Geçen haftalarda St. Petersburg ve Moskova gezi gözlemlerimi yazarken, Rusya'daki en yüksek binanın Gasprom tarafından yapılan gökdelen olduğunu vurgulamıştım… Ve hepimizin bildiği gibi, gökdelenlerin 'yeni dönem kapitalizmin şehirlere mekansal yansıması' olduğunu hatırlatmak için de, Manuel Castels'in 'Gökdelenler kapitalizmin katedralleridir…' sözüne yer vermiştim…
***
Gökdelenler doğaya üstünlük göstergesi olarak da alınabilir ama daha önemlisi, insanın insana üstünlük göstergesi olmasıdır. Dolayısıyla şehirlerde yükselen bu yapılar, iktidarın şehre yansıması olarak da okunabilir. Nasıl ki, daha önce saraylar, katedraller ve kiliseler görkemleri ve cüsseleri ile şehirde iktidarı temsil ediyorlardıysa, şimdi de gökdelenler aynı şeyi temsil ediyor… Yani, sermayenin iktidarını…
***
Ancak bu sermayenin de tarzı ve karakteri de ülkeden ülkeye ve zamandan zamana farklılık gösteriyor... Bizdeki biraz ilkel, biraz barbar... Kolay kazanmak, çok kazanmak ve devletten himaye görmek istiyor. Görüyor da… Onun için ne şehircilik ilkelerini takıyor ne de mahkeme kararlarını…
Şehircilik bakanlığı zaten şehircilik karşıtı bir kurum olarak kurulmuş... Belediyeler ise, 'al gülüm ver gülüm' ilkesine alışmışlar abartılı bir şekilde... Nadiren kamu yararı ve kent estetiği konusunda duyarlı oluyorlar…
***
Cumhurbaşkanı, 'İstanbul'a ihanet ettik' dediğinden beri bu ihanet ekibi, gözünü İzmir'e dikmiş durumda…
İstanbul'dan İzmir'e yönelik göç eğilimi ile birlikte, beton sermayesinin de rotayı buraya çevirmiş olduğu belli… Zaten önceden tezgahı açmıştı bazıları... Narlıdere'de, Çeşme ve Konak'ta çok tartışmalı inşaatlar yaptılar. Bakanlık ve belediye uyumu ile kayda değer bir sıkıntı yaşamadılar…
Sivil Toplum ve meslek odalarının tepkileri onları engellemedi... Bunlar 'istemezükçü' deyip, telafisi imkansız kötülükler yaptılar İzmir'e…
Şimdi de Konak'a 146 metrelik bir gökdelen yapıyorlar... Belli ki, mevzuat işi kılıfına uydurulmuş. Daha önce defalarca mahkeme kararı ile durdurulmasına rağmen, bundan vazgeçemiyorlar…
***
Tepkiler bu defa artarak devam ediyor. Çünkü bu defa ölçü hepten kaçmış durumda... Konak'ta, 'İzmir'in silüetini değiştirecek' olan bu yapıya, bu kadar kolay geçit verilmemeliydi. Bakanlık verdiyse, belediyeler direnmeliydi… Belediyeler geçiştirirse, meslek odaları ve sivil toplum sesini yükseltmeli…
***
Şehir yönetmek bir perspektif işidir... Binlerce yıllık devamlılığı olan bir şehir merkezinde böyle bir yapı, sadece, daha çok ve kolay kazanmak isteyenlerin tercihi olabilir... Bir iktidar gösterisi... Şehri, şehir yapan değerleri bastıran bir iktidar…
İzmir'e kıymayın efendiler…