Demokrasinin 'düğün günü'dür seçim.
Vuslat günüdür..
Çok önemli bir gündür.
Ancak..
Usule ve özüne uygun yapılırsa…
Gelecek sene bu günlerde sandık başında olacağız...
Şunun sırasında, seçim takvimi de dikkate alındığında aylar kaldı denebilir.
Her şey yolunda giderse tabiatıyla.
Bu seçimlerin 'mihenk taşı', 'can damarı' ve 'odak noktası' nedir?
Amasız, fakatsız, şusuz - busuz cevabı açıktır:
Cumhurbaşkanlığı seçimidir.
Pek çok kez yazmaya çalıştığım gibi..
Çünkü:
2017 referandumu ile Anayasa'nın doğrudan 16 maddesi ve dolaylı olarak da yaklaşık 60 maddesi değişmiştir.
Yüzlerce yasa değiştirilmiş ve yenileri getirilmiştir.
Eskilerden eser kalmamıştır.
Tüm bunlarla..
Cumhurbaşkanlığı 'tek adam' yönetimine dönüştürülmüş ve tüm yetkiler Cumhurbaşkanında toplanmıştır. O gün bu gündür artık 'Bakanlar kurulu, Bakanlar, Kararnameler' kalmamıştır.
'Kararlarla' yönetilir olmuşuz.
O halde..
Bu yetkilerle donatılmış bir makama seçim yapacağız.
Ancak..
Toplumun tamamına yakını bunun farkında.
Bu sebepledir ki, 'adayları' çok merak ediyor ve hemen her gün bu konularda yazılanları da dikkatle takip ediyor.
Farkında olmayan kimler?
Belki biraz ağır olacak ama muhalefet genel başkanları...
Niçin..
Kendi beyanları ortada.
Adaylık işini altılı masada konuşmadık ve konuşmayacağız deniyor.
Konuşmalarda da 'iktidara geldiğimizde' sözünü hiç ihmal etmiyorlar.
O zaman şöyle düşüneceğiz galiba..
Seçimler olacak, birinci ve ikinci partiler belli olacak.
Birinci gelene hükümeti kurma görevi verilecek..
Hükümet kurulacak ve devam edip gidecek…
Böyle anlaşılıyor.
Ancak..
Böyle bir durum yok.
Bunların hepsini ve daha fazlasını seçilen Cumhurbaşkanı yapacak..
O halde..
Seçim yılı ve ayı bellidir.
Cumhur İttifakının adayı da bellidir.
Hiç kimse 'ipe un sermesin'…
Millet İttifakı da bir an evvel adayını belirlemeli ve ardına düşüp 81 il, 1000 ilçe, dağ bayır ova köy kasaba cadde meydan demeden, Türkiye'ye seçimi kazandıklarında neler yapacaklarını anlatmalıdır...
Gerisi lafı güzaf…