’‘Askerler 'One munite' diye bağırdı’’

İSTANBUL - İsrail askerlerinin baskını sırasında "Mavi Marmara" gemisinde bulunan Yeni Şafak gazetesi yazarı Hakan Albayrak, daha önce de danışmanlık yaptığı "Ayrılık" dizisiyle iki ülke arasında gerginlik yaşanmasına neden olmuştu.

 

İsrail askerleri tarafından sorgulanan Albayrak, gemide ve daha sonra yaşananları NTV'ye anlattı.

 

 

’“Ben saldırı sırasında ikinci katta, güvertedeyim. Gemilere sabah namaz sırasında saldırdılar. Botlarla gemiye yanaşmaya çalıştılar. Biz canlı kalkan olduk. Askerlerin üzerine kova falan ne bulursak attık, tekbir getirdik. Askerler kaçıp, tekrar gemiye yanaştılar.

 

Gemiden su sıkılıyordu, herhangi bir yaralayacak cisim atılmıyordu. Bizden çok korkuyorlardı, botlardaki askerler birbirlerini sakinleştirmeye çalışıyorlardı. Bu şekilde uzaklaştırdık, 45 dakika yanaşamadılar. Sonra helikopterle indirme yaptılar. Arkadaşlarımız iki askeri alıkoydu. Biri yaralandı, revire kaldırıldı.

 

Gemiyi alamayınca gerçek kurşunla ateş açtılar, müthiş bir katliam oldu. Dokuz şehit diyoruz ama malesef artma ihtimalı var. Birkaç arkadaşımızın da kayıp olduğu söyleniyor.

Arkadaşlarımız, askerlerin yere yatırdıklarının yaralarına basıp ’‘One minute, one minute’’ ve ’‘Al sana One minute’’ diye bağırdıklarını söylediler.

 

Her tarafta yaralı vardı, can çekişenler vardı. Onların hastaneye götürülmesi için anonslar yapıldı. Gemide bulunan İsrail parlamentosundan milletvekiline İbranice yazılar yazdırıp, camdan askerlere gösterdik.

 

2.5-3 saat böyle devam etti. Birçok arkadaşımız gerekli tedavi yapılamadığı için can verdi. Allah hepsine gani gani rahmet eylesin. Yaralılara da geçmiş olsun diliyorum.

 

Askerlerin ’‘One minute’’ çıkışını ben duymadım. Havaalanında arbede çıktı, orada da bir arkadaşımızı alıkoymak istemişler. Yaşanan arbedede askerlerin ’‘One minute’’, ’‘Erdoğan’’a söyle gelsin sizi kurtarsın’’ dediğini arkadaşlarımız duymuş.

 

İsrail askerleri çok korkaktılar ama çok vahşidiydi. Gemiyi gerçek kurşunla taradılar. Gemiyi teslim aldıktan sonra çok cesur oldular. Namaz kılmak isteyenlere bağırıp çağırdılar, tuvalete gideceklerin elini çözmediler. Sürekli tacizler oldu. Bizde korku yoktu, gemideki 600 kişi gerçekten kahramandı. Onların baskılarına boyun eğilmediği için sürekli sürtüşme yaşandı.

 

Aşdod Liman’’na gelince bize karşı nazik olmaya çalıştılar. Ama zaman zaman nefretlerini dışarı vurdular. Bizleri cezaevine naklettiler. İHH Başkanı Bülent Yıldırım ve yöneticiler, istihbarat birimleri tarafından sorgulandı. Beni de sorguya aldılar.

 

Birtakım sorular sordular. Bu işi Türkiye’’nin komplosu olarak sunmaya çalışacaklar. Dünyaya rezil oldukları için suçlu arıyorlar. Kendilerine söyledim ’‘Siz gemiye çıkamadınız, biz canlı kalkan olduk. Kimseye ateş açmadık. İki gemiyle bizi aranıza alıp limana çekebilirdiniz’’ dedim.