GQ dergisine samimi açıklamalarda bulunan genç aktör Jake Gyllenhaal, şu an yalnız bir erkek olsa da, bir erkeğin en önemli işinin hayatının kadınını bulmak olduğuna inanıyor!’
Son dönemde Reese Witherspoon ile biten ilişkisiyle gündemde olan ünlü oyuncu Jake Gyllenhaal, 1991 yılında 'City Slickers' isimli filmle sinemaya adım attı. 2004 yılında 'Brokeback Mountain' isimli filmde canlandırdığı eşcinsel kovboy rolüyle bir anda, tüm sinema endüstrisinin ilgisini çekmeyi başardı. Ünlü bir yönetmen ve senarist bir annenin oğlu olarak 1980 yılında Los Angeles'ta doğan Gyllenhaal, şimdi de 'Prince of Persia' (Pers Prensi: Zamanın Kumları) isimli filmiyle kendinden söz ettiriyor. Genç oyuncu, 28 Mayıs'ta Türkiye'de de vizyona girecek olan filmi, kariyeri ve aşk hayatı hakkında GQ dergisine samimi itiraflarda bulundu.
Ünlü bir ailenin oğlusunuz. Anne ve babanızın ünü sizi ve ilişkilerinizi etkiledi mi?
Sürekli çalışan bir anne- babanın çocuğu olmak sizi zorladı mı?
Onların ünü, beni de ilişkilerimi de etkilemedi. Evet, dediğiniz gibi çok çalışan bir anne-babam vardı. Ancak, yetişme dönemimizde asla onların çok çalıştığını hissetmedik. Onlar, bana ve kız kardeşime çok iyi bir eğitim verdi.
Oyuncu olmaya nasıl karar verdiniz? Bu bir karar, bir yandan da büyük bir risk taşımıyor mu?
Evet, taşıyordu... Tamamen kör bir şekilde, sadece oyuncu olmak istedim. Çok genç bir yaşta oyunculuk serüvenim başladı. 1991'de henüz 11 yaşındayken, ilk filmimde rol aldım.
Son filminiz hakkında da size sorular sormak istiyorum... Bir bilgisayar oyununun, beyazperdeye uyarlanmış halinde rol alıyorsunuz... Sanal bir kahramanı canlandırmak nasıl bir his?
Ben, her zaman bilgisayar oyunlarının büyük hayranı olmuşumdur. O yüzden, bence çok eğlenceli oldu bu çalışma.
BOL BOL SPOR YAPTIM
Filmde aksiyon ön planda. Bu tarz bir role hazırlanmak için neler yaptınız?
Tabii ki bol bol spor yaptım. Zaten spor yapmayı seven biriydim. Ama bu rol için çok daha fazla kas sahibi olmam gerekiyordu. Bu yüzden de ciddi bir antrenör ile uzun süre çalışma yapmam gerekti.
Şu an yalnızsınız. Sizi son derece yıpratan bir ayrılık süreci yaşadınız... Bu konu hakkında konuşmamızda bir sakınca yoktur heralde?
Yok...
Son olarak, GQ dergisine kapak olduğunuzda, erkeklerle ilgili bir saptamada bulunmuştunuz... Hatırlıyor musunuz?
Bir erkeğin en önemli işi doğru kadını bulmaktır!
Peki bu söze hala katılıyor musunuz?
Her erkeğin en önemli işi doğru kadını bulmak, her kadının en önemli işi doğru erkeği bulmaktır!(Sabah)