Soner Çağlar / Egedesonsöz - İzmir Ticaret Odası (İTO) Meclis üyelerinden bazılarının ‘CHP’li milletvekili adaylarının Odaya davet edilmediği, gelmedikleri’ yönündeki eleştirilerinin ardından İTO Meclisi CHP’li milletvekili adaylarını ağırladı. Toplantıda ‘özerklik’ tartışmalarından, İzmir’e yönelik yatırımlar ve AK Partili adayların açıklamalarına, dinleme ve kaset olaylarına kadar birçok konu konuşuldu.
Haziran ayında yapılacak genel seçimler öncesinde CHP’nin ‘Türkiye Vizyonu ve İzmir Projeleri’ hakkında bilgi vermek için CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Adayı Alaattin Yüksel, CHP PM Üyesi, İzmir Milletvekili ve Milletvekili Adayı Mehmet Ali Susam, İzmir Milletvekili ve Milletvekili Adayı Prof. Dr. Oğuz Oyan ile İzmir Milletvekili Adayları Rahmi Aşkın Türel, Aytun Çıray, Rıza Türmen, Elfin Tataroğlu ve Turgay Bozoğlu’nun katılımıyla Genişletilmiş Özel Meclis Toplantısı düzenlendi. Toplantıya milletvekili adayı gösterilmeyen CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin, Çiğli Belediye Başkanı Metin Solak da katıldı.
DEMİRTAŞ: ANAMUHALEFET KESİN, İKTİDAR SANDIKTA BELLİ OLUR
Toplantının açılış konuşmasını yapan İTO Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş, ilk defa bu kadar çok CHP’li milletvekili adayını misafir ettiklerini belirtti. Demirtaş, 20 yıldır odada başkanlık yaptığını, seçimler öncesi ilk defa böyle kalabalık bir aday kadrosuyla karşı karşıya olduklarını belirterek, “Mutlaka ana muhalefet olursunuz ama iktidar olup olmayacağınızı sandık belirleyecek. Umarım başarılı olursunuz. Geçmiş dönemlerde bize çok faydalar sağladınız, görüşlerimizi meclis kürsüsünde dile getirdiniz, sorunlarımıza çözüm buldunuz. Seçildikten sonra bu çabalarınızın devam edeceğini umuyorum” dedi.
Daha sonra söz alan CHP İl Başkanı ve İTO Meclis üyesi Tacettin Bayır, CHP’li milletvekili adaylarının halkın içinden çıkmış insanlar olduğunu belirterek, hepsinin Ankara’da İzmir’in gözü kulağı olacağından İzmirlilerin emin olmasını istedi. Bayır, CHP’nin iktidarındaki bakanları da İzmir’den gönderebilmeleri halinde İzmir olarak daha çok destek görüleceğine inandığını söyledi.
“İZMİR KİMSENİN KALESİ DEĞİL, DOĞRU BİR LAF”
CHP Genel Başkan Yardımcısı Alaattin Yüksel, “Sizlerin arasından çıktık. Meclis’te bulunmak bizim için bir onurdur. Tanımadığınızı söylediğiniz arkadaşlarımız da içimizden birileri... Bir çoğu bizden daha fazla İzmirliler. Manisalı, Konyalı, Diyarbakırlı var. Doğum yerlerimiz öyle ama İzmir’de yaşıyoruz. Bir İzmirlilik karakteri söz konusu. İnsanların bir arada barış içinde yaşadığı bir kenttir İzmir” diye konuştu.
Yüksel, ''İzmir kimsenin kalesi değildir çok doğru bir laftır bu. İzmir, demokrat İzmirlilerin, özgürlüğün, dayanışmanın, enerjinin kalesidir. Türkiye'nin her bir coğrafyasından kopup gelmiş insanların barış dayanışma içinde yaşadığı bir kenttir'' dedi. Yüksel, milletvekili adaylarına yönelik ‘ithal bunlar, kim bunlar’ diye sorulan adaylar olduğunu belirterek, “arkadaşlarımız bizden daha çok İzmirliler. Liseden sonra eğitim için başka şehirlere ülkelere gitmişler” ifadelerini kullandı.
İzmir projelerini sırasıyla açıkladıklarını anlatan Yüksel, turizm ve kültür projelerinin açıklandığını sırasıyla ulaşım, kentsel dönüşüm, çevre ve daha birçok konudaki projelerini açıklayacaklarını belirtti.
ÖZERKLİK TARTIŞMASI
Son günlerde çok tartışılan ve CHP Lideri Kemal kılıçdaroğlu’nun Hakkari mitinginde ‘özerklik’ konusundaki sorulara yanıt veren Alaattin Yüksel, şunları söyledi:
“AB Yerel yönetimler şartı 30 maddeden oluşur. Bunu kabul edenler en az 20’sini uygulamaya koyuyorlar. Yani bizde Türkiye olarak 20’sini kabul edeceğimizi söylemişiz. Yine bunların içinde yerel yönetimlerin güçlendirilmesine yönelik ve onların bağımsız çalışabilmelerini sağlayabilecek maddedir. Nedir o bağımsız çalışabilmelerini sağlayacak şey, Şuanda İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yapmayı düşündüğü çok önemli birkaç proje var. Bunlardan bir tanesi tramvay projesidir. Parası var, projesi var, herşeyi hazır. Ama merkezi hükümet izin vermedikçe yapılamıyor. Bu kısıtlılığı ortadan kaldırmaya yöneliktir. Yoksa illere özerklik tanımak falan gibi tartışmalar yapılıyor, onla ilgisi yoktur. Bizim İzmir’e ne vereceğimiz yine bunun içinde saklıdır. Seneder 23.5 milyar lira vergi ödeyen İzmir en azından bunun yarısını yatırım olarak geri almalıdır.”
31 MAYIS’TA GÜNAY VE YILDIRIM İÇİN TOPLANTI
Yüksel, 31 Mayıs tarihinde de İzmir’den aday olan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ve Ulaştırma eski Bakanı Binali Yıldırım’ın, İzmir için başlatılan hangi projeleri nasıl engellediklerine yönelik bir basın toplantısı yapacaklarını bildirdi. Son günlerdeki dinleme ve kaset olaylarına da değinen Yüksel, insanların artık rahat konuşamadığını belirterek, İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik operasyonda dinleme ve görüntü kayıtlarının kullanıldığını anımsatarak, bu uygulamaların yanlış olduğunu belirtti. Yüksel, “Şimdi burada İTO Yönetim Kurulu Başkanımızın odasında, Meclis Başkanımızın odasında dinlemeyle ilgili bir şey var mı, yok mu? Bunlar çok önemli konular” ifadeleri salonda kahkahalara neden oldu.
DEMİRTAŞ’A İNCE ELEŞTİRİ
Toplantıda CHP İzmir Milletvekili ve Milletvekili Adayı Mehmet Ali Susam’ın, İTO yönetimine yönelik eleştirileri dikkat çekti. Mehmet Ali Susam, İzmir'in demiryolu, hızlı tren, çevre yolu bağlantıları, kruvaziyer limanı, tüp geçit projelerini yapacaklarını, Kemeraltı, Agora, Kadifekale bölgesinde bir kent müzesi olmasını sağlayacaklarını, dev akvaryum kuracaklarını, Efes'te golf alanlarıyla yeni turizm bölgesi yaratacaklarını ve kentin kuzeyine yeni bir havaalanı yapacaklarını söyledi.
Bu cümleleri salondakiler tarafından ilgiyle dinlenirken Susam, saydığı projelerin İTO tarafından hazırlanan ve kentin iç dinamiklerinin biraraya gelerek oluşturduğu raporda yer aldığını, bu raporun 2006 yılında Başbakan’a sunulduğunu belirtti. İTO’nun İzmir için çok önemli çalışmalar yaptığını belirten Susam, “İki dönemdir Türkiye'nin iktidarında, ikişer bakanı var ama şimdi 9 yıllık bu sürede AKP iktidar değilmiş, İzmir'in ne yapacağını belli değilmiş gibi İzmir'in geri kalmışlığından bahsederek makus talihini değiştireceklerini söylüyorlar. İzmir anlatıldığı gibi geri bir kent değildir. 2 serbest bölgesi, 19 organize sanayi bölgesi, yatırım yapılabilecek dünyadaki 40 ilden biri” şeklinde konuştu.
İsim vermeden Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın, “İzmir'i 4 yıllığına emanet oy verin” şeklindeki sözlerini hatırlatan Susam, şöyle devam etti:
“Siz 9 yıldır iktidar değil misiniz, İzmir Türkiye'nin bir şehri değil mi? 9 yıldır İzmir'i görmediniz de aday olunca mı İzmir aklınıza geldi? Uçuracaktınız da 9 yıldır niye uçurmadınız? Çok açıkça söylüyorum, İzmir'in sorunlarını biliyoruz ihtiyaçlarını biliyoruz. İktidar olacağız, İzmir'in sorunlarını biz çözeceğiz.''
Susam, Demirtaş'ın “anamuhalefet olursunuz ama iktidar olup olmayacağınızı sandık belirleyecek” sözlerini anımsatarak, “Biz iktidar olacağız. Sayın Başkan (Demirtaş) siz, ‘sayın başbakandan bir icracı bakan istemiştik 2 bakan verdi’ demiştiniz. 12 Haziran'dan sonra burada gördüğünüz arkadaşlarımız ve diğer aday arkadaşlarımız arasından İzmir'den en az 3 bakan çıkaracağız” diye konuştu.
GÜNAY’A ELEŞTİRİ
CHP Milletvekili Adayı Aytun Çıray ise, geçmişte muhafazakar çevrede siyaset yaparken şu anda CHP'den milletvekili olduğunu, mevcut iktidarın, milleti kardeş kavgasının eşiğine getirdiğini, Cumhuriyet'in kurucu iradesiyle hesaplaşmaya çalıştığını, CHP'nin cumhuriyeti yeniden inşa etme misyonu yüklendiğini, kendisinin de bu misyonda görev almak istemesi nedeniyle CHP’yi seçtiğini kaydetti. Çıray, İzmir ile ilgili sağlık turizmi hakkında bilgi vererek İzmir'den aday olan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ı eleştirdi. Günay'ın bakanlığı döneminde İzmir'e karşı miyop olduğunu, aday olduktan sonra verdiği vaatlerin birer suç itirafı olduğunu ifade etti. Çıray, “İzmir için yaptıkları her vaat suç ikrarıdır, 9 senedir yapmadıklarını anlatıyorlar” dedi.
“KİMSE CHP’YE ALTIN VURUŞ YAPAMAZ”
Aşkın Türeli ve Turgay Bozoğlu ise, Türkiye’nin ekonomik durumu hakkında bilgi vererek, CHP’nin uygulamak istediği ekonomik politikaları anlattı. Bozoğlu, izmir için 2000 yılında memur maaşları dahil kamu harcamaları konusunda yüzde 50’inin üzerinde iken bu durumun AKP iktidarında değiştiğini ve 2010 yılında bu oranın dörtte bir oranında bile olmadığını söyledi. Bozoğlu, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve iştiraki şirketlere yönelik operasyon sonucunda tutuklananlar bulunduğunu ve avukatların müvekkillerini savunmak için farklı gazeteleri okumak zorunda kaldıklarını anlattı. Bir köşe yazarının ‘Altın vuruş’ şeklindeki yazısına işaret eden Bozoğlu, “Kimse İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne ve CHP’ye altın vuruş yapamaz” dedi.
TÜRMEN’DEN ÖZERKLİK AÇIKLAMASI
CHP İzmir Milletvekili Adayı ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi eski yargıcı Rıza Türmen, Kılıçdaroğlu’nun ‘özerklik’ konusundaki açıklamaları hakkında açıklama yaptı. Türmen, “Sayın genel başkan Avrupa Konseyi Yerel Yönetim şartında Türkiye’nin koyduğu çekinceleri ortadan kaldırılacağından söz etti. Bu yanlış bir tepki doğurdu. Özellikle iktidar partisi saflarında istismar edildi. Özellikle bunu böyle söylemek CHP’yi PKK ile aynı çizgiye getirilecek. Bu tamamen mesnetsiz bir safsatadır. Bunu söyleyebilmek için yerel yönetimler şartını hiç okumamak gerekir. Bunu söylemek için sayın genel başkanın sözünü ettiği çekincelerinde ne olduğunu hiç okumamış olmak demektir. Bu yutturulmaya çalışmaktır” diye konuştu.
Yerel yönetim şartının 1985’te yürürlüğe girdiğini anlatan Türmen, şunları kaydetti:
“Bugün AB Konseyindeki 47 devletten 44’ü taraftır. Taraf olmayan ülkeler Monaco, San Marino ve Andora gibi zaten yerel yönetimi olmayan çok küçük ülkelerdir. Herkes taraf olmuştur buna. Türkiye 1991 imzalamış, 1992 de taraf olmuştur. 1992’den beri geçerli. Şartın yapısında 30 tane paragraf var. Her taraf ülke 20’sini uygulamak zorundadır. Ve seçiyorsunuz. Pek çok devlet şartları olduğu gibi kabul etmiştir. Türkiye 20 tane paragraf seçmiştir. Genel başkanın söylediği şey biz bu şartları olduğu gibi uygulayacağız. 30 paragrafı uygularsak ne olacak?
Bazılarını anlatayım. Mesela merkezi yönetim, yerel yönetimlerle ilgili bir karar alacaksa o zaman bunu yerel yönetimlere danışsın deniyor. Türkiye bunu kabul etmemiş. Şimdi mesela bunu kabul edeceğiz.
Yerel yönetimlerin iç örgütlenmesi yerel yönetimlere bırakılsın deniyor. Bunu da kabul etmemişiz.
Mali kaynaklar bakımından yerel yönetimlere ayrılan kaynaklar enflasyon gibi konulara karşı korunsun deniyor. Şimdi bunu kabul edeceğiz mesela. Ya da yerel yönetimlere ayrılan kaynaklar yeniden dağılımı gerekirse bu danışma ile yapılsın deniyor. Yerel yönetimlere para verilirken spesifik projeler için para verilmesin, global projeler halinde verilsin ki yerel yönetimler o parayı nasıl kullanacağına karar versinler deniyor.
Yani yerel yönetimlerin alanını biraz daha geliştiriyor. Bunların hepsi yerel yönetimleri korumak için genel yönetimlerin daha etkin bir şekilde çalışmasını sağlamak için yapılmış önlemler. Bizim anlayışımıza uygun. Katılımcı demokrasiden yanayız. Bunun başlangıcı yerel yönetimlerdir. Modern demokrasi anlayışına uygun bir söylemdir.”