Aşağı yukarı 50-60 gün önce…

Issız bir şekilde 'Öğretmenler Günü' kutlanırken…

Şöyle yazmışız, naçizane:

Geçen sonbaharda ilkokul birinci sınıfa başlayanların çoğu…

Ne yazık ki…

Okumayı-yazmayı sökemedi…

Sebebi, Koronavirüs…

Mini mini birler…

Geçtiğimiz Mart ayından beri doğru / düzgün okula gidemedi…

Uzaktan da 'kolay olmuyor' maalesef…

Sonuç şu:

Korona Belası yüzünden…

Kayıp bir 'kuşak' geliyor…

Aslında…

Bu dert sadece bizim değil, dünyanın acıklı durumu…

Roman adı gibi:

'Kayıp Kuşağın Çocukları'

Kısmet olursa…

Gelecek yıl, okumayı / yazmayı sökecekler…

***

Türkiye gündem değiştirmeye bayılıyor!

Eğitim'deki 'sıkıntılı' tablo…

Bi'anda…

Nereden geldiği belli olmayan bir rüzgarla…

Şaaaak, diye…

Öğretmenlere mal edildi…

Üstelik, 'insaf yahu' dedirtecek biçimde!

***

Topluma şunu şırınga etmeye çalışıyorlar:

(Vicdanlarını kör ederek!)

'Pandemi nedeniyle yan gelip, yatıyorlar… Tıkır tıkır maaşlarını alıyorlar… Bir elleri yağda, bir elleri balda…'

***

Neden öğretmene karşı bu dalgalanma?

Pandemi yüz yüze eğitime darbe vurmasa…

Türkiye'nin her köşesinde 'uzaktan eğitim' adam gibi çalışsa…

Yine de…

Öğretmen için 'Evde ense yapıyorlar' saçmalığı yayılır mı?

Bu kutsal mesleği seçmiş…

Ataması yapılırken sevinçten hüngür hüngür ağlayan…

Öğretme aşkıyla yanıp tutuşan kurbanı olduğum öğretmenime…

Bu yakıştırmalar reva mı?

Ne yapsın Devlet Baba?

'Yüzyüze eğitim yok… Uzaktan eğitim işi de pek sağlıklı değil ama sen yine de her sabah okula gel!' mi desin?

***

Ben, size hakikati anlatayım…

İzmir'de, ilk, orta ve lise 850 bin fidan eğitim-öğretim görüyor…

Nereden baksan…

İzmir'de 80 bine yakın öğretmen görev yapıyor…

Hepsi… Hergün…

Evlerinden 'uzaktan eğitim' veriyor…

Ekranda karşısına 'tek' bir öğrenci görüntüsü bile gelse…

O öğretmen takır takır dersini işliyor…

Bir kısım özel okullarda, kolejlerde de bu sistem devrede…

Üstelik, okul yöneticileri ve…

İzmir Milli Eğitim Müdürlüğü'nün uzmanları…

Her Allah'ın günü..

Hafta içi uzaktan eğitimin 'izlenirlik oranları'nı kayıt altına alıyor…

Bu konuda velilere de…

Evlatlarını yakından 'izleme' ve 'takip' gibi…

Duyarlı olma görevi düşüyor…

Zor mu?

***

Soru şu:

Öğretmeni değersizleştirmek…

Kime fayda getirir?

Yetişkinler farkında değil mi, altın kalpli eğitim neferinin…

Son nefesine kadar…

Kuzucuklarına bi'şiler öğretmek için nasıl çırpındığını?

Anne-babaları, öğretmenden…

Öğretmeni de okuldan soğutacak…

Hatta…

Değersizleştirecek çabalar kime artı yazar?

***

Okulları kapalı tutmaktan zevk alan…

Bir Milli Eğitim Bakanı olabilir mi?

Ege topraklarının zenginliğini anlatmak için söylenen…

'On dönüm bostan, yan gel yat Osman…' tekerlemesini…

Cumhuriyet Öğretmeni'ne yaftalamak…

Kimin haddine?

Bu Pandemi de geçecek elbet…

O zaman nasıl bakacaksın öğretmenin yüzüne?

***

Eğitim, bir Devlet Politikası'dır…

Devlet Baba…

Öğrencisini ve öğretmenini korumak mecburiyetindedir…

***

Tarihten bir yaprak…

Neredeyse bir asır olacak…

Gazi Meclis'te milletvekili maaşları tartışılıyor…

Dönemin Maliye Bakanı Hasan Fehmi Bey (Ataç)…

Atatürk'e soruyor:

'Paşam vekil maaşlarını düzenleyeceğiz; ne kadar verelim?'

Atatürk, bi'an düşünüyor ve şöyle cevap veriyor:

'Öğretmen maaşlarını geçmesin!'

Bu yaşanmış olayı neden hatırlattım?

Ulu Önder'in…

Öğrencileri, öğretmenleri ve okulu çok sevdiğini…

Yurt gezilerinde önce okullara uğradığını…

Özellikle sınıflara girip, öğrencilerin yanına oturarak ders dinlediğini…

O fidanlara sorular sormayı alışkanlık haline getirdiğini…

Ve, her yerde öğretmenliğin üstün bir meslek olduğunu anlattığını…

Bilmeyenler öğrensin istedim…

***

1923'ten bu yana…

Yani, 98 yılda…

Tam 75 Milli Eğitim Bakanı güzel memleketimde görev yapmış…

Neredeyse, her bakana…

Eğitimi zirveye taşımak adına…

Ortalama dolu dolu '16 ay' düşmüş…

Sizce…

Vefakar öğretmenlerin 'inancı' ve 'inadı' olmasa…

Bu eğitim gemisi…

(Onca eleştiriye karşın; öyle ya da böyle…)

Şaşmadan rotasını sürdürebilir miydi?

***

Bitiriyoruz…

Öğretmeni küstürmeyelim…

Milli Eğitim bayrağını…

Zirveye taşıyacak heyecanlarını zayıflatmayalım…

Hep söylenir ama…

Aslında…

Sebebi de hep merak edilen soru şudur:

Öğretmenlik neden 'kutsal' meslektir?

Cevap, aşağı yukarı şöyle:

Öğretmenlik, sadece öğrenciye kitapta olan bilgiyi aktarmak değil…

Daha fazlasını sunabilme heyecanını taşıyabilmektir…

Bir meslekten daha fazlasıdır öğretmenlik…

Öğretmenliğin amacı…

Öğrenmeyi arzulayan, merak eden, sorgulayan ve…

İyi bireyler olmayı amaçlayan lider insanlar yetiştirmektir…

Nokta…

Sonsöz: 'Öğretmen bir kandile benzer; kendini tüketerek başkalarına ışık verir… Unutmayınız ki, cumhurbaşkanı bile sınıfta öğretmenden sonra gelir… / Gazi Mustafa Kemal Atatürk…'