Denizli’den bombardıman: Kocaoğlu, çöp, EXPO ve seçim!

EGEDESONSÖZ - AK Parti İzmir Milletvekili İlknur Denizli önemli açıklamalarda bulundu. Radyo Pause’de yayınlanan “Fatih Yapar’la Neler Oluyor” programına katılan Denizli, birçok konuda değerlendirme yaptı.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Karşıyaka Yamanlar’a yapmayı planladığı katı atık bertaraf tesisi ile ilgili yaşanan tartışmalara değinen Denizli, son olarak TMMOB’a bağlı odaların temsilcilerinin gezdiği bölgenin tesise imkan vermediğini söyledi. Denizli, yerel hizmetlerden, EXPO’ya metro çalışmalarından seçimlere kadar birçok konuda konuştu.
 
AĞZINDA ÇEVRE VAR AMA İCRAAT YOK
Katı atık bertaraf tesisi ile ilgili tartışmaların ardından 4 milyonluk bir kent olan İzmir’in bir modern tesisinin olmadığının ortaya çıktığını, herkes tarafından anlaşıldığını dile getiren Denizli, “Harmandalı vahşi depolama yeri. Şu anda orası çok tehlikeli… Daha önce ‘pimi çekilmiş bir bomba’ dedik. Çok ciddi bir tehlike ile yaşıyoruz. Bu mesele yılda bir, iki yılda bir başkanın o günkü önceliklerine, heveslerine göre gündeme gelir. Başkanın böyle hevesleri var. Siz şimdi ‘stadyum’ diye üç tane soru sorun üç ay boyunca stadyum konusuna çalışabilir. Konuyu değiştirin, başka bir yere geçin ‘çevre ya da körfez’ dediğinizde size gelen basın bültenleri bu konularla ilgili olur. Sonra o konu kapanır. Dosya kalır ve hiçbir şey de bitmez. Aynı anda 8-10 ve 20 iş bir arada götürülmez. Böyle modalar ve hevesler var. Zaman zaman bizim şimdi olduğu gibi çöp tesisi hevesimiz de oluşabiliyor. O arada heyecanla bir takım yerler bulunuyor. Bu yerlerle ilgili olarak çalışmalar yapılıyor. Nedense bu yerler hem ‘olmaz yerler’ oluyor. Öyle bir durum var. Başkana ‘ne olacak’ dediğinizde ‘en yeni teknoloji olacak, teknoloji gelişiyor’ diyor. Biz böyle dokuz buçuk yıl geçirdik. Sonuçta katı atık bertaraf tesisi olmayan bir kentte yaşıyoruz.  Ağzında ‘çevre’ olan ama çevre ile ilgili en az icraatı olan belediyelerden birisi olduğunu ifade etmek istiyorum. Büyükşehir Belediyesi gizli saklı çöp tesisinin yerini belirledi. Bundan daha önce ne belediye başkanlarının ne de kamuoyunun haberi yoktu. Biz başında da ‘bu işler böyle olmaz’ dedik. Yani bir çöp tesisinin yerini 3-5 bürokratınızla bir odaya girerek yapamazsınız. Bugün ne söylediysem geçmişte de o zaman söyledim. Ben ‘başkan şaka yapıyor’ sandım. Karşıyaka Yamanlar’ı çok iyi bildiğim için ona inanamıştım. Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak ile birlikte aynı durumdayız. Bunun bir şaka olduğuna kanaat getirdik ve inanamadık” dedi.
 


KÖR BİR İNAT…
Bir projenin kente sunulurken gizli saklı değil açık ve şeffaf yapılması gerektiğini de dile getiren Denizli, “Başkan odaları aldı bölgeye inceleme gezisi yaptı. Onlar istemese götürmeyecekti. Eliyle gösterdi. Buna da inanamadım. Bu kentte çöp tesisi yapmanın yolu ve yöntemi bellidir. Yerel demokrasi, katılımcılık diyorsanız gereğini yapın. Ben ‘dört alternatif yer belirleyin ve kentin dinamiklerinden yararlanın’ diyorum. Bu dinamikler üniversiteler, ilçeler, bilim insanları ve STK’lardır. Onu konuştuktan sonra anlatın. Dünya’yı yeniden keşfetmiyoruz. Yeni bertaraf sistemleri var. İzmir’e en uygun ve ekonomik olanlarını da ayarlayın ve halka gidin. Vatandaşa da ‘mutabakata vardık’ diye anlatın. Kentin katılımı ile birlikte yer belirlensin. Benim feryat figan durumu anlatmamam gerekçesi budur. İkinci gerekçe de Yamanlar’a çöp tesisi olmaz. Çıkıp ‘yaptırmam’ dediğimde benim için ‘ya nasıl olur, niye böyle diyor’ diyorlar. Yine aynı düşüncedeyim. Burada kör bir inat var. Onun karşısında da bilimin, aklın ve vicdanın ortaya koyduğu veriler var. Ben sonuna kadar mücadele edeceğim.  STK’lar tavır koyabilirler. Benim gördüğüm manzara ÇED sürecinin olumlu çıkmayacağı yönündedir.  Biz ÇED sürecine zaten karışamayız. Bakanlıkların ilgili birimlerine yazı yazılmış. Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne sorulduğu zaman ‘plan değişikliği onayı veremeyiz’ dedi zaten. Birçok maddeyi sıralamış. Önce belediyenin ÇED raporu alması lazım. Bunun farkında bile değiller. O bölgeyi biliyoruz. Vicdanımız ve gözlemlerimiz buna izin vermez. Karşıyaka Belediyesi rapor hazırlattı. Bilim insanlarından alınan görüşler var. Karşıyakalı istemiyor. Raporlar, kanaatler var. Bir geri adım atılması gerekiyor. Bir yerel seçim süreci yaşanıyor. Bu sürece giderken bir biçimi ile başkan bir yerlerde görev almak isteyenleri susturmaya çalışıyor. Başkan bu yöntemi kullanıyor.  Çok temel olan bir şey yani adaylık var. Ortada ‘Aziz amca beni aday yap’ durumu var. O yüzden Aziz amcaya karşı çıkmamak gerekiyor.  Yoksa normal şartlarda Karşıyaka ile ilgili olarak CHP içinden de çok ciddi seslerin çıkacağını düşünüyorum. Siyasi süreçten dolayı bir şey denilmiyor. Yeniden aday olmak isteyenler, göreve talip olanlar karşı çıkamıyor. Eksik kalıyorlar. Ortada ‘gelirim vapur iskelesinin karşısına bile çöp tesisini kurarım. Nasıl olsa halk bana oy veriyor’ mantığını güdenler var. Mesele Karşıyaka’nın değil İzmir’in meselesidir. Doğru adımları atmak zorundadır.  Ortada ‘ben yaptım’ oldu mantığı var. Bunu daha önce başka süreçlerde de yaşadık. Gemi ihalesinde yaşadık. O zaman da ‘iyi ki itiraz etmişim’ dedim. Biz yerli firmalar alsın istedik. İlk gemi ihalesi iptal edildi. Yine 60 yaş kartları ve itfaiye erlerinin alınması konusunda bile iyi ki inat etmişim. Benim gücüm İzmirliden yana. İzmirlinin arkamda olduğunu biliyorum. Ben de mücadele ediyorum. Onlar da bana destek veriyorlar” diye konuştu.
 
EXPO’DA YEREL YÖNETİMLER ÇALIŞMIYOR
27 Kasım’da yapılacak EXPO 2020 oylaması öncesinde çıkan tartışmaları değerlendiren Denizli, İzmir’in aday olduğu bu yarış için ortaya atılan “Yerel yönetimler geri planda bırakıldı” eleştirilerini de yanıtladı. İmar planları, çöp ve katı atık tartışmalarına da değinen Denizli, “EXPO meselesi çok önemlidir. İzmir’e baktığınızda orta vadeli projeksiyon yaptığınızda ciddi bir kaldıraç. Başka bir hedefi yok kentin. Kent EXPO ile gelişecek. Sosyal ve kültürel anlamda büyüyecek. İlk adaylığımızda seçimi kaybettik. Şanslı iken elimizden gitti.  O zaman güçlü rakipler, yoğun çalışma yoktu. Hükümet yeniden inisiyatif kullandı ve ‘en uygun kent’ dedi. Yeni süreci başlattık. Zaten tecrübelerimiz var. Hükümetin çok ciddi desteği var. Bir takım pazarlıklar, çalışmalar ve önemli lobi faaliyetleri yapılıyor. O yüzden CHP’li yöneticilerin ‘bu işler yerel yönetimlere bırakılmalıdır’ söyleminin doğru olmadığını ifade ediyorum. Yerel ayakları olmalı ama hükümetler ve dışişleri bakanlığının girişimleri çok önemlidir. Cumhurbaşkanı ve başbakanımızın masasının üzerinde EXPO gündemin ilk üç maddesi olarak duruyor.  Bu çabaya karşılık acaba yerel yönetimler farkında mı ve bu çabayı desteklediler mi?  Ben gerekli desteğin yerel yönetimler anlamında verildiğini düşünmüyorum. Bir araç yolda kalıyor. El atmanız gerekiyor. Birileri itiyor, diğerleri de sadece elini koyuyor. Yerel yönetimler bu konuya asılmıyor, destek vermiyor” dedi.
 


BİRİNCİ ÖNCELİK OLMALI
EXPO’da kesinlikle yerel yönetimlerin dışlanması gibi bir meselenin söz konusu olmadığını da ifade eden Denizli, “Dışlanmak diye bir şey söz konusu değil. Bu İzmir’in meselesidir. Siz belediye başkanı olarak o koltukta oturuyorsanız ve kenti temsil ediyorsanız EXPO birinci önceliğinizdir. Ben hangi görevi nasıl yaptığınızı değil bu göreve ne kadar emek harcadığınızı ölçerim. Çok büyük bir organizasyondan bahsediyoruz. Büyükşehir ve ilçe belediyeler lokomotif olduğunda kendileri dışında diğer dinamikleri harekete geçirebilecek özelliklere sahiptir. Yeni yeni mektuplar yazılıyor. Dinamiğin hareketlenmesi lazımdı. Bu mesele belediyenin sorumluluğundadır. Tabi ki bu organizasyonun yönlendirme ve yürütme korulu var ama bu kentin şehr-i emin’i, geleceğini emanet ettiğiniz bir kurumdur yerel yönetimler. Yerel yönetimlerin su, çöp, altyapıdan daha farklı görevleri olmalıdır. Gerekli çaba yeterince sarf edilmedi. Şehre girdiğinizde geçen oylama döneminde ‘bu kent EXPO adayı’ diyordunuz. Ben de o zaman süreci yakından izledim ve STK başkanıydım. Şimdi gelin ‘bu kent aday’ demezsiniz. İstanbul’da bile EXPO adaylığı ile ilgili İzmir’den daha çok bilgi, tanıtım var. Onları gördüğünüzde aday şehir İstanbul mu diye düşünüyorsunuz. Ben turist indiğinde taksi şoförünün, ikili görüşmede iş adamının karşısındakine ‘bu kent EXPO adayı, biliyor musun’ demesini isterim. Maalesef biz bunu söyletemedik. Bizim bir eksiğimiz yok ki. Kaynak var, bütçe var ama yerelde çalışma yok. Eski Atlas Oteli’ne bir dev afiş asıldı. Aslında oraya da baktığınızda bu kentin sahibi var mı yok mu onu da ayrıca anlayabilirsiniz. Bence bu kentin sahibinin olmadığının en büyük göstergesidir. İnisiyatif kullanmama anlamında da bir örnektir” diye konuştu.  Denizli, EXPO 2020’den umutlu olduğunu, kazanılmaması halinde de yatırımların yine yapılacağını da sözlerine ekledi.
 
İZMİR’DE ULAŞIM YEREL YÖNETİMLERE BIRAKILMAMALIDIR
İzmir’in altyapı ve ulaşım konusunun her geçen gün sorun olduğunu da ifade eden Denizli, kolay ulaşım ve rahat seyahat kavramlarının İzmir’de geçerli olmadığını söyledi. Denizli, “Bir yere 15 dakikada gidildiğini söylüyorlar. Onların hayali bu... Hayale inanıyorlar. Sadece ulaşım konusunda değil İzmir’de diğer konularda da ‘her şey güzel’ dedikleri için rahatlıkla ulaşırlar. Ben ulaşamıyorum. Benim gibi İzmirliler de ulaşamıyor. Ulaşım sorunu 10 yıllık bir meseledir. 10 yılda 700 araç İzmir trafiğine girmesine rağmen yapılan otopark sayısı sadece 2 bin araçlıktır. Ben daha önce ‘her halde Büyükşehir Belediye başkanı bu araçları katlayıp cebimize koyduğumuzu düşünüyor’ demiştim. Aynı fikirdeyim. Araç trafiğinden ziyade toplu ulaşım sıkıntısı var. Durakların hali ortada… İnsanlar sıkıntı yaşıyor. Bizim tahminimizden daha kötü bir durumda. Otopark paralarını başka yerlerde kullanamıyorsunuz. Belediye o paraların faizini bile kullanamıyor. Beş yıl önce seçim bildirgesinde yer alan otoparklarla ilgili de bir şey yok. CHP tarafından bakıldığında ‘yollarda gidiliyor, ulaşımda sorun yok’ anlayışı var. Ama İzmirli ‘sorun var, gidemiyoruz’ diyor. O halde kentin trafiğine CHP halktan farklı bakıyor. İzmir’in anladık ki ulaşım meselesi yerel yönetimlerin inisiyatifine bırakılamayacak kadar önemli bir konudur. Bu yüzden müdahil olmaya karar verdik ve İZBAN’ı ortaklaşa hayata geçirdik. Konak Tüneli, otoyollar, çevre yolları ve hızlı tren de geliyor. İzmir’in ulaşım sorununa hükümet neşter vuruyor” diye konuştu.
 
EKSİKLİĞİ ÜZERİNDEN ATIYOR
Denizli, Başkan Aziz Kocaoğlu’nun kent içi ulaşım sorunu ile ilgili emniyet müdürlüğü trafik ekiplerini sorumlu tutması konusunda da değerlendirme yaptı. Denizli, “Karşınızda size inanmaya hazır bir kitle varsa konuşmanızda bir sınırınız olmuyor. Sayın başkanın durumu da aynen böyle. Kendisi ‘karşımda inanmaya hazır kitle var. Ne söylesem kabul edecekler’ diye düşünüyor. Hiçbir inandırıcılığı olmayan konularda bile rahatlıkla cümleler kurabiliyor, söyleyebiliyor. Burada Büyükşehir belediye başkanının eksik yaptığınız, yapamadığınız, beceremediğiniz bir konuyla ilgili bir başkasını suçlayarak, onu sorumlu tutarak kendinizi temize çıkarmak gibi bir yöntemi var. Bu yöntemi ulaşımda da, trafikte de her konuda bakış açısı var. Ne olursa olsun ya hükümet, ya da Ankara yapmamış oluyor, eksik hareket etmiş görünüyor. Bu makamlar sorun çözme makamıdır. Sorun üretme ve şikayet etme makamıdır. Ben hiçbir zaman İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve diğer muhalefet partilerinin belediye başkanlarının ağzından bu kadar şikayeti hiç duymadım. Bu kadar çok konuşan bir yerel yönetim görmedim. Gazeteleri, ajansları taradığınızda en çok konuşanın CHP’li İzmir Büyükşehir Belediyesi olduğunu görüyorsunuz. Ne kadar çok şikayet ettiğini, medyayı yönlendirdiğine tanık oluyorsunuz” dedi.
 
METROYU GÜNDEMİMİZDEN ÇIKARTTIK
Kentte en çok eleştirilen metro konusu hakkında da konuşan Denizli, bitmeyen metro çalışmaları için “hangi uçak havada kalıyor ki” ifadesini kullandı. Denizli, “Metro da bir gün bitecektir. Bitmemesi söz konusu değil. Onlarca, yüzlerce kilometre uzunluğunda bir metrodan değil Üçyol-Üçkuyular arasındaki metro hattından bahsediyoruz. Ayrıca İzmirli’nin kafasında metronun bitmesi ya da bitmemesi yönünde bir soru işareti olduğunu da düşünmüyorum. O başka mesele. Biterse iyi bir şey olacak. Bitmezse de orada yıllardır yapılan bir kazı, çalışma var zaten. Biz hayatımızdan metroyu çıkardık. Sayın başkan bunun farkında değil. Özellikle o bölgede yaşayanlar ki ben de orada oturuyorum. Öylesine manzaralarla karşılaştık, öyle şeyler gördük ki. İnsan hani hayatında kötü bir şey görmek istemez ve onu hayatından çıkartır ya metro da bizim için öyle oldu. Hayatımızın odak noktası değil. Bitirse de bitirmese de artık önemini, değerini kaybetti. Burada ciddi iş bilmezlik, becerisizlik ve koordinasyonsuzluk var. Bu işe başlandığında başka kentlerde de yapımlar vardı. Onlar başını aldı gitti. Siz doğru adım atamazsanız ileri giden şehirlerin arkasından merakla bakarsınız” diye konuştu.
 
PARAYI CEBİMİZE Mİ KOYUYORUZ?
Denizli,  kentte tartışmalara neden olan il özel idaresinin mallarının paylaşımı, özelleştirmeler ve plan değişiklikleri hakkında da açıklama yaptı. Denizli, “Bornova Ağaçlı Yol’da özelleştirme yapıldı. Karayolları’nın arazileri satıldı. Binalar eskiden yapıldığında şehirlerin dışındaydı. Şimdi merkezinde kaldı ve değerlendi. O kaynağın devlete gelmesi ve kamuya aktarılması gerekiyor. Çıkıp ‘yapılmasın’ diyorlar. Peki ne yapılsın? Karayolları yeni yerine taşınacak. Orası bir değer taşıyor. Burayı atıl mı bırakalım. Özelleştirmeden gelen parayı cebimize mi alıyoruz? Hükümet başka bir ülkeye götürmüyor. Bu kentte kalıyor, bu kentin projelerine veriliyor. Ankara-İstanbul yolu, tüneller, geçitlere gidecek. Özel arazilerle bir işlem yapılsın ama kamunun malları öylece kalsın. Bu olmaz. Yapılan doğrudur. Açık bir ihale yapılıyor. İhaleye girenin kim olduğu önemli değil. Aslında ihalede İzmirliler bir araya geldi ve aldı. Eskiden İstanbul, Ankara gelirdi ve götürürdü. Şimdi kendi adlarına iş yapacaklar. Bu durum alkışlanmalıdır. Keşke diğer özelleştirmelerde İzmirli firmalar katılsa ve alsalar” dedi.
 


MALLAR İHTİYACA GÖRE VERİLİR
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun “Özel idarenin malları yerelindir, belediyede kalmalıdır” diyerek tepki gösterdiği mal paylaşım meselesine de değinen Denizli, “Bu tepkiyi anlamak mümkün değil. İzmir’in malını başkasına peşkeş çekmeyiz diyorlar. İzmir’in malı nereye gidiyor? Bu mallar dağıtılacak. ABD’ye mi, İsrail’e mi vereceğiz. Bakanlığa gitse de bir değerdir. Balçova Termal, başka yerler var. Bu mallar Türkiye Cumhuriyeti’nin bakanlıklarına veriliyor. Şu anda oluşturulan komisyon da kimseye bir şey vermedi. Niye feryat figan ediliyor? Belki ‘şurası belediyede, burası bu bakanlıkta kalması doğrudur’ diyecekler. İzmir’in malı İzmir’in değeridir. Hak ettiği biçimde dağıtımı da yapılır. Sürekli ‘mallar bizim’ demenin anlamı yok. Bu mallar Türkiye’nin, hükümet kaynakları ile yapılmış mallardır. Bunları cebimizden mi yaptık. Devletin kaynağı ile yapılmış mallar Türkiye Cumhuriyeti’nin malıdır. İhtiyaca göre herkesi verilebilir. Ulaştırma Bakanlığı’nın ihtiyacı vardır ve orada bir proje yapılacaktır oraya verilir. Böylesine düz mantıkla olaya bakılmasını anlamak mümkün değildir” diye konuştu.
 
ÖZEL ANLAM YÜKLEMEYE GEREK YOK
Yerel seçim sürecine de değinen Denizli, AK Parti genel merkezinin İzmir’e bakışını anlattı. Denizli, “AK Parti açısından İzmir hiç iktidar olunamayan bir yer. Bazı ilçeler vardı kaybedildi. Sadece Bayındır var. Medyada ‘İzmir olmazsa olmaz’ ifadeleri çıkıyor. Bunu biraz da CHP’liler pompalıyor. Alacağız-vereceğiz ilişkisini güçlendirerek kutuplaştırıyorlar. Buradan nemalanıyorlar. Böyle bir şey yok. Diğer 80 ilde nasıl talepkar isek İzmir’de de o kadar talepkarız... Bu anlamda İzmir’e özel bir anlam yüklemenin çok doğru olduğunu düşünmüyorum. Diyarbakır, İstanbul, Antalya daha mı az önemli. Masanın üstüne Antalya ya da İzmir’i koysanız Antalya bile tercih edilebilir. Çünkü özel bir önemi var. Daha önce yerel yönetimde iktidardaydık. O yüzden ‘insanlar şimdiki yönetimin ne kadar kötü olduğunu gördü’ denilebilir. AK Parti her yeri istiyor. Doğru işler yaptık. İzmir de doğru işlerden faydalansın. Şehircilik anlamında enerjiyi görsün.  Kentler yönetim biçimlerini kendilerini takdir eder. Memnun iseler devam ederler, değillerse tercihlerini değiştirecekler. 2011 yılından bu yana ciddi oy artışımız var. Terazi dengeye geldi. Ondan sonra çok ciddi çalışmalar yapıldı. Projeler ortaya konuldu. Yapılanları halk görüyor. İnsanların aklında soru işaretleri oluşmaya başladı. İzmirliler fiziki altyapı konusunda ‘benim çocuklarım böyle bir kentte mi yaşamalı’ diyor.  Artık göç alan değil göç veren durumuna gelmiştik.  Değişim isteğinin hiç bu kadar yoğun olduğu bir dönem yaşamadım. İzmir artık değişimi istiyor. Bu isteğin vücut bulacağı yer AK Partidir” dedi.
 
YILDIRIM’LI İZMİR FARKLI OLUR
Büyükşehir Belediyesi başkan aday adaylığı konusunda da fikirlerini söyleyen Denizli,  “Kişilerin katacağı çok şeyler olur. Kişilerden ziyade yönetim, anlayış değişmelidir. AK Parti İzmir’e gelirse daha kolay işler yapılacak. Meseleler problem haline gelmeden, birileri suçlanmadan halledilecek. Ortak akıl ile kent yönetilecek. Kent son 10 yılda çok yoruldu. İzmir çok sahipsiz... Değişimin 30 Mart’ta olacağına inanıyorum. Terazi bu seçimde dengelenecek. Kazanmak için yola çıktı. Benim belediye başkanlığı ile ilgili talebim, çabam yok. Bu dönemi milletvekili olarak tamamlamak istiyorum. Beş yıl değil üç yıl sonra AK Partili Büyükşehir ve ilçeler olduğunda tanınmayacak bir hale gelecek. 2009 yılında İzmir’e girdiğiniz noktaya bakın, şimdi de bakın. Aynı durumda. CHP iktidarda kalırsa yine aynı İzmir’de yaşayacağız. Sadece umutlarımız olacak” diye konuştu.
 
Denizli ayrıca, “Binali Bey ismi çok gündemde.  Sayın bakanımızın kente çok farklı şeyler katabileceğini düşünüyorum. Olur mu olmaz mı bilemiyorum ama ‘Yıldırım’lı İzmir’ çok farklı bir İzmir olurdu” ifadelerini kullandı.