28 Şubat 2025 tarihinde, ABD Başkanı Donald Trump, Başkan Yardımcısı J. D. Vance ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodymyr Zelensky arasında Beyaz Saray Oval Ofis’te, basın mensuplarının yani bütün dünyanın gözü önünde gerçekleşen trajikomik görüşmeyi izlediniz mi? İzlemediyseniz, toplantıyı Türkçeye çevirerek yayınlayan televizyon kanallarından lütfen izleyin ki “ekonomik ve askeri bakımdan” bir ülkeye göbekten bağlı olmanın, o ülkeyi ne kadar rezil durumlara sokabileceğine şahit olun… Yularını başka bir ülkeye ya da ülkelere kaptırmış bir ülkenin, asla bağımsız olamayacağını, televizyon ekranları önünden bütün dünyaya gösteren ve bundan daha iyi bir tarihi dersin olamayacağı bu dersi kaçırmayın…

Toplantının amacı, iki ülke arasında Ukrayna’nın nadir toprak elementleri konusunda bir anlaşma imzalamaktı; daha doğrusu, Trump’ın Ukrayna’ya, Rusya ile sürdürülen savaşta Amerika tarafından yapıldığı iddia edilen (Trump’ın iddia ettiği) 350 milyar dolarlık yardıma karşılık, Ukrayna’nın “nadir toprak elementlerine” çökme (buna kapitülasyon da diyebiliriz) anlaşmasını dayatmaktı.

Ancak görüşme, dünya tarihinde gördüğümüz görebileceğimiz, diplomatik nezaketin yerle bir edildiği, bir devlet başkanının (Zelensky), Amerikan devlet başkanı ve yardımcısı tarafından çok kaba bir şekilde ve fütursuzca aşağılandığı tartışmalara sahne oldu. Öyle ki Zelensky’in Trump ve Vance tarafından uğradığı muamele karşısında oturup ağlasanız yeridir… Ağlamak terimi çok abartılı geldiyse, Amerika başkanı ve yardımcısı adına, utanç duymaktan yerin dibine girdiğinizi hissetmeniz de aşırı kaçmayacaktır…

Kısaca özetlemek gerekirse; görüşmenin başlangıcında, önce Trump, basın mensuplarına dönerek, Zelensky için “Görüyorsunuz işte, Putin’den öylesine nefret ediyor ki, böyle zor birisiyle anlaşma yapmak mümkün değil benim için, bu durumu anlıyorum ama Rusya da ona aşık değil, ben de istesem sert olabilirim ama bununla bir şey başaramam, ben işleri halletmek istiyorum” dedi. Arkasından lafa dalan Başkan Yardımcısı J.D. Vance, Trump’ın “işleri diplomasi yoluyla halletmeye çalıştığını” söyledi.

Bunun üzerine Zelensky'nin, 2014 yılında başlayan Rusya’nın Kırım’ı işgalinden itibaren 2022’de başlayan Rusya Ukrayna savaşına dek, ABD yönetiminin Ukrayna’ya verdiği destek ve tutuma yönelik eleştirilerine tepki gösteren Vance "Amerika Birleşik Devletleri'nin Oval Ofisi'ne gelip ülkenizin yok olmasını önlemeye çalışan ABD yönetimine saldırarak saygısızlık yapıyorsunuz, bu savaşı bitirmeye çalıştığı için Trump’a minnettar olmalısınız” diye parmağını salladı. Evet bildiğiniz parmak sallayarak çıkıştı ve “Senin Amerikan yönetimini eleştirmek ne haddine haaa” der gibi bir eda takınmaktan da geri kalmadı…

Şaşkına döndüğü gözlemlenen Zelensky “Sizin arada güzel bir okyanusunuz var, şimdi hissetmiyorsunuz ama siz de bu etkiyi hissedeceksiniz” diye, Rusya’yı desteklemenin ileride Amerika’yı da etkileyeceğini söylemeye çalışsa da nafile, Vance’in verdiği pası kaçırmayan Trump, Zelensky’nin laflarını ağzına tıkarak ve ona konuşma fırsatı vermeyerek, son derece üstenci ve kibirli bir tavırla, bir çocuğu paylarcasına “Bize ne hissedeceğimizi söyleme. Biz sorunu çözmeye çalışıyoruz. Bize ne hissedeceğimizi söyleme çünkü bunu tam olarak dikte edecek konumda değilsin. Ne hissedeceğimizi dikte edecek konumda değilsin. Kendimizi çok iyi hissedeceğiz. Kendimizi çok iyi ve çok güçlü hissedeceğiz. Sen iyi bir pozisyonda değilsin. Kendini çok kötü bir pozisyona soktun. Şu anda elinde kartların yok. Bizimle kartların olmaya başladı. Milyonlarca insanın hayatıyla kumar oynuyorsun. Üçüncü dünya savaşının kumarını oynuyorsun. Seni destekleyen bu ülkeye yaptığın çok büyük saygısızlık” diyerek ve parmağını tekrar Zelensky’e doğru sallayarak, arka arkaya salvolarını yağdırdı.

Tam bu arada yeniden lafa giren Vance, Zelensky’e küstahça “Toplantı boyunca bize bir kez teşekkür ettin mi” diye sesini yükseltince, artık buna dayanamayan Zelensky “Bana sesini yükseltince sanki bu savaş…” diye cevap verecek oldu ama Trump, bir kez daha lafı Zelensky’in ağzına tıkarak Vance’i savundu ve “O sana sesini yükseltmiyor. Senin ülkenin başı büyük belada. Sen bu savaşı kazanmıyorsun. Senin bu savaştan bizim sayemizde iyi çıkma şansın var” diye yüklenmeye devam etti.

Zelensky “Size ve kabinenize teşekkür ederim ama bu savaşın başından beri yalnız bırakıldık” diyecek oldu ki eyvah da ne eyvah!

Aportta hazır bekleyen Trump “Yalnız bırakılmadınız. Bizim aptal başkanımız Biden yüzünden size 350 milyar dolar verdik. Askeri teçhizat verdik. Evet cesur bir ordunuz var. Ama bizim size verdiğimiz askeri teçhizat olmasaydı, bu savaş iki haftada biterdi” diye Zelensky’i bir kez daha susturdu…

Akabinde, basın mensuplarına hitaben “Sanırım tüm bu olup bitenleri Amerikalıların görmesi iyi oldu. İnsanlar ne olup bittiğini daha iyi anlasın diye konuşmanın bu kadar uzun sürmesine izin verdim” diyerek Zelensky’e döndü ve “Bize minnettarlık duymak zorundasın. Elinde kartların yok. Senin insanların ölüyor. Askerlerin azalıyor” diye azarlayarak, alaycı yüz mimikleriyle Zelensky’i taklit etti. Trump, Zelensky’nin bu taklit karşısında, gözlerinin faltaşı gibi açılmasına aldırmadan “Ateşkes yapmak istemiyorum. Onu istemiyorum, bunu istemiyorum falan diyorsun. İstersen ateşkes yaparak bunu durdurabilirsin” dedi.

İnanın, bir devlet başkanının, bütün dünyanın gözü önünde böylesine incitici bir şekilde muameleye maruz kalması, içimi sızlattı. Zavallı Zelensky “Ben ateşkes istiyorum ama verilecek garantilerden naber” falan diyecek olsa da Trump yine Zelensky’i bastırarak “Obama sana kâğıt verdi. Bense sana ihtiyacın olan silahları verdim” dedi. Trump ayrıca, Obama döneminde Ukrayna'ya yeterli desteğin verilmediğini ve Clinton'ın dış politika deneyimlerinin ise başarısızlıkla sonuçlandığını öne sürerek, “Bize minnettar olmalısın çünkü elinde kartların yok ve bizim sayemizde elinde kartların var” diyerek parmak sallamaya devam etti.

Yüzündeki afallamış ifadeyle, nereye koyacağını şaşırdığı el kol hareketlerinden acınası bir halde görünen Zelensky’in ise, Trump’ın bu ölçüsüz sözlü saldırıları karşısında, hafif mi büyük mü bilemeyeceğim ama bir şok geçirdiği gün gibi ortadaydı.

Trump daha sonra basın mensuplarının sorularını cevapladı. Sesini daha da dikleştirerek, verip veriştirmeye devam ederken Zelensky hakkında “Obama ve Biden ile olan anlaşmaları bozulmuş olabilir aman benimle bozulmadı. Burada problem olan, ben senin sert olabilmen için sana güç verdim ancak sen, Amerika olmadan sert bir adam olamazdın. Ya bizimle anlaşma yapacaksın ya da savaşmaya devam edeceksin. Bunun iyi olacağını sanmıyorum. Kartların yok. Ama bizimle anlaşma imzalarsan daha iyi bir pozisyonda olacaksın. Bize hiç minnettar davranmıyorsun ve dürüst olmam gerekirse bu hiç hoş bir şey değil” diyerek son darbelerini vurdu…

Trump tarafından sürekli sözü kesilen ve yutkunmaktan artık konuşmaya mecali kalmayan Zelensky, şaşkınlıkla etrafına bakınmaya devam ettiği sırada basına dönen Trump’ın “Sanırım bu kadar yeter ve bu iyi bir televizyonculuk olacak” demesi ise gülüşmelere neden oldu… Daha sonra görüşmeyi bitiren Trump, ortak basın toplantısını iptal etti ve arkasından Zelensky ve ekibinin Beyaz Saray’dan ayrılmaları istendi, yani kibarca kovuldular…

Trump, kendi sosyal medya platformu Truth Social'da yaptığı açıklamada ise Zelensky'nin barışa hazır olmadığını belirterek, "Barışa hazır olduğunda geri gelebilir" dedi.

28 Şubat 2025’te Beyaz Saray’daki bu görüşme, dünya politikasındaki gerginliklerin ve güç dinamiklerinin ne kadar tehlikeli boyutlara ulaşabileceğini gözler önüne serdi. ABD Başkanı Donald Trump ve Başkan Yardımcısı J.D. Vance'in, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelensky'e karşı sergilediği tavır, sadece diplomatik bir gaf değil, aynı zamanda sözlü bir taciz ve tehdit içeren bir davranıştı. Bu tür tavırların, uluslararası ilişkilerdeki saygıyı nasıl zedelediği ve devletlerarası ilişkilerde ne kadar yıkıcı sonuçlar doğurabileceği üzerinde durmak gerekir.

Vance'in, Zelensky'i saygısızca eleştirmesi ve onu sürekli olarak küçümsemesi, sadece ikili ilişkilere zarar vermekle kalmayacak, aynı zamanda ABD'nin dünya çapındaki itibarını da zedeleyecek. Bir başkan yardımcısının, uluslararası bir liderle bu denli sert ve üstenci bir dil kullanması, küresel ilişkilerdeki diplomatik normları hiçe saymak demektir. Bu tür bir yaklaşım, ülkeler arasındaki güveni sarsar ve iş birliği zeminini zayıflatır.

Trump ve Vance’in tutumları, sadece bir dilin sertliğiyle sınırlı kalmadı. Onların tavırları, Zelensky’e açıkça bir tür tehdit anlamı taşımakta. Trump’ın, “Bu savaş, biz olmasaydık, (sizin aleyhinize) iki hafta içinde biterdi” şeklindeki sözleri, Ukrayna'nın savaş gücünü, ulusal egemenliğini ve bağımsızlığını hiçe sayan bir söylem olarak değerlendirilebilir. Zelensky’in, tüm zorluklar altında ülkesi için hayatta kalmaya çalışan bir lider olduğu bir dönemde, bu tür bir dil kullanmak sadece küstahça değil, aynı zamanda açık bir tacizdir.

Bir uluslararası liderin, başka bir lideri bu şekilde tehdit etmesi, uluslararası hukuka aykırıdır ve tüm dünya için tehlikeli bir örnek teşkil eder. Bu tür davranışlar, yalnızca sözlü bir saldırı değil, aynı zamanda bir ülkenin onuruna, ulusal bağımsızlığına ve diplomatik saygınlığına yapılan açık bir saldırıdır.

Bu tür üstenci, kibirli ve tehditkâr tavırlar, sadece Zelensky için değil, tüm Ukrayna halkı için büyük bir hakarettir. Bir dünya liderine karşı bu kadar aşağılayıcı bir üslup kullanmak, tüm dünyaya yanlış mesajlar verir. Trump ve Vance'in bu davranışları, Amerika’nın küresel liderlik rolüne ciddi şekilde zarar getirebilir. Bir ulusun liderine, başka bir ulusun egemenliğini ve bağımsızlığını bu şekilde küçümseyerek yaklaşmak, yalnızca o ülkeyi değil, tüm dünya düzenini tehdit eder.

Trumpgilleri ne kadar yerden yere vursak azdır, ancak halkının geleceğini, çıkarlarını ve kaynaklarını emperyalist ülkelerin gücüne ve çıkarlarına endeksleyen Zelensky gibi bütün liderlerin uğrayacağı bu tür bir akıbete de hazır olması gerekir. Ne yazık ki ve ne acıdır ki bu tür sorumsuz ve aciz liderlerin uyguladığı yanlış politikaların bedelini, onuru zedelenen ve vatan toprakları ile kaynakları sömürgecilere peşkeş çekilen masum halklar ile savaş meydanlarında hayatını kaybeden gencecik askerler ödüyor.

Zelensky, Trump yönetiminin kendisine karşı olan bu onur kırıcı ve alçaltıcı tutumundan sonra Amerika ile yeniden anlaşma masasına döner mi bilemem ama, bir dahaki anlaşma masasında Zelensky yerine bir başkası Ukrayna’nın yeni lideri olarak yerini alırsa, hiç şaşırmam. Bir kez yularını kaptırmaya gör, artık sonuna kadar sahibinin emrindesin demektir… Gel der gelirsin, git deyince de gidersin… Emperyalistlere bel bağlayan dünyanın tüm liderlerine ibret olsun dilerim…