Araştırmacı Yaldız, CHP'deki adaylık sürecini yorumladı: Kabak İzmir’in başına patladı!

EGEDESONSÖZ - Gazeteci, Araştırmacı ve BİR TV Genel Müdürü Ümit Yaldız,  SONSÖZ TV’de katıldığı programda Gazeteci Fatih Yapar’ın sorularını yanıtladı.

Programın gündeminde Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayını belirleme süreci, PM ve kurultay sonrası CHP’nin son durumu vardı.

Yaldız, CHP’nin mevcut İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’i yeniden aday göstermeyecek olması ile ilgili yaptığı değerlendirmede “Kurultaydaki tavrı nedeniyle vazgeçti diyebiliriz. Tunç Soyer’in icraatlarını beğenmeyen, yeterli bulmayan çok var. Bir belediye başkanının halkın tamamının takdirini kazanması mümkün değil. Tunç Soyer, biraz farklı bir başkan modeliydi. Avrupai bir tarzı vardı. Bisiklete binmesinden başlayarak çeşitli aktiviteler, dans eden bir belediye başkanı görmedi İzmir Tunç Soyer’den önce. Pek çok belediye başkanının giremediği, girmeye cesaret edemediği, LGBT destekleri gibi, çeşitli girişimleri oldu. Bunlar cesaret isteyen şeylerdir. Daha Avrupai, daha batılı bir figürdü. Belli bir kesim de bu modeli ister istemez uzaktan izledi, kabullenmekte zorlandı” dedi.

SEZAR’IN HAKKINI SEZAR’A VERMEK GEREKİR
Yaldız, CHP’nin Tunç Soyer’den neden vazgeçtiği sorusu üzerine son durumu şöyle değerlendirdi:

“Kurultaydaki tavrı nedeniyle vazgeçti diyebiliriz. Tunç Soyer’in icraatlarını beğenmeyen, yeterli bulmayan çok var. Bir belediye başkanının halkın tamamının takdirini kazanması mümkün değil. Tunç Soyer, biraz farklı bir başkan modeliydi. Avrupai bir tarzı vardı. Bisiklete binmesinden başlayarak çeşitli aktiviteler, dans eden bir belediye başkanı görmedi İzmir Tunç Soyer’den önce. Pek çok belediye başkanının giremediği, girmeye cesaret edemediği, LGBT destekleri gibi, çeşitli girişimleri oldu. Bunlar cesaret isteyen şeylerdir. Daha Avrupai, daha batılı bir figürdü. Belli bir kesim de bu modeli ister istemez uzaktan izledi, kabullenmekte zorlandı. Tunç Soyer, icraatlarıyla ayrı değerlendirilmesi gereken, profil olarak ayrı değerlendirilmesi gereken bir belediye başkanı. Ben, Sezar’ın hakkını Sezar’a vermek gerekirse, Tunç Soyer’in, bu yoklukta, Türkiye’nin, dünyanın içinden geçtiği bunca sıkıntılı bir süreçte attığı adımları, yaptığı hizmetleri azımsayan, küçümseyen bir noktada hiç olmadım. Tunç Bey şunu da yapabilirdi; pandemi var, deprem oldu, sel oldu deyip şu yatırımları yapmayalım, diyebilirdi. Sosyal yardımlar bütçesini ikiye üçe katlayarak, halkın karşısında tribünlere oynayarak yönetebilirdi. Bunu yapmak yerine, Çiğli Tramvayı’nı yaptı, Narlıdere Metrosu’nu durdurabilirdi, durdurmadı. Buca Metrosu’na hiç girmeyebilirdi, girdi. Kemeraltı’na 90 yıl girilmemiş, pekala oraya da girmeyebilirdi. Kemeraltı’nın altyapısını değiştirdi ve tarihi çarşıda artık su baskınları olmuyor. Kırsal kalkınma konusunda Aziz Bey’den devraldığı bayrağı, kendi yöntemleriyle ileriye taşımaya çalıştı. Eşinin başkanı olduğu kooperatif üzerinden eleştirildi ama sadece eşinin başkanlığını yaptığını kooperatifle değil ki… İzmir’in 30 ilçesinde kooperatifler var. Onlarla da işbirliği yaptı. Burada bir model ortaya kondu. Dağdaki çobanın ayağına kadar gidip sütü alındı. Süt fabrikası açtı. Hiçbir şey yapmadı, yan gelip yattı dersek, haksızlık etmiş oluruz. Adaletsizlik yapmış oluruz. Dolayısıyla Tunç Soyer, icraat anlamında bu kriz ortamında, bu olağanüstü dönemde icraat yoluyla sınıfı geçmiştir. Diyorlar ki ‘biz dans eden başkan istemiyoruz, bisiklete binen başkan istemiyoruz. Bu Başkan, fazla batılı. DEM Partisi’nin tabanına yakın, gibi.’ Siyasi muhalefetin de bayraklaştırdığı konuları parti içindeki muhalifler de sahiplendi. Partili başkanı savunmak yerine, onlar da yukarıda saydığım şeylerden dolayı, kişilik özelliklerinden dolayı eleştirme yoluna gitti. Fakat Tunç Soyer’in kurultayda taşıdığı tavır, bardağı taşıran damladır. Eğer Tunç Soyer, onca soruna rağmen bunları yapmış bir belediye başkanı olarak, kurultayda Özgür Özel’in yanında dursaydı, Parti Meclisi 29 Ocak’ta mı toplanırdı? Tunç Soyer’in başkanlığı bir ay önce, bir buçuk ay önce açıklanmış olurdu. Tunç Soyer, kurultayda Kemal Kılıçdaroğlu’ndan yana durdu. Belki Kılıçdaroğlu’nun seçimi kazanacağını öngördü. Akıl hocaları, danışmanları her kimse ona böyle bir projeksiyon çizdiler. Tunç Soyer, siyasetten de çok anlamaz. Tunç Soyer’in 2009’da CHP’ye kaydolduğunu biliyorum. Belediye Başkanı olduğunda 10 delegeyi ya tanıyordur, ya tanımıyordur”

KILIÇDAROĞLU KAZANSAYDI ZATEN TUNÇ SOYER ADAYDI
Kurultayda Kılıçdaroğlu’nu destekleyenlerin içinden faturanın İzmir’e kesileceğini dile getiren Yaldız, “Kurultay’da Cumhuriyet Halk Partisi karpuz gibi ikiye bölündü. İlk turda Özgür Özel 18 oy öndeydi. Kemal Kılıçdaroğlu’nun kazanması pekala mümkündü. Kılıçdaroğlu, belki kazanacağına dair çok fazla özgüvenden dolayı kaybetti. Son konuşmayı yapmasa, belki 18 oyla Kılıçdaroğlu kazanacaktı. Kılıçdaroğlu kazanmış olsaydı, Tunç Soyer, zaten adaydı. Dolayısıyla ilçelerde kimlerin aday olacağı, Tunç Soyer’e soruluyor olurdu. Özellikle CHP siyasetinde durum aynen bu. Ya tam anlamıyla kazanıyorsun ya da her şeyi kaybediyorsunuz. Kumar masası gibi. Her şeyi kaybetmeniz söz konusu CHP’de… Antalya, Mersin, Adana, Kılıçdaroğlu'na oy verdi ama aday gösterildi başkanlar.... Kabak İzmir’in başına patladı. Yeni gelen başkan, eski döneme ait ince bir fatura kesmek zorunda. Her ne kadar kendisi, kurultaydan saatler sonra, kurultayda kullandığı oy nedeniyle herhangi bir kişinin ödül veya ceza almayacak demiş olsa da İzmir tercihi bunu tekzip ediyor, yalanlıyor. Çünkü aday gösterilmesi muhtemel kişi, henüz resmileşmiş olsa da (Cemil Tugay’ı kast ederek) oy verdiği için ödüllendirilmiş olacak. Aday gösterilmeyenlerin tamamı, Tunç Soyer ile beraber, Bornova’da çok başarılı bir belediye başkanlığı geçirmiş olan, bir önceki dönemde siyasi kıyıma uğramış olan, İzmir’in en başarılı ilçe belediye başkanıyken kıyıma uğrayan Olgun Atilla var. Anketlerde Tunç Soyer’den sonra en iyi oyu alan ikinci aday adayıdır Olgun Atilla. Olgun Atilla neden gündemde değil? Çünkü o da birinci turda Kemal Kılıçdaroğlu’na oy verdi. Bu durumda, Kılıçdaroğlu’nun yanında olanların kellesi alınmış olunuyor.  Tunç Soyer, tüm bu tartışmalara rağmen PM’den çıkar mı? Çıkarsa sürpriz olmaz. DEM Parti faktörü var. Ankara’ya gidip Tunç Soyer’i destek anlamında görüşmelerde bulunan STK temsilcileri, kanaat önderleri, muhtarlar var. Seyyar satıcılar bile nöbet tutmaya başladı. Genel merkez, gördüğüm kadarıyla o kadar da rahat değil, Tunç Soyer’in üstünü çizme konusunda” şeklinde konuştu.

CHP’NİN İKİ YAKASI BİR ARAYA GELMİYOR
CHP’de 1 Nisan sonrasında olağanüstü kurultay süreci yaşanır mı sorusuna yanıt veren Yaldız, “Şu andaki mevcut durumu tespit etmek lazım. Kemal Kılıçdaroğlu’nu beğenmeyebilirsin, biz de eleştirdik. Kılıçdaroğlu’nun bir de başarılı tarafı var. Adalet yürüyüşünden sonra kendisini birleştirici bir güce dönüştürdü. Millet İttifakı denen kavramının sebebi, Kılıçdaroğlu’nun durumudur. İYİ Parti’yi seçime soktu. 2019’da HDP’nin dışarıdan katıldığı o beraberlik, CHP’ye tarihi bir başarı getirdi. 2018’de, kendisine iki üç kez rakip olmuş birini Cumhurbaşkanı adayı göstererek yaratılan sinerji, Kemal Kılıçdaroğlu’nun eseridir. Süreç içinde, süreç sonunda hataları vardı ama sokağın sesini dinleyerek Muharrem İnce’yi aday göstermiş olması, CHP’nin 2019’daki başarısının temelini oluşturmuştur. O zamanki sinerji, İstanbul’un Ankara’nın alınabileceği gerçeğini göstermiştir. Kılıçdaroğlu, 2019 ittifakını işte bu duygunun üstüne inşa etti. İstanbul ve Ankara ile birlikte Büyükşehir sayısını 11’e çıkardı. Netice itibariyle siyasetteki güç dengeleri, desenleri bir araya getirip yönetebilme yeteneği vardı Kemal Bey’in. Şimdi bakın Cumhuriyet Halk Partisi, bırakın Altılı Masa falan kurmayı, kendi aralarında iki kişilik, üç kişilik masa kuramıyor. CHP, iki yakası bir araya gelmeyen noktada şu anda. Mesela DEM’le anlaşamıyor. DEM’in İzmir ve İstanbul’un tüm ilçelerinde aday göstermesi söz konusu. Efendim, bunlar Recep Tayyip Erdoğan’la anlaşılan filan. Siz anlaşsaydınız! O, Erdoğan’ın ustalığı! Dün nasıl Kemal Bey’in ustalığıysa, bugün Erdoğan’ın ustalığına döner bu. Bu, Erdoğan’a artı yazar, eksi yazmaz. İYİ Parti, 26 Ağustos’ta tüm illerde aday çıkaracağını ilan etti. Bu sürece gelinirken ve sonrasında Meral Akşener ile kapı aralanması çabası oldu ama Özgür Özel’in gücü, siyasi aklı veya becerisi, Meral Akşener ile DEM’i aynı potada eritmeye yetmiyor. Sonuçta bağımsız şekilde seçime girerse, bir dönem birlikte hareket ettiği partileri rakibi durumuna dönüştürmüş olursa, CHP, iktidarda olduğu ilçelerden 5’inden 6’sından çekilmek zorunda kalır. Kemal Kılıçdaroğlu’nun o başarısının altında Demirtaş ile yaptığı örtülü ittifaktı. Adana’yı, Antalya’yı, Mersin’i siz DEM seçmeninin desteğini almadan alamazsınız. Bırak bunları, Torbalı’yı alamazsın. Bayraklı’yı, Menemen’i alamazsın. Karabağlar’ı, Buca’yı alamazsın. Bunlar realitedir. Bunları görmezden gelelim, olmaz.  Bu başlı başına Özgür Özel’in ilk karnesi olacağı için, zayıflarla, kırıklarla dolu bir karne olacağı için, CHP’nin mekanizmaları tasfiye için düğmeye basar. İlk düğmeye basacak olan kişi de, Özgür Özel’i oraya getirmiş kişi olan Ekrem İmamoğlu olur. Bunu bilemiyoruz ama öngörebiliyoruz” ifadelerini kullandı.

CHP KÜSKÜNLER ORDUSU YARATIRSA KENDİ İÇİNDE BÖLÜNÜR
Yaldız, parti içinde küskünlerin ve dargınların yaratılırsa kendi içinde bölünmeler yaşayabileceğini dile getirdi ve ekledi:

“Küskünler olur, 2014’te ne olduysa, aynısı yaşanır, dedik. Metropol’de İYİ Parti arabada bekliyor, dedik. Memleket Partisi bekliyor. Bu partiler, Cumhuriyet Halk Partisi’nin önünde araba çalışır vaziyette bekliyorlar. Kontak açık. DEM Bekliyor. CHP, küskünler ordusu yaratırsa, kendi içinde bölünmeye devam eder. Tunç Soyer de bu uyarıyı yaptı, alttan çok önemli mesajlar veriyor. Benimle yürümeye var mısınız, diyor. Bunlar, partiye rağmen yürüyüş duygusu uyandırıyor ister istemez. Parti sizi aday göstermiştir, bunu seçmene sorarsınız. Aday adayıyken benimle yürümeye var mısınız demek, başka bir şeydir. Bu iki anlama gelir. Birincisi Ankara’ya ‘bu meydan benimledir, boş değilim, bir kitleyi kontrol ediyorum’ anlamına gelir. İkincisi de ‘ben bir yürüyüş yapacağım, benimle var mısınız’ anlamına gelir. CHP’yi büyük bir tehlike bekliyor. Dananın kuyruğu kopacak. Mevcut başkanlar açısından söyleyelim, 22 belediye başkanı var ve 17-18’inin tasfiyesi söz konusu. Bunlar arasında tasfiye edilmeyi hak eden, hizmet anlamında yetersiz kalmış çok sayıda belediye başkanı var ama hizmete bakılmış olsa bugün Büyükşehir için favori gösterilenlerden başlanarak tasfiye edilmeleri gerekir. Şu an Konak’a gösterilecek, Büyükşehir’e gösterilecek denilenlerin, tasfiye edileceklerden hiçbir farkları yok. Hatta bazılarının altında kalan başarı grafikleri var. CHP’de şu anda konuşulan senaryolar hayata geçirse, kurultayla ilgili ödül ceza sistemi çalıştırıldı. Birileri ödüllendirilirken, birileri cezalandırılıyor. İkincisi, hakkaniyetli bir süreç yönetilmedi. Anket dediler, kamuoyu yoklaması dediler, örgüt görüşü dediler. Bu isimler hangi anketlerden çıkmıştır. Hangi örgüt görüşünden çıkmıştır? Hangi oranlarda çıkmıştır? Yazmadıklarınız, hangi oranlardadır? Biz de anket yapıyoruz. İzmir’i bizim kadar milimetrik ölçebilen ikinci bir anket firması olduğuna inanmıyorum. Çünkü 16 yıldır bu kentin her köşesinde araştırma yapıyoruz yüz yüze. Benim yaptığım araştırmalarda o adı yazılanların hiçbiri çıkmadı. Başarılı birer belediye başkanı olarak çıkamadılar. Hatta ilçelerinde bile aday gösterilmeyecek şeklinde çıktılar anketten. Büyükşehir’i bırakın, ilçelerinde bile riskli şeklinde çıktılar. Şimdi bunlar aday gösterilirse, sadakat öne çıkacak. 31 Mart sonrası bunlar bizim yanımızda durur mu duygusu artı kurultaydaki tavırları nedeniyle ödül verilmiş olur. 2019’da ittifaklar vardı. Şimdi yok. Şimdi gücü kuvveti olan, tarlada izi olan, halkta sözü olan, halkta karşılığı olanların aranıp bulunması gerekirdi. Aday gösterilenlerle gösterilmeyenleri teraziye koyduğunda, aday gösterilmeyenler ağırlıkta olursa, bunun üzerinden yaratılacak olan hakkaniyetsizlik duygusu, aday geçişlerini artırır. Özgür Özel’in değişim rüzgarı hayal kırıklığı yaratır. Neyi değiştirmiş oluyorsunuz? Yaşanan duygular bile 2019’la aynı. 2019’da olgun Atilla, Sibel Uyar, ilçelerinde en başarılı başkanlardı. İkisi de tasfiye edildi. O duygularda bir fark yoksa, değişen bir şey yok demektir. CHP; kendi kendine operasyon yapmaktan, kafayı kaldırım AK Parti ile mücadele etmeye fırsat bulamıyor.”