İZMİR - CHP İzmir İl Başkanı Tacettin Bayır, AKP İzmir İl Başkanı Ömer Cihat Akay'ın milletvekili seçimleri sırasında, seçmenlere gönderdikleri mektuplarla ilgili olarak yaptığı açıklamalara cevaben yazılı bir açıklama yaptı. Bayır’ın açıklamasında şu ifadeler yer aldı:
“İzmir Milletvekilimiz Prof. Dr. Oğuz Oyan, 9 Ocak Pazartesi günü İzmir’de yaptığı basın açıklamasında, Bilgi Edinme Hakkı Kanunu çerçevesinde AKP’nin İzmir’de seçmenlere 2 milyon 900 bin mektup gönderip göndermediğini ve bunun nasıl finanse edildiğini sorduğunu, ve sorularına iki çelişik resmi yanıt aldığını ifade etmiştir. Burada öncelikli haber değeri olan konu, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın gerçekleri gizleyerek ve çarpıtarak “seçim döneminde bütün seçmenlere değil, özellikle merkez ilçede örnekleme yoluyla seçmenlere ulaşılmaya çalışılmıştır” şeklinde yanıt vermiş olmasıdır. PTT’nin ilgili işlemde kamu zararına yol açan bir tutum içinde olup olmadığı ise ayrıca üzerinde durulması gereken bir konudur.
Asıl konu, Bakanın PTT ile çelişen yanıtıdır. İzmir’de bir merkez ilçe olduğunu sanan yanlışı bir yana bırakalım. Bir bakan nasıl olur da bir milletvekiline yalan bilgi verebilir? Oğuz Oyan basın açıklamasında PTT’den aldığı yanıtı da ekleyerek bunu kanıtlamıştır. Ortada bir suçüstü durumu vardır ve bunun üstü dikkatler başka yere çekilerek kapatılamaz.
Sayın Akay’ın yanıtından yeni bir şey öğrenmiş değiliz, çünkü zaten Oğuz Oyan’ın basın açıklamasında dağıtılan PTT yanıtında Akay’ın açıklamalarının temel noktaları (gönderi sayısı, tahsil edilen miktar, tahsil tarihi vs.) bulunmaktadır.
Sayın Akay’ın esef etmesi gereken kendi bakanıdır. Esef edilmesi gereken, 4 Ağustos 2011’de TBMM Başkanlığı aracılığıyla Oğuz Oyan’ın İzmir’deki seçim harcamalarına ilişkin sorularına süresi içinde yanıt verilmemesi yani gerçeklerin milletvekilinin ve kamuoyunun bilgisinden kaçırılmasıdır. Esef edilmesi gereken, milletvekillerinin 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu çerçevesinde sorularına yanıt aramaya zorlanmasıdır. Esef edilmesi gereken, 4982 sayılı kanunun amir hükümlerine rağmen Bakan imzası taşıyan bir resmi yanıtın yalan yanlış bilgiler içermesidir.
Ve gene esef edilmesi gereken, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın Anayasa’nın 98 ve TBMM İçtüzüğü’nün 99 uncu maddeleri uyarınca bir TBMM üyesinin yazılı sorusuna yanıt verme zahmetine katlanmadığı gibi, 4982 sayılı Bilgi Edinme Yasası’nın öngördüğü 15 günlük süre içinde dahi yanıt vermemekte direnmesidir.
Esef edilmesi gereken, Türkiye’de bu zihniyetle kamuda ve seçim harcamalarında saydamlığın sağlanmasının, dolayısıyla da demokratik bir yapının oluşturulmasının olanaksız olduğunun ortaya çıkmış olmasıdır.”