CAN ÖZLÜ/ EGEDESONSÖZ- İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik gerçekleştirilen operasyonlar sonrası hazırlanan ve 8. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen, 10 klasör ve 324 sayfadan oluşan iddianame CHP kanadında tepki ile karşılandı. Başkan Aziz Kocaoğlu için 397 yıl hapis cezasının istendiği iddianamenin siyasi gerekçelere dayandırıldığını belirten CHP İzmir Milletvekilleri, her koşulda Kocaoğlu ve ekibine destek olacakları mesajını verdi.
Murat Bakan: Dağ fare doğurdu haberi için tıklayın
CHP İzmir Milletvekili Mustafa Moroğlu: Baştan beri değerlendirdiğimiz doğrultusunda bir iddianame olmuş. Soruşturmanın hukuki değil siyasi olduğunu savunduk. İddianame de siyasi bir davadır. Bu yargı düzeninden ne bekliyorsak o oldu. Siyasi bir iddianame hazırlandı ve İzmir’e yapılan hizmetler engellenmeye çalışıldı. Yarı Demokles’in kılıcı gibi kılıç sallıyorlar.
CHP İzmir Milletvekili Musa Çam: Türkiye’de, 2950 belediye var. Bunun 534 tanesi CHP’li. 162’si BDP’nin, 250’si de MHP tarafından yönetiliyor. 2000 belediye de AKP tarafından yönetiliyor. Tüm belediyelerde bir takım eksiklik ve kusurlar vardır. Ancak AKP’nin iktidarda olduğu belediyeleri bir tarafa bırakarak, sadece muhalif belediyelere suç atmak ve onlar hakkında soruşturma yapmak ve çalıştırılamaz hale getirmek politik bir durumdur. Kitaplara konu olan büyük ihale dosyaların bir tarafa bırakarak İzmir büyükşehir Belediyesi’ne ve İlçe belediyelerine yapılan operasyon tamamen siyasi müdahaledir. İzmir halkı buna gerekli cevabı verecektir.
CHP İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli: İddianamede, şüphelilere, örgüt faaliyetleri isnat ediliyor. İddianameyi okuyunca ortada bir örgüt yok. Bunu anlamak mümkün değil. Somut bir delil göremiyorsunuz. Özel yetkili mahkemenin görev alanına girmesi için haksız ekonomik çıkar sağlamak adına kurulan bir örgütü yeterli görmüyor. Cebir ve tehdit olması lazım. Örgütü orta koyan bir kanıt olmadığı gibi cebir ve tehdit unsuru bulmak da çok zor. Özel yetkili mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekir. Hrant Dink kararında örgütlü suçtan beraat çıktı. Bu davada olmayan örgüt, İzmir Büyükşehir Belediyesi için nasıl var oluyor. Ortada büyük bir çelişki var. Siyasi amaçlarla yürütülen bir dava olduğu açık. Yerel seçimler yaklaştıkça İzmir’i ele geçirmek için kuduruyorlar.
CHP İzmir Milletvekili Erdal Aksünger: Neyin ne kadar ceza verileceği karıştırılmış durumda. Türkiye’de çok ciddi yargı sorunları yaşanıyor. Büyükşehir’in üzerine her yerden baskı kurulup yıldırma politikası olduğu kamuoyu tarafından algılanmış durumda. Aziz başkanın lehine sonuçlanacaktır. Adalete inanan insanlarız. Bağımsız yargının Büyükşehir’i temize çıkartacağından eminim.
CHP İzmir Milletvekili Hülya Güven: Siyasi bir operasyon olduğunu düşünüyorum. İddianameye baktığınız zaman elle tutulur bir iddialar bütünü görünmüyor. Suçluluk göstermiyor. Tamamen olumsuz algı oluşturmaya yönelik bir durum söz konusu. Aylardır hapiste olan yöneticiler, hukuk ayaklar altına alınmış durumda. Hukuk düzgün işletilirse hepsi serbest kalacaktır.
CHP İzmir Milletvekili Aytun Çıray: İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Aziz Kocaoğlu hakkında yazılan İddianamede örgüt lideri olarak gösteriliyor. Sayın Kocaoğlu hakkında 33 suçla ilgili 153.5 ile 397 yıl arasında hapis cezası talep ediliyor. Büyükşehir belediye çalışanlarına da benzer suçlardan çeşitli cezalar öngörülüyor. Bu bir hukuki süreçtir, izleyeceğiz. Ancak hukukun üstünlüğünü savunan CHP’nin bir milletvekili olarak hukukun katledilmesine göz yummayacağımızı ifade etmek isterim. CHP’nin Büyükşehir Belediye Başkanı’nın dürüstlüğünden en ufak bir kuşkumuz yoktur. AKP’li Bakanların Sayın Kocaoğlu hakkındaki iyi niyet söylemlerini ise timsahın gözyaşları olarak değerlendiriyorum. Hiç kimse unutmamalıdır ki, “Keser döner sap döner gün olur hesap döner.” Sayın Kocaoğlu ve mesai arkadaşlarına geçmiş olsun diyor hiçbir zaman yalnız olmadıklarını bilmelerini rica ediyorum.
CHP İzmir Milletvekili Oğuz Oyan: Türkiye son yıllarda, adil yargılanma hakkının ihlali ve çifte standart uygulamalarıyla kargaşa ortamına sürüklenmiştir. İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik saldırının ne anlama geldiği İzmirliler ve toplumumuzun büyük çoğunluğu tarafından çok iyi anlaşılmaktadır. 2002, 2004, 2007, 2009 ve 2011’deki 5 genel ve yerel seçimde İzmir’i almayı başaramayan ve üstelik 2009’da 30 ilçeden sadece birini zar zor alabilen iktidar, şimdi tüm silahlarıyla İzmir’i ve İzmirlileri kuşatmaya çalışmaktadır. Demokratik yolla elde edemediği İzmir’i her yolu deneyerek, özel seçilmiş savcı ve yargıçlarıyla, denetçileriyle, denetçilerden oluşturulan sözde bilirkişi heyetleriyle, emniyet güçlerinin yasadışı takipleriyle almak istemektedir. Merkezi iktidar ve yerel yönetimleri her türlü denetimin dışında tutulurken, İzmir’de Siyasi Partiler Kanunu’na aykırı seçim harcamalarının hesabı verilemezken, iktidar emrindeki tüm güçleriyle İzmir’in üzerine gelmektedir. İzmir Cumhuriyet Başsavcısı, masumiyet karinesini hiçe sayarak, soruşturma kapsamındaki kişileri basına doğrudan suçlu ilan edebilmektedir. İzmir’de Büyükşehir Belediyesi seçimlere kadar iş yapamaz hale getirilmek, adeta felç edilmek istenmektedir. İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanına ve çalışanlarına yönelik bu kuşatmaların, ne Belediye çalışanlarını karalayacak, ne de dürüstlük timsali Başkan Aziz Kocaoğlu’nu yıpratacak ve yıldıracak etkisi olmayacaktır. İktidarın CHP’li belediyelere yönelttiği hukuk dışı saldırıların püskürtülmesinde bugün demokrasiye inanmış seçmenimize dünden daha fazla sorumluluk düşmektedir. Çünkü saldırılara karşı geniş kitlelerin kararlı duruşu, Türkiye’de demokrasi mücadelesinin olmazsa olmazı haline gelmiştir.