Diren ÇELİK / EGEDESONSÖZ – Kamuoyunda taşıdığı asbest miktarı ve diğer tehlikeli atıkları ile tartışmalara neden olan Fransız kablo döşeme gemisi Raymond Croze, Aliağa'daki Anadolu Gemi Söküm Tesisleri'nde sökülmek üzere İzmir'e getirildi.
Geminin İzmir'de sökülecek olmasına ise sivil toplumdan tepki geldi. İçinde TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu, İzmir Tabip Odası, İzmir Barosu, DİSK ve KESK tarafından yürütülen ve kentin tüm paydaşlarının yer aldığı İzmir Gemi Söküm Koordinasyonu Mimarlık Merkezi'nde basın açıklaması gerçekleştirerek karardan vazgeçilmesi çağrısında bulundu.
Açıklamayı okuyan Aykut Akdemir, Aliağa'da söküm için gelen gemilerin isimleri değişse de gemilerin ülkeye giriş ve söküm süreçlerindeki usulsüzlükler, izin ve raporlardaki eksiklikler, uygunsuz çalışma şartları, yetersiz denetim ve alınmayan çevresel önlemler ile birlikte sorun büyümeye devam ettiğini ifade etti. Akdemir, 'Uluslararası ve ulusal mevzuat, teknik yeterlilikler, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı başta olmak üzere ilgili diğer kurumlar tarafından yurtdışından gelen gemilerin notifikasyon süreci, gemi sökümü, atık yönetimi sürecine ilişkin izin ve lisansları verilen, denetime tabii olan tesislerde yapılan uygulamaların kağıt üzerinde kaldığı örnekleri Otopan, Ethan, Kuito, Sao Paolo Gemileri ile yaşamıştık. Kuito ve Ethane gemilerinde hukuki süreç devam ederken gemi söküm işlemleri tamamlanmıştı. Sao Paulo Gemisi ile ilgili yürüttüğümüz mücadelede ise İzmir İçin başarılı olmuş, gemiyi ülkemize sokmamıştık. Ancak Aliağa Gemi Söküm Bölgesi'nde mevcut koşullarda gemi sökümü devam ediyor. Aliağa Gemi Söküm Tesisleri'nde parçalanan Hollanda menşeili iki geminin tehlikeli atık envanteri raporu bildirilmeden gönderildiği ve Rotterdam Mahkemesi tarafından geminin sahibi şirkete ve iki şirket yöneticisine ceza verildiği haberi basında yer aldı' dedi
AÇIKLAMA YAPILMAMASI SORUN YARATIYOR
Söküm için Aliağa'ya doğru yola çıktığı belirtilen Fransız kablo döşeme gemisi Raymond Croze ile ilgiili 5 bin metrekareden fazla asbest içerdiğini ve boya numunesinin alınmamasının da soru işretlerini büyüttüğünü ifade eden Akdemir, 'Türkiye'nin tek gemi söküm tesisinin bulunduğu yer olan Aliağa, hem de ağır sanayinin bulunduğu bölge olması nedeniyle çok hassas bir bölgedir ve kapasitesini doldurmuş durumdadır. Bu nedenle özel işletim koşullarının gerekli olduğu bir yerdir. Bu nedenle de şeffaf, çalışan sağlığı, çevre ve halk sağlığı ile doğayı koruyan bir perspektifle süreç yürütülmelidir. Geminin, Asbestin Fransa'da gemi inşa endüstrisinde hala yaygın olarak kullanıldığı 80'li yılların başında Fransa'da inşa edildiğini, o dönemde Fransa'da inşa edilen gemilerin hepsinin asbest içeren boyayla (Bitulatex) kaplandığını biliyoruz. Dolayısı ile geminin bütünü ile tehlikeli atık olması ile birlikte, geminin her yerinde asbest kullanıldığı gemiye ait Tehlikeli Madde Envanter Raporunda (IHM) da doğrulanıyor. Gemide 5 bin metrekareden fazla alanda asbestli boya olma ihtimali olmasına karşın, İHM de boya numunesi alınmamış olması soru işaretlerini büyütüyor. Biz bu süreci, bu gemiyi, bu iddiaları ilk kez yaşamıyoruz. Daha önce de Otopan, Kuıto, Ethan, Sao Paulo ve nicelerinde olduğu gibi yine bir atık gemi ve ülkemizin atık çöplüğü olduğu gerçeği ile mücadele ediyoruz' dedi.
MÜCADELEMİZİ BÜYÜTECEĞİZ
Sürecin şeffaf bir şekilde ilerlemesi için yetkililere çağrıda bulunan Akdemir, ' Gemi ile ilgili Tehlikeli Madde Envanter Raporu bulunmakta mıdır? Geminin notifikasyon onayı var mıdır? Gemi Aliağa'ya gelmeden önce gas free belgesi sunulmuş mudur? Gemiye ilişkin söküm izni verilmiş midir? Radyasyon ölçümü yapılmış mıdır? Sonuçları nelerdir? Geri dönüşüm ve atık bertaraf süreçlerine ilişkin planlar sunulmuş mudur? Gemide boyaların potansiyel olarak asbest içerdiği hakkında söküm tesisi bilgilendirilmiş midir? Bakanlık ve ilgili kurumlar tarafından atık içeriği ve miktarı ile ilgili değerlendirme ve denetim yapılmış mıdır Söküm işlemleri safhasında alınacak çevresel önlemler nelerdir? İşçi sağlığı ve güvenliğine ilişkin önlemler nelerdir? Sorularımızın cevapları verilmeden, kamuoyu ile paylaşılmadan yapılacak her türlü çalışmaya dair mücadelemizi büyüteceğimizi bir kez daha tekrarlıyoruz' şeklinde konuştu.
Gemi söküm şirketinin sürecin mevzuatlara uygun yürütüleceği ve iddia edildiği gibi yüksek oranda asbest barındırmadığına yönelik basın mensuplarının sorusuna yanıt veren TMMOB İzmir İKK Sekreteri Akdemir, 'Bugün gemi Aliağa'ya demirledi. Hiçbir süreç tamamlanmadan sökülen gemiler oldu, o yüzden sürecin şeffaf bir şekilde yürütülmesi gerektiğini ifade ediyoruz' dedi.
UZMANLAR SÜRECE DAHİL EDİLMELİ
Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şube Teknik Sorumlusu Selma Akdoğan ise aynı soruya, 'Bu bir gemiye bağlı değil, bir sektör sorunudur. Gemi söküm sanayisi, Aliağa'da yıllardır kamusal denetimin dışında faaliyet göstermektedir. Yıllardır her şeye mevzuata uygun gerçekleştirildiği ifade edilse de denetimin yapılmadığı, mahkeme kararları beklenmeden parçalanan gemilerle karşılaştık. Gemi sektöründe işçi ve çevre sağlığı ile ilgili birçok tehlike var. Atık yağlar, petrol gibi listesi çok uzun. Bu maddelerin nasıl bertaraf edileceğini sunulması gerek. Denetimimin ilgili kurumlar tarafından yürütülmesi gerekir. Uzmanlar bu sürece dahil edilmelidir'' şeklinde cevap verdi.
ALİAĞA ÇÖPLÜK DEĞİLDİR
İzmir Tabip Odası Başkanı Süleyman Kaynak söz alarak, 'Bazı ülkeler; biyolojik, kimyasal ve radyoaktif atıkları kendi ülkelerinde geri dönüşüme veya yok etme endüstrisine vermeden, Bangladeş, Çin, Hindistan, Pakistan gibi Türkiye'ye de bir atık transferi yapılmaktadır. Türkiye, dünyanın önemli çöp ithalatçısı haline getirilmiştir. Türkiye, İzmir, Aliağa atık çöplüğü, gemi çöplüğü değildir. Herkesin bu bilinçle buna karşı çıkması gerekir' diye konuştu.
SÖKÜLEN GEMİLER BÜTÜNÜYLE TEHLİKELİ ATIK
Gemi Sökümü Önleme Girişimi Sözcüsü Kimya Mühendisi Ertuğrul Barka ise Efemçukuru'ndan örnek vererek, 'Altın madenciliğinde düştüğümüz hataya burada düşmeyelim. Altın madenciliği ile ilgili mücadeleye TMMOB, Tabipler Birliği ve Baro birlikte el ele verip başlamışlardı ve siyanürün nasıl bir tehlike olduğuna vurgu yapılarak başladı mücadele. İş döndü dolaştı siyanürle altın aramak gibi bilim dışı bir söyleme evrildi. Efemçukurunda bir nişan yüzüğünü elde edebilmek için 10 tonluk bir kamyon dolusu siyanür sıyırma yöntemiyle elde edildi. Alıp götürdüklerini dışında kalan 10 tondan 10 gram eksik ağır metaller ve aktive olmuş ağır metallerlerle doldu Efemçukuru. Yeni yeni tepeler oluşuyor ve bunlar yağmur, rüzgarla İzmir'in güney aksındaki 545 kilometrekare yapıyor, içindeki Tahtalı baraj havzasını ağır metallere boğuyor. Gemi sökümde de gemilerin projelerine bakılarak asbest olabileceği proje bazında anlaşılır. 70 ton civarında olduğunu söylendi o gemide bir ton olduğu söylendiği asla doğru değildi. Oysa sökülen gemiler bütünüyle tehlikeli atıktır'