TBMM Genel Kurulu, 24. Dönem ikinci yasama yılının başlaması nedeniyle özel gündemle toplandı.
Boykot kararından vazgeçen BDP'li milletvekilleri de Genel Kurul'daki yerini aldı.
Genel Kurul’da Meclis Başkanı Cemil Çiçek'in sunuş konuşması yaptı.
“Meclis, demokrasizimizin ve kalkınmanın en büyük güç kaynağıdır. Milletin umudu olmaya, sorunlara milletin menfaatleri doğrultusunda çözüm üretmeye devam edecektir.
En önemli gündem maddesi yeni anayasa konusudur. 1982 anayasası üzerindeki darbe anayasası imajını atamadı. Yeni anayasa için toplumumuz uzlaşma kültürüne sahiptir, siyaset olgundur. Kangren olmuş bu sorunu el birliğiyle çözeceğimize inanıyorum.
Söyleyecek sözü olmayanlar şiddete başvururlar. Terör bir insanlık suçudur, terörle çözüm aramak çağdışılıktır ve ilkelliktir. Kimin ne talebi varsa bunun dile getirileceği yer Meclis’tir.
Toplumsal barış ve huzuru koruma konusunda herkesi sağduyulu davranmaya davet ediyorum. Hak ve özgürlükler sadece yaşayan bireyler içindir.”
GÜL'DEN ÖNEMLİ MESAJLAR
Çiçek'in ardından kürsüye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül geldi.
Abdullah Gül, kısaca şu ifadeleri kullandı:
"12 Haziran seçimleri halkımızın özlemlerini yansıtan bir tablo ortaya koydu. Her siyasi parti ve milletvekilleri ortak gelecek umutlarımız adına kendi tezlerini ortaya koyacak.
Bu Meclis’e 1921 ve 1924 anayasalarından sonra ilk kez bir anayasa yapma görevi verildi.
Asgari müşterek ve temel değerlerimizin neler olduğu konusunun farkındayız. Yeni anayasa süreci kısır kavgalarla tekemmül ettirebilecek bir süreç değildir. Yeni anayasa sürecini üslup ve usul hatalarına kurban etmeyelim. Yeni anayasada vizyon ve yazım çok önemlidir.
Sadece hesap soran değil, hesap veren bir devlet anlayışını yansıtmalıdır. Fren ve denge sistemlerini içinde barındırmalıdır. Anayasanın taşıması gereken tek mühür milletimizin mührü olmalıdır.
İç barışı pekiştirmenin en etkili yolu ülkemizi her açıdan birinci sınıf demokrasiye dönüştürmektir.
Hukuk, siyasi üstünlük mücadelesinin bir aracı değildir. Bağımsız ve tarafsız bir yargı demokrasininin vazgeçilmez bir şartıdır.
Yargı mercileri haksızlığa uğradığını düşünenlerin umut kapısıdır. Umudun yıkılması devlete güveni sarsar. Yargı mercilerinin azami özen göstermesi gerekmektedir.
Demokrasi terörle mücadelenin en etkin yoludur. Artan terör eylemleri demokrasimize de kastetmektedir. Terörle mücadele aynı zamanda demokrasiyi koruma ve yükseltme mücadelemizdir.
Devletin bütünlüğüne dönük saldırılar bir hak arayışı olarak sunulamaz. Terör yok edilmesi gereken bir beladır.
Son saldırılar utanç verici saldırılardır. Teröristleri herkesin şiddetle telin etmesi insanlığa karşı bir namus borcudur.
Kan ve şiddetle hak alma arayışında olanlar demokratik adımları terörün sonucu sayanlar yanılmaktadır.
Terör olmasaydı demokratik standartlar ve ekonomik olarak çok daha iyi bir Türkiye’de yaşıyor olacaktık. Tüm partilere uzlaşma ve itidal çağrısı yapmayı borç biliyorum.
EKONOMİ
Küresel krizlere Türkiye ekonomisi sağlam zeminler üzerinde oturmaktadır. Gelişmiş ekonomilerin notlar düşerken Türk ekonomisinin notu artıyor.
Ekonomiyle ilgili tüm birimlerin koordinasyonunu takdirle karşılıyorum.
1 dolarlık ihracat için 82 centlik ithalat yapmak zorundayız. Bu hepimizi rahatsız ediyor.
Son 10 yılda yüksek enflasyon ve yüksek faiz sarmalından nasıl kurtulduysak cari açıktan da kurtulabiliriz.
'SURİYE YÖNETİMİNE ARTIK GÜVENMİYORUZ'
Suriye bölgedeki gelişmeleri doğru tahlil etmekte geç kaldı. Suriye yönetimine artık güvenimiz kalmamıştır. Her zaman Suriye halkının yanında olacağız.
Bölgede Sünni-Şii ayrımı içten içe körükleniyor.
Bölgedeki dinamikler İsrail aleyhine gelişmektedir. İsrail işgal ettiği topraktan çekilmezse barışa ulaşamaz.
Somali’de baş gösteren açlık felaketi bütün dünyanın ortak ayıbıdır.
Tıpkı Norveç gibi müzakerelerin başarıyla tamamlanmasına izin verilmesini talep etmekteyiz.
Yarım bir yönetimin dönem başkanı olması AB’yi zaafa uğratacaktır. AB kıbrısta çözümsüzlüğün müsebbisi olacaktır."