dışı yeşil içi kırmızı, karpuz siyaseti” olarak nitelendi. Milletin hukuku yerine kişilerin hukukunu meşrulaştırma çabasının kendisini yaraladığını söyleyen Vural Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e seslendi. Gül’ün devletin ve milletin birliğini temsil ettiğini belirten Vural şunları söyledi:

 

“Siz AKP’nin değil Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanısınız. Siz yasama, yürütme ve yarı erklerinin sağlıklı yürümesini temin etmekle görevlisiniz. Elinizi vicdanınıza koyun, parmağınıza değil. Eski siyaset geçmişinize değil. Bugün yargıya müdahale eden bu girişimi hemen ve hemen veto ediniz. Bu milletin vicdanına sığmıyor. Eğer bu konuda vicdanlar sızlıyorsa sayın cumhurbaşkanın da vicdanını sızlaması gerekiyor. Şike yasasında zedelendiğini düşündüğün o kamu vicdanını şimdi göstermeye davet ediyorum Gün o gün, bakalım ne olacak. Cumhurbaşkanı da hukuk devletine yemin etti. Bu yemine sadık olmaya, anayasada kendisine verilen görevi yerine getirmeye davete diyorum.”

 

Vural, “veto konusunda umutlu musunuz” sorusuna ise Cumhurbaşkanının anayasada verilen görevleri çerçevesinde veto etmesini istemek fazla bir şey değil herhalde. Bir lütuf, tercih de değil. Ya hukuktan ya guguktan yana, ya çeteden ya devletten yana olacaksın. Biz vatandaşız, kimsenin kulu değiliz, kral hazretlerinin kulu değiliz” dedi.

 

Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in Meclis Genel Kurulu’ndaki görüşmelerde Öcalan’da doğrudan görüşmeyi itiraf ettiğini söyleyen Vural, “PKK ile KCK ile hiç görüşmedik, diyenlere 2008 yılında Adalet Bakanının ‘KCK yetkileri ile nasıl bir araya geldiğini, Öcalan ile hücre cezaları ile ilgili adımlar attığını’ sordum. Ben değilim, dedi. Kim peki? Ya çıkın, yüreklice açıklayın” dedi.

 

AKP ile BDP’nin ruh değil siyam ikizi olduğunun ortaya çıktığını savunan Vural, iki partinin karşılıklı paslaştıklarını iddia ederek, “O kadar güzel belli oluyordu ki, çak yapıyorlardı” dedi.

 

AKP İstanbul Milletvekili Hakan Şükür’ün Meclis Başkanlığından izin almadan yorumculuk yapmasıyla ilgili soru üzerine Vural, “Başbakandan izin almış ya. Ne takarım Meclis Başkanını diyor, belki gizli görevlidir. Olabilir gizli görevli olarak tayin edilmiş olabilir” dedi. Vural şöyle devam etti:

 

“Millete karşı sorumluğumuzu yerine getirmemiz lazım. Madem görevini yapmayacaksın ayrıl, diğerini yap. Biz sabahlara kadar çalışıyoruz. Git bırak, yorumunla uğraş. Biz kürsüde yorumlarımızı yapıyoruz o maçlarla ilgili yapıyor. Bence Hakan Şükür Türk sporuna katkı sağlamış bir kardeşimizdir. Ama milletin vekili olmayı sevmiyor anlaşılan o ki. Başbakanın memuru zannediyor kendini. Hazır da TFF seçimleri varken ayrılsın Başkanvekili olsun, Başbakan desteklesin ki, öyle yapıyorlar.”

 

Vural, NATO Genel Sekreteri Rasmussen ile yaptıkları görüşmede Suriye’ye müdahaleyle ilgili ne söylediğinin sorulması üzerine, “NATO’nun böyle bir niyeti olmadığın ifade ettiler. ‘Suriye’nin kendi halkının karar vermemesi gerekir’ diye söyledi. Ayrıca 21 Mayıs’ta Akdeniz Ortaklığı, Arap Baharı yaşayan ülkelerle ilgili durumun değerlendirileceğini söyledi” dedi.

 

Vural, Meclis Genel Kurulu’nda terör örgütüne sızmak ve imha etmek amacıyla görevlendirmelerin açıklanması için kapalı oturum istediklerini ama “suç yok vazife var” diyenlerin ‘hık bile demediklerini söyledi. Vural, “Ne ‘hık’ dediler, ne ‘gık’ dediler. Fol yok, yumurta yok. Bir oyun oynuyorlar. Milletin ne kadar kandırırız diye. Vallahi bir komedi” dedi.

 

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın Başbakan’ın ameliyatıyla ilgili “yok öyle bir şey” demesinden 10 dakika sonra ameliyatın ortaya çıktığını hatırlatan Vural, “Türkiye böyle yönetiyor, Tayyiban devleti” dedi.