İZMİR - İzmir 11. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Erhan Atlı, kasten adam öldürmeye teşebbüs suçundan yargıladığı ve Adli Tıp Kurumu'ndan gelen "cezai ehliyeti yoktur" yazısı üzerine ceza vermediği A.B'yi bir ay hastanede tutup, "iyileşti" şeklinde raporu düzenleyen Manisa Akıl ve Ruh Sağlığı Hastanesi'ne tepki gösterdi. Hastanenin raporunu kabul etmeyen Atlı, akıl sağlığı yerinde olmayan bir insanın bir ay içinde iyileştiğini söylemenin toplumsal sakıncaları olduğunu belirtti.
ACI ÖRNEKLER
Buna benzer raporlarla salıverilen insanların yeniden suç işlediğini "Çivici" lakaplı katil Süleyman Aktaş'ı örnek vererek anlatan Atlı, bu tür kişilerin en az 6 ay tedavi altında tutulması gerektiğini belirtti. Atlı, Adalet Bakanlığı Kanunlar Genel Müdürlüğü'ne de dilekçeyle başvurarak, TBMM'de kanun değişikliği yapılarak, bu tür kişilerin en az 6 ay süreyle tedavi altında tutulması zorunluluğu getirilmesi için yasal düzenlemeye gidilmesini talep etti.
MÜEBBET İSTENDİ
İzmir'de yaşayan A.B, 2 yıl önce arasında husumet bulunduğu Y.S'yi bıçaklayarak yaraladı. Ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılan Y.S, tedavi altına alınarak kurtarılırken A.B hakkında, "kasten adam öldürmeye teşebbüs" suçundan İzmir 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı. Dava sürerken mahkeme heyeti, hakkında ömürboyu hapis cezası istenen A.B'yi, akli dengesinin yerinde olup olmadığını tespiti için İstanbul Adli Tıp Kurumu'na sevk etti. Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Dairesi ise, mahkemeye sanık A.B'de psikotik bozukluk tespit ederek, akıl sağlığında bozukluk saptandığını bildirdi.
YAZI GÖNDERİLDİ
Mahkeme heyeti de, ceai ehliyeti olmadığı gerekçesiyle ceza vermediği A.B'yi tedavisinin yapılması için Manisa Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'ne sevk etti. Mahkemenin bu kararı üzerine A.B, geçtiğimiz 8 Aralık tarihinde cezaevindan alınarak tedavi amaçlı olarak hastaneye yatırıldı. Manisa Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi, 10 Ocak 2012 tarihinde mahkemeye yazı göndererek, A.B'nin tedavisinin tamamlandığını belirtip, 'Hakim kararıyla serbest bırakılabilir' raporu gönderdi.
AYRINTILI BİLGİ
Bu rapor Mahkeme Başkanı Erhan Atlı'yı, isyan ettirdi. Atlı, sadece bir ay tedavi altında tutulan A.B'nin iyileştiği yönündeki raporu kabul etmedi. Mahkeme başkanı, raporu kabul etmeme kararında, hastaneden gönderilen raporda 1 aylık sürede tedavi edildiği ve taburcu edilebileceği belirtilmesini eleştirdi. Başkan Atlı, hastaneden A.B'nin "toplumsal olarak tehlike yaratmayacağı" yönünde belirtilen görüşün kendilerine ayrıntılı bir şekilde bildirilmesini talep etti.
"RAHATSIZIM"
Bununla da yetinmeyen Atlı, Adalat Bakanlığı Kanunlar Genel Müdürlüğü'ne de durumdan duyduğu rahatsızlığı dilekçeyle anlattı. Atlı, dilekçesinde önce kendi mahkemesinde meydana gelen, akıl sağlığı yerinde olmadığı belirtilen bir sanığın bir ay gibi kısa bir sürede tedavi edildiği yönünde hastaneden gelen raporu anlattı. Türk Ceza Kanunu'nun 57. Maddesinde yer alan akıl hastalarının sağlık kurullarınca düzenlenen raporlara dayanarak, mahkemece serbest bırakabileceği yönündeki hükmü eleştiren Atlı, tedavi sürecinin daha uzun olması gerektiğini belirtti. Atlı, dilekçesinde şunları anlattı:
DERS VERİR GİBİ
"Geçmişte bu tür kısa tedaviler sonucu iyi olduğu veya tehlike kalmadığı yönünde kanaatle taburcu edilen ve serbest bırakılması yapılan sanıkların daha sonra başka mağdurlar yarattığı, yeniden suç işledikleri görülmüş, raporların sanıkların gerçek durumunu yansıtmadığı anlaşılmıştır. Özellikle geçmişte Manisa çevresinde 'Çivici' olarak bilinen bir sanığın bu tür bir raporla tahliye edilmesi sonucu tekrar bir çok kez suç işlediği de hepimizin malumudur. Yukarıda da açıklanmaya ve izah edilmeye çalışıldığı gibi TCK. 57. Maddesinin 3.fıkrasında her ne kadar 'Bırakabilir' şeklinde mahkeme ve hakime takdir yetkisi verilmiş ise de, uygulamada genelde mahkemelerin rapora istinaden derhal taburcu ve serbest bırakma kararları verdikleri görülmüş, bu durumda toplum açısından yeni bir tehlike yaratmıştır. Bu sebeple, TCK. 57. Maddenin 3. Fıkrasında bizce 6 aydan az olmamak üzere makul görülecek bir sürenin en az tedaevi süresi olarak belirlenmesi yönünden Türkiye Büyük Millet Meclisi nezdinde gereğinin yapılması hususu, bilgilerinize arz olunur."
Serbest kalınca dehşet saçtılar
Mahkeme başkanının bu isyanı, daha önce benzer şekilde "tedavi oldu" denilerek serbest bırakılan ve ardından vahşi cinayetler işleyen "Çivici katil" Süleyman Aktaş ve Ayhan Kartal'ı hatırlattı. Denizli Türkiye Elektrik Kurumu Müessese Müdürlüğünde hat işçiliği yaparken 31.500 volt elektrik akımına kapılıp ağır yaralanan Süleyman Aktaş, bu olaydan sonra 1986 yılında Antalya'da Nuri Keskin adındaki Başkomiseri öldürdü ve tutuklandı. Mahkeme akli dengesinin yerinde olmadığına karar verdi ve Süleyman Aktaş'ı, Manisa Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'ne gönderdi. Burada 4-5 sene tedavi gören Aktaş, taburcu olduktan sonra Denizli'nin Bozkurt ilçesindeki Çambaşı köyüne döndü. Fakat o döndüğünde Çambaşı köyünü hiç unutamayacakları bir felaket bekliyordu. Köye döndükten 3 yıl sonra yani 1994'te 4 komşusunu boğarak öldürmüştü.
"ÇİVİCİ" ADI VERİLDİ
Ona Çivici katil denmesinin nedeni ise öldürdüğü kurbanlarının kafalarının çeşitli yerlerine ve gözlerine çiviler çakmasıydı. ıÜüAyhan Kartal ise, 20 Nisan 1985'te İzmir İkiçesmelik'te 13 yaşındaki Armağan Kayadipli'yi tecavüz edip boğarak öldürdü. Bir yıl hastanede tedavi görüp taburcu edilen Kartal, 23 Eylül 1989'ta Şirinyer'de 9 yaşındaki Barış Kurt'u da tecavüz edip öldürdü. Kartal, bu cinayetten sonra Pınarbaşı'ndaki evinde sandıkta saklanırken bulunmuştu. Yine, 1992 yılında Manisa Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde müşahede altına alınan Kartal, 14 Ekim 1993'de kaçtı. Bir süre polisi peşinden koşturan Kartal, şans eseri İzmir'de yakalandı, hastaneye geri götürüldü.
Hukukçular ne diyor?
Avukat Özcan Türkoğlu: Amaç kamu güvenliğidir
Ceza yargılamasında amaç, suçluyla değil suçla mücadele etmektir. Yani asıl olan kamu güvenliği ve düzeni sağlanmasıdır. Yargıçların toplumsal güvenliğin temini için TCK'nın kendisine sağladığı yetkiyi kulanması da, yargılamanın getirdiği bir sorumluluğun sonucudur. Özellikle toplumsal güvenliği tehdit eden suçlarda, tüm kamu kurumlarının olduğu gibi yargı mekanizmasına da görev ve sorumluluklar düşmektedir. Burada da yargıçlar kişi hak ve özgürlükler ve toplumsal düzen arasındaki dengeyi kurmak adına önemli bir görev üstlenmiş durumda. Eksik gördükleri bir uygulamanın geri dönülemez zararlara neden olabileceği gerekçesiyle konunun yine hukuk anlayışıyla düzenlenmesini talep etmişler.
Avukat Yusuf Akın: 1 ayda ot bile yetişmez
1 aylık sürede ot bile yetimezken akıl hastası bir adamın iyileştiğine kanaat getiren bir rapor söz konusu. Mahkeme telefisi güç ve imkansız bir zararın doğmasını önüne geçmek adına anayasal yetkiyi kullanıp burada "en az asgeri iyileşme süresinin" belirlenmesi gerektiğini talep etmiştir. Devletin temel görevleri; kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamaktır. Mahkem burada, anayasal yetkisini kullanarak refah ve huzuru sağlamaya çalışıyor. Aslında mahkeme, burada önemli bir eksikliği de ortaya çıkarmış oluyor. O da bir kanun hazırlanırken sadece hukukçuların görüşünün alınmasının yetmeyeceği, o işin uzmanarın görüş ve düşüncelerinin de alınması gerektiğidir.(Yeniasır)