İZMİR - Plan ve Bütçe Komisyonu’nda hükümetin yoksulluk ve sosyal yardım politikalarını eleştiren Türeli, TUİK tarafından açıklanan yoksulluk ve açlık sınırı rakamlarının ülke gerçekleriyle örtüşmediğine dikkat çekti. AKP hükümetinin uyguladığı sosyal yardım politikalarının Türkiye’deki yoksulluğu giderek derinleştirdiğini kaydeden Türeli, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’e “ Yaşlılık aylığı alan vatandaşlarımızın maaşlarında yaptığınız 32 kuruşluk artışı yeterli buluyor musunuz?” diye sordu. Bakan Şahin’e devletten yoksulluk, yaşlılık ve engelli maaşı alan vatandaşların sorunlarını da ileten Türeli, “ Bu vatandaşlarımıza hak ettikleri maaşın bağlanması bürokratik süreç nedeniyle 6 ayı buluyor. Bakanlık zaten zor şartlarda yaşam mücadelesi veren bu insanların sorunlarını bir an önce çözmeli” uyarısında bulundu.
POZİTİF AYRIMCILIK YALAN OLDU
2010 yılında gerçekleştirilen referandumda kadın, çocuk, özürlü, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile gaziler lehine pozitif ayrımcılık yapılmasının eşitlik ilkesine aykırı olmadığı hükmünün Anayasal güvence altına alındığını hatırlatan Türeli, hükümetin bu değişikliklerin hayata geçmesi için gerekli olan uyum yasalarını aradan geçen 14 ayda çıkarmadığına işaret etti. Sosyal yardımların etkin ve verimli bir çerçevede dağıtılmadığı tespitinde bulunan Türeli, “ Türkiye’de dağıtılan sosyal yardımların toplamı 2010 yılı için 13 milyar Türk lirası, millî gelir içindeki payı ise yüzde 1,18. Bu oran OECD ülkeleriyle kıyaslandığında son derece düşük. Bu yardımların yüzde 38’i, zaten yeşil kartlılara yapılan harcamalardan oluşuyor. Kömür ve erzak dağıtımı gibi son derece yanlış, suiistimale ve politik sömürüye açık bir model benimseniyor. Sosyal yardımlarda çok başlı bir yapı var. Tam 10 devlet kurumu sosyal yardım dağıtıyor. Sistem yetersiz, verimsiz ve etkin değil. Birleşmiş Milletler raporuna göre Türkiye uluslararası karşılaştırmalarda 169 ülke arasında 83’üncü sırada. Tüm OECD ülkelerinin gerisindeyiz. Hatta birçok Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkesindeki yoksulluk görünümü bizden daha iyi durumda. Yoksulluk bir neden değil, sonuç. Hükümetin uygulamakta olduğu yanlış ekonomik ve sosyal politikalar ile sosyal koruma sisteminin eksiklikleri ve yetersizlikleri yoksulluğun neden olduğu sorunları daha da derinleştiriyor. Bugün geldiğimiz noktada AKP’nin yoksulluk politikası iflas etmiştir.” diye konuştu.
TÜİK YANILTIYOR
Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) tarafından açıklanan yoksulluk ve açlık sınırı rakamlarını da eleştiren Türeli, Türkiye’deki yoksulluk oranının açıklanandan çok daha yüksek olduğunu belirtti. “ Bu rakamlar ülke gerçekleriyle örtüşmüyor” diyen Türeli, sözlerini şöyle sürdürdü: “ TUİK’in 2010 tahmini rakamlarına göre 1 kişi için açlık sınırı 141, 4 kişi için 396 lira. Yoksulluk sınırı ise 1 kişi için 318, 4 kişi için 896 lira. Oysa 2010 yılının asgari ücret ortalaması 580 lira. Yani 4 kişilik bir hanede asgari ücretle çalışan sadece bir kişi varsa, o hane açlık sınırını ancak geçebiliyor. Bu aile gıda dışı yoksulluk sınırının ise altında kalıyor. Bu da şunu gösteriyor ki, Türkiye’de sadece işsiz olanlar değil çalışanlar da yoksul. Kamudaki ödenen çalışan işçilerin ücretleri ve memur maaşlarıyla yaptığımız karşılaştırmalarda benzer sonuçlar ortaya çıkıyor. Hükümet TUİK üzerinden Türkiye’deki yoksulluğun büyüklüğünü gizleme telaşında.”
TARIM ÇÖKTÜ YOKSULLUK ARTTI
Yoksulluğun giderek derinleşmesinde tarımsal destek politikalarının değiştirilmesinin etkili olduğunu anlatan Türeli, bir diğer neden olarak ise yanlış istihdam politikaları ve yüksek orandaki kayıt dışılığı gösterdi. Kadın istihdamının yüzde 25’ler seviyesinde olduğunu, bunun büyük bölümünün de tarımda ücretsiz aile işçisi olarak çalışanlardan oluştuğunu vurgulayan Türeli, “ Özellikle 2000’li yıllarda tarımsal destekleme politikalarının değiştirilmesi ile kırsal nüfus kentlere ve sanayi artığı hizmet sektörlerine yöneldi. TÜİK’in rakamlarına göre Türkiye için yüzde 18 olan yoksulluk oranı kırsalda yüzde 38,7’ye çıktı. Rakamlar Türkiye’nin bir kent- kır ayrımında olduğunu gösteriyor. Bunun nedeni tarımda uygulanan yanlış politikalardır. AKP hükümeti ürün ve girdi sübvansiyonları terk ederek “doğrudan gelir desteği’ adı altında bir sistem kurdu. Bu sistem hiçbir şekilde tarımsal üretim ve planlamayla ilgisi olmayan bir sistem. Tüm bu olumsuzların doğal sonucu olarak tarımda yoksulluk hızla arttı ve çözülme gerçekleşti. Bu durum kentlere büyük bir göç dalgası başlattı. Çarpık kentleşme ve gecekondulaşma adeta patladı. Göç eden insanlar kentlerin varoşlarında son derece kalitesiz konutlarda oturup, temel kamu hizmetlerinden yararlanamadıkları bir hayat sürdürüyor. Düzenli ve sürekli gelir getiren bir iş bulma imkânları son derece düşük. Daha çok marjinal sektörlerde, çok düşük maaşlarla ve sigortasız olarak, kayıt dışı çalışıyorlar. Bu da beraberinde sosyal dışlanma ve suç oranlarının artması sorunlarını getiriyor. AKP’nin 9 yılda Türkiye’yi getirdiği nokta maalesef bu” diye konuştu.