TSK, Osmaniye'de jandarma koruma karakoluna yapılan saldırıda hayatını kaybeden teğmen eşiyle ilgili, ilk kez fotoğraflı ve oldukça duygusal bir taziye metni yayınladı.’
TSK'nın internet sitesiden, 'Türk Silahlı Kuvvetleri ailesinin teröre verdiği acı kayıp' başlığı altında, bir taziye metni yayınlandı.
TSK’’nın bu duygusal fotoğraflı yayınladığı metinde şöyle denildi;
"Osmaniye’’nin Kanlıgeçit BOTAŞ Jandarma Koruma Karakolu ile içinde ailelerin de yaşadığı lojmanların yer aldığı Jandarma Komando Bölük binalarına, 10 Haziran 2010 günü, saat 21.55 sularında bölücü terör örgütü mensuplarınca roketatar ve uzun namlulu silahlarla taciz ateşi açılmıştır.
Açılan ateş sonucu, lojmanda bulunan Jandarma Teğmen Cumhur Akdağ'ın eşi Pınar Akdağ (23) başından yaralanmış ve kaldırıldığı hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetmiştir.
Pınar Akdağ, evliliğinin baharında eşi ile birlikte, birçok jandarma karakolunun sahip olduğu zor şartlarda, eşine destek olmak için oradaydı.
İkamet ettikleri lojman, Osmaniye’’nin 17 km kuzeydoğusunda, Kırıklı Köyü bölgesinde yer almakta ve aile ihtiyaçlarının büyük bir bölümünü Osmaniye’’den temin etmekteydiler.
Ancak o biliyordu ki eşi, kendisinin varlığıyla görevini daha şevkle ve heyecanla yapacaktı. Çünkü askerlik, eşi gibi kendisi için de bir yaşam tarzıydı. Ancak eşiyle birlikte olması onun için bütün zorlukların ikinci planda kalması anlamına geliyordu.
Bu kısacık mutlu yaşamda bir tek şeyi düşünememişti; bölücü terör örgütünün kahpece bir saldırı ile savunmasız, tek suçu 'eşim nerede olursa olsun ondan ayrılmayacağım, birlikte olacağım' diyen kendisini hedef alacağını...
Bölücü terör örgütü geçmişte köy katliamlarında kadın ve çocuk demeden, savunmasız insanları da hedef almaktaydı.
Bu son saldırı göstermiştir ki bölücü terör örgütü eski kirli günlerine tekrar geri dönmüş ve hedefleri arasına Türk Silahlı Kuvvetleri’’nin personeli yanında onların eş ve çocuklarını da almıştır.
Henüz 47 gün önce kurulan bir yuvanın yok olmasına ve masum bir evladımızın hayatını kaybetmesine yol açan bu hain saldırı Türk Silahlı Kuvvetleri ailesini derinden üzmüştür. Acımız büyüktür.
Terör eylemlerini çeşitli nedenlerle haklı göstermeye çalışanların, bölücü terör örgütüne destek verenlerin, sempati duyanların bu menfur saldırıyla ilgili ne söyleyeceklerini tüm kamuoyu merakla beklemektedir.
Hayatını kaybeden gencecik evladımıza Allah’’tan rahmet, değerli ailesine ve milletimize başsağlığı dileriz. Merhumenin naaşı; 12 Haziran 2010 tarihinde, İzmir/Buca-Şirinyer Merkez Camii'nde kılınacak ikindi namazını müteakip Kaynaklar Mezarlığı'na defnedilecektir."
PINAR'IN CENAZESİ GÖZYAŞLARIYLA KARŞILANDI
Osmaniye'de, terör örgütü mensuplarının Kanlıgeçit Jandarma Karakol Komutanlığı’´na yaptıkları hain saldırıda hayatını kaybeden 23 yaşındaki asker eşi Pınar Akdağ’´ın cenazesi dün gece İzmir'e getirildi. Cenazeyi karşılamak için havalimanına gelen yakınları gözyaşlarına hakim olamadı.
Dün saat 21.00 sıralarında, eşi Cumhur Akdağ, annesi Gülseren Ekmekçiler ve amcası Aydın Ekmekçiler tarafından, Adana'dan Sun Express’´e ait tarifeli uçakla alınarak İzmir’´e getirilen Pınar Akdağ’´ın cenazesi dün saat 22.30 sıralarında İzmir Adnan Menderes Havalimanı’´na vardı. Anne Gülseren Ekmekçiler ve eşi Teğmen Cumhur Akdağ cenazeyi ambulansla takip etti.
Havalimanında yakınları tarafından gözyaşlarıyla karşılanan Akdağ'ın cenazesinin, Hatay Askeri Hastanesi morguna kaldırılacağı bildirildi. Akdağ'ın cenazesi, bugün ikindi namazına müteakip kılınacak cenaze namazının ardından İzmir'de toprağa verilecek.
PINAR'IN YAKINLARI KONUŞTU
Teğmen Cumhur Akdağ’´ın, hain saldırıda yaşamını yitiren 47 günlük eşi Pınar Akdağ dün, gece geç saatlerinde cenazesi memleketi İzmir’´e getirilirken, ailesinin yaşadığı Şirinyer Semti’´ndeki baba ocağına ateş düştü.
[videoFile=http://webtv.hurriyet.mncdn.net/Haber/pinar_yakinlar_12062010_0433_flv.flv]
Yenge Ekmekçiler, "Yarın, babasının 40 mevlütü vardı. Bugün, mevlüde katılmak için İzmir’´e uçakla gelecekti. Hatta bileti bile hazırdı. Ancak şehit olarak geldi. Acımız çok büyük. "çok dürüst, sevecen bir insandı. Biz ona 'Fındık' diye hitap ederdik. Cumhur'la, Buca Ahmet Yesevi Lisesi'nden arkadaştı. Sekiz yıldır süren bir ilişkileri vardı. Birbirlerini çok seviyorlardı. Evlenerek en büyük hayalini gerçekleştirdi. Hiç tereddüt etmeden sevdiğinin yanına gitti. Hiçbir tedirginliği yoktu." dedi.