İZMİR - Aslında bu röportajı Ertuğrul Günay'ın İzmir adaylığının açıklandığı ilk günlerde yapmak istiyordum ama kısmet bugüneymiş. Kim ne derse desin benim için Türk siyasetinin en renkli ve sıra dışı figürlerinden biridir Günay. Ezber bozan söylemi ve hitabet sanatının inceliklerine olan hakimiyetiyle de gazeteciler için iyi bir haber kaynağıdır. Bu röportaj sayesinde Günay'ın eşi Gülten Hanım'ı tanıma fırsatını buldum. Kendisi, "Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır" klişesinin sözlükteki karşılığı adeta. 1977 yılında avukat sıfatıyla dava açıp kocasının yaşını büyüten ve onu milletvekili seçtiren bir kadın Gülten Günay. Kocası, 12 Eylül'de darbeciler tarafından tutuklandığında, iki çocuğuna hem annelik hem de babalık yapmış. Siyasetten mümkün olabildiğince uzak kalmaya çalışarak gerçekleştirdiğimiz sohbette gördüm ki, Ertuğrul Bey'in fırtınalarla dolu siyaset yolculuğunda en büyük destekçisi o olmuş. Lisedeki tanışmalarından üniversite son sınıftaki evlilik teklifine, 12 Eylül'ün karanlık günlerinden AK Parti'ye geçiş sürecine kadar yaşadıklarını tüm içtenliğiyle, bizimle paylaştı. Yeni İzmirli Günay çiftinin bilinmeyenlerini merak ediyorsanız bu röportaj tam size göre...
* İsterseniz tanışma hikayenizle başlayalım. Nerede ve nasıl yollarınız kesişti Ertuğrul Bey'le?
- Bizim tanışıklığımız lise yıllarına dayanır. Ertuğrul 1'inci sınıfın ortalarında İzmir'den bizim okula geldi. Öyle tanıştık. Lisede sadece arkadaştık. Aramızda tatlı bir rekabet vardı. İkimiz de sınıfın çalışkanları arasındaydık. Ben kızların, o erkeklerin münazara takımının kaptanıydı. Hatta bir yarışmada kız takımı olarak onların takımını yenmiştik.
* Arkadaşlık ne zaman aşka dönüştü?
- Üniversite yıllarında. Liseden sonra ikimiz de İstanbul Hukuk Fakültesi'ne kaydolduk. (Ertuğrul Günay: Ben onu takip ettim.) Son sınıfta nişanlandık. Rahmetli Tarık Zafer Tunaya hocamız, "Sizi tehlikeli ilişkiler içinde görüyorum" diyerek takılırdı bize.
* Evlilik teklifini de okulda aldınız anlaşılan?
- Evet. Bana o gün Ahmet Arif'in, "Hasretinden Prangalar Eskittim" kitabını hediye etmişti. Hala saklarım o kitabı. Şimdi yaprakları sararmış bir halde.
* Ertuğrul Bey'in hangi özeliklerinden etkilendiniz?
- Gözleri ve hitabeti beni etkiledi ilk planda. Kürsüde yaptığı konuşmalardan etkilenmemek mümkün değildi. Ama tabii ki sevgimiz de çok güçlüydü. Biz birbirimizi severek evlendik.
* Sonrasında İstanbul'da kalmayıp Ordu'ya mı döndünüz?
- Evet. Ortak bir avukatlık bürosu açtık. Ertuğrul'un siyasete ilgisi vardı. Aslında benim de vardı ama Ertuğrul'un siyasette daha başarılı olacağı düşüncesiyle ona destek olmayı tercih ettim. Zaten 23 yaşında CHP Ordu İl Başkanı oldu.
PASO SORDULAR
* Ertuğrul Bey'in milletvekili olma hikayesi de ilginç. Sanıyorum yaşını büyüterek başvuruda bulundunuz değil mi?
- Evet. Milletvekili seçildiğinde henüz 28 yaşındaydı. O dönemde vekil olabilmek için 30 yaşında olmak gerekiyordu. Avukatı olarak dava açtım ve yaşını büyüterek başvurusu yapmasını sağladım.
* Gerçekten ilginç bir hikaye. Ertuğrul Bey şu anda da çok genç görünüyor. O dönemde insanların kafasındaki milletvekili algısına pek uymuyordu sanıyorum?
- Çok enteresan olaylar yaşadık. Bizi çocuk olarak görenler çoktu. İlk seçildiği yıl Marmaris'e kampa gitmiştik. Oradaki görevliler bizi milletvekili çocuğu sanmış. Bir süre sonra 'Babanız ne zaman gelecek' diye sormalarını hiç unutamam. Sinemada paso soran bile olmuştur.
CEZAEVİ MEKTUPLARI
* 12 Eylül darbesinden sonra Ertuğrul Bey tutuklandı. O dönemde neler yaşadınız?
- Çok zor günler geçirdik. Ama hem ailelerimizden hem dostlarımızdan çok destek aldım. Kızımız Pınar çok küçüktü. Bana sürekli babasını sorardı. Ertuğrul'u Dil Okulu'nda tutuyorlardı. Pınar da babasının Dil Okulu'nda okuduğunu sanıyordu. Biz o günleri maalesef yaşamak zorunda kaldık. O nedenle Türkiye'de çocuklar artık darbe dönemlerini sadece müzelerde ve tarih kitaplarında görsün istiyorum. Darbenin nasıl bir felaket olduğunu kimse yaşayarak öğrenmesin.
* Rahat haber alabiliyor muydunuz kendisinden?
- Çok rahat olmuyordu tabii. İletişim olanakları kısıtlıydı. Ertuğrul o zaman mektup yazardı bana. Benim için çok önemliydi o mektuplar. Güç verirdi. Askerlik süresinde de ayrı kaldık ama bana yazdığı en güzel mektuplar, tutukluluk günlerinde gönderdikleridir. İleride onları kitaplaştırmayı düşünüyorum.
* Ertuğrul Bey'in AK Parti'ye geçiş kararını almasında sizin etkiniz oldu mu?
- Bizim ailemizde önemli konulardaki kararlar ortaklaşa alınır. Bu kararı da hep birlikte verdik. Ertuğrul'un AK Parti'ye katılması bizim de kararımızdır.
(Ertuğrul Günay: Evimizin başbakanı eşimdir. Tüm kararlarımı ona ve çocuklarıma danışırım. Beni çok sert eleştirirler. Yani iltimas geçmezler. Bugüne kadar onlara danışmadan aldığım tüm kararlarımda yanıldığımı söyleyebilirim. Danışarak aldığım kararlar ise hep tam isabet oldu.)
* Ertuğrul Bey'in sinirli olduğu yönünde eleştiriler var. Buna ne diyeceksiniz?
- Kesinlikle katılmıyorum. Ertuğrul, Türkiye'nin en güler yüzlü siyasetçisi. Allah aşkına onun kadar gülen bir siyasetçi var mı Türkiye'de? CHP'liler bunu bildiği için onu sinirlendirmeye çalışıyor. Aslında kolay kolay sinirlenmez. Ama öyle şeyler söylüyorlar ki; sinirlenmemesi imkansız.
* Eşinizin kıyafetlerini siz mi seçiyorsunuz?
- Hayır. Bu konuda yardım almaya açık değil Ertuğrul. Kendisi karar veriyor ne giyeceğine. Genelde klasik tarzda kıyafetler seçer.
* Yemekle arası nasıl? Mutfağa girer mi kendisi?
- Yemek onun için ikinci planda. Hatta bırakın kendisini, yanındakilerin yemek ihtiyacını bile unutacak kadar işe dalar. Mutfağa asla girmez. Karnını doyurmak için yemek yiyenlerden.
* Ertuğrul Bey'in işleri yoğun. Onu görememekten şikayetçi misiniz?
- Bakan olduktan sonra eve ayırdığı zaman azaldı doğal olarak. Akşam yemekleri seyrekleşti. Kahvaltıda birlikte oluyoruz genelde. Bir de hep beraber film izliyoruz evde. Çocukların geniş bir film arşivi var. Arada birlikte seyahatlere de çıkıyoruz.
* Siz çalışmaya devam ediyor musunuz?
Hayır. Artık emekli oldum.
* Biraz da çocuklarınızdan bahseder misiniz bize?
- Oğlumuz makine mühendisi. Kızımız ise gazeteci. Haziran ayında aile olarak çifte mutluluk yaşayacağız. Seçimde AK Parti yine bir zafer kazanacak. Sonra da oğlumuzu evlendireceğiz.
Günay'ın sinema aşkı
* Sayın Bakan geçtiğimiz günlerde bir dizide küçük bir rol aldınız. Bunun devamı gelecek mi?
- Ne yazık ki küçük bir rol aldım! Tabii bu işin şakası. Ancak tiyatroyu ve sinemayı çok severim. Lisede, üniversitede eşimle birlikte tiyatroda oynadık. Yani sahneye aşinalığım var. Bir teklif olursa değerlendirebilirim.
* Şu aralar dönem dizileri ve filmleri çok popüler. 12 Eylül konulu bir projede oynamak ister misiniz?
- Olabilir tabi. Böyle bir imkan olursa, benim durumuma uygun düşecek bir rolde oynamayı çok onurlu ve güzel bir iş sayarım. Hoşnut olurum. Çünkü sinema çok kalıcı bir şey. Yılmaz Karakoyunlu arkadaşım. Daha önce kendi yazdığı bir eserin filminde küçük bir rol almıştı. Neden olmasın. Ama devlet adamı rolü istemem, onu söyleyeyim!
"KARABURUN'A HAYRAN KALDIM"
* Emeklilik planlarınızda Demre'ye yerleşmek olduğunu biliyorum. İzmir'de size etkileyen bir yer olmadı mı?
- Olmaz mı? İtiraf edeyim Karaburun'un doğasına hayran kaldım. Hatta Ankara'yı arayıp eşime ve çocuklara, "Eşyaları toplayın buraya yerleşelim" diye teklifte bile bulundum. Balıklıova'dan itibaren doğa müthiş, bakir ve sakin bir yer. Umarım yol orayı bozmaz. Zaten buna izin vermem. Karaburun'da turizmin gelişmesi için projelerimiz var. Yakında bunları açıklayacağım.
* Liderlerin formda kalmak için kullandığı bitkisel takviyeler var. Sizin formülünüz nedir?
- Benim iksirim fındık. Her gün alıyorum. Karadenizli olduğum için fındığı severim. Sistemli bir biçimde fındık yiyorum. Psikolojik olarak da faydasını gördüğümü düşünüyorum.(Röportaj: Zafer Şahin/Yeniasır)