Dilini nefretten,

Elini de şiddetten uzak tut…

İnsan olmanın temel şartlarıdır bunlar..

Dilini nefretten uzak tutmazsan, zaman için de elini de şiddetten uzak tutamazsın..

Bu sadece siyasal hayat için değildir..

Komşuluk ilişiklerinde,

Arkadaşlıkta,

İş hayatında,

Yolda, yolculukta,

Okulda eğlencede,

Dağda bayırda, ovada yaylada…

Hasılı hayatın her alanında ve her kesiminde…

Son yıllarda Türkiye adeta bir 'şiddet cehennemi'ne dönüşmüştür…

Çocuğa,

Kadına

Eşe, anneye babaya evlada…

Konu komşuya..

Niçin?

Çünkü 'dil nefret' saçmaktadır.

'Siz, sayın' gibi nezaket ifade eden kelimeler terk edilmiş, yerine 'kabaca isim zikredilir' hale dönüşmüştür..

Hal böyle olunca..

Doğal olarak, bu duygu ve düşünce yerini 'şiddete' terk eder hale gelmiştir.

O kadar ki..

Konuşana şiddet,

Yazana şiddet,

Fikrini söyleyene şiddet…

Böyle olmamalı ve böyle gitmez.

Suç işleyen mi var?

Hakaret eden mi var?

Eleştiri de dozunu kaçıran mı var?

Karşılığı şiddet olamaz.

Ya ne olmalı?

Yasalar ve yasayı uygulayanlar..

'İhkakı hak' yani, 'kendi hakkını kendi elinle alma' hiç bir dönemde meşru olmamıştır ve olamaz..

Ve unutulmamalıdır ki 'şiddet şiddeti celp eder'..

Bu da asla istenen bir yol olamaz.

Geçmiş bunun çok acı hatıralar ve bedelleri ile doludur..

Sorumlu sorumsuz herkes, önce ve ivedilikle 'dilini nefretten' uzak tutmalıdır.

Elini de hiç şüphesiz ve kesinlikle 'şiddetten' uzak tutmalıdır.

Sosyal barışın, demokrasinin, hukuk devletinin ve insan olmanın temel şartları bunlardır..