Metabolizmanız neden yavaş?

Kilo vermek, dünyanın en zor, almak ise en  kolay işiymiş gibi hissetmeye   başladıysanız, bu derdinizin sorumlusu yavaş çalışan metabolizmanız  olabilir.’

 

Metabolizmanızın yavaş çalıştığını düşünüyorsanız, düzensiz ve sık diyet yapmanın ve hareketsiz biryaşam sürmenin bu yavaşlığa yol açan unsurların başında yer aldığını

unutmamanız gerekiyor. Metabolizma hızını yavaşlatan nedenlerden bir tanesi de tiroit fonksiyonlarındaki yavaşlama... Acıbadem Kozyatağı Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Dr. Özlem Sezgin Meriçliler, metabolizma hızıyla ilgili  önerilerde bulunarak konunun önemine dikkat çekiyor.

 

 

Diyet yapanlar, düşük kalorili besinler tükettikleri için metabolizmaları yavaşlıyor. Aradaki kaçamaklar ise yavaşlayan metabolizmanın kalori hanesine işlenerek kilo alımına yol açıyor. Diyeti bırakmak, kilo vermeyi engelliyor ve istenmeyen şekilde kilo alımına neden oluyor. Bu nedenle sürekli yeni diyete başlayıp bitirememek, metabolizma hızının yavaşlamasının en önemli nedenleri arasında bulunuyor.

 

 

Günlük hareket miktarının az olması da metabolizma hızının  yavaşlığına işaret ediyor. Yapılan araştırmalar, çalışırken sürekli kalem çeviren ve ayaklarını sallayan kişilerin, bu hareketler sayesinde metabolizma hızlarını artırdığını gösteriyor. Haftada üç gün yarım saatlik yürüyüşün metabolizma hızını artırıcı etkisi olduğunu söyleyen Dr. Özlem Sezgin Meriçliler, sporun sadece

metabolizma hızını artırmadığını, aynı zamanda kalpdamar sağlığını da olumlu etkilediğini belirtiyor.

 

 

Metabolizma hızı, iç organların çalışmasıyla oluşuyor. Dr.  Meriçliler, halk arasında ’“metabolizmam hiç çalışmıyor’” diyenler bulunduğunu ve metabolizmanın hiç çalışmaması diye bir şeyin olmadığını belirterek şunları söylüyor: ’“Bunu iddia edenler her pazartesi diyete başlayan ve bir iki gün sonra dayanamayarak bozup

bunu bir kısırdöngü olarak yaşayan kişilerdir. Diyete pazartesi başlayıp, sonraki günlerde bozmak metabolizma hızını olumsuz

etkilemekten başka işe yaramaz.’”

 

 

Diyabet hastalığı da ani kilo alıp verme konusunda sık söz edilen

hastalıklardan. Hastada ensülin direnci sorunu bulunmuyor ve tedavi

ilaçla yapılıyorsa metabolizma normal çalışıyor. Ensülin direnci

olması durumunda ise metabolizma yavaşlıyor ve fazla yağ dokusunu

beslediği için kilo almak kolay, vermek zor hale geliyor.

 

 

Kişinin tiroit bezinin az çalışması ve tedavi edilmemesi, kilo

vermeyi zorlaştırıp kilo almayı çok kolay hale getiriyor. Bu durumun

en önemli belirtileri arasında vücutta ödem oluşması bulunuyor. Kandaki tiroit, hormon düzeyini dengeleyen ilaçlarla normal seviyede tutulduğunda kilo alıp verme konusunda olumsuz bir etki görülmüyor. Ayrıca dışarıdan tiroit hormonu alınmasının da tiroit bezi çalışmayan ya da operasyonla alınan kişilerin metabolizma ve kiloları üzerinde negatif bir yönü olmadığı belirtiliyor.

 

 

Vücuda yapılan kalori girişi, beyne 6 saat sonra bildiriliyor ve beyinde metabolizmayı düzenleyen merkez, metabolizma hızını buna göre ayarlıyor. ’“Leptin’” adı verilen hormon, mideden kana karışan

kaloriyi ölçerek beyne bunun haberini ulaştırıyor. Aç kalarak

beslenilmesi ve kahvaltının atlanması halinde, metabolizma yavaşlıyor ve vücutta yağ depolanmaya başlanıyor. Bu nedenle sabah öğününde vücuda kalori girmesinin yanında, gün içinde de öğün atlanmaması gerekiyor.

 

 

Dr. Özlem Sezgin Meriçliler, ’“Ergenlik çağındaki kızlar, zayıflama endişesiyle bütün günü bir iki paket diyet bisküvi, elma, salata ve birkaç marul yaprağıyla geçiştiriyor’” diyor. Dr. Meriçliler’’e göre diyet yaparken dikkat edilmesi gereken en önemli şey, zayıflamanın

aç kalmadan gerçekleştirilmesi ve vücuda kalori girdisi sağlanması.(Habertürk)