Gerçek demokrasiden nasibini almamış, biat kültürü ile yetişmiş biri diktatör olabilir mi? Olabilir, hem de diktatörün dik alası olabilir. Bu kişi kendi kafasında kurguladığı rejimi demokrasi zannettiği için, doğal olarak kendini diktatör görmez. Üstelik kendisine 'diktatör' diyenlere de çok kızar.
Erdoğan, her konuşmasında '5 ay sonra seçim var, eğer ben diktatörsem beni yıkın. Hodri meydan' demektedir. Yeni söyleyecek bir şeyi kalmayan Erdoğan, 1920- 1930- 1940 yıllarından örnekler vermekte ve kendisinin ne mükemmel bir demokrat olduğunu ispata çalışmaktadır.
Erdoğan'a demokraside asla olmayacak fakat dikta rejimde olağan olan uygulamalardan birkaç örnek verelim. Hem de öyle 80-90 sene evvelinden değil, 27 Ekim Pazar günkü gazetelerden.
Bakalım anlatabilecek miyiz?
*Erdoğan Cumartesi günü, 'Maden ve yeraltı zenginlikleri ile ruhsat verme işini kendime bağladım' dedi. 12 yıldır iktidarda olduğunu unutup, gerekçe olarak da şimdiye kadar bedelsiz(!) bir sürü ruhsat verildiğini, ayrıca PKK Terör örgütünün de maden sahalarını kapattığını söyledi!
-Demokratik Parlamenter rejimlerde Başbakan koordinatör olarak görev yapar. Bakanlarına güvenir ve onların görev sahalarına karışmaz. Yapılan bir aksama-usulsüzlük-yolsuzluk varsa, o zaman devreye girer. O Bakanı hem görevden alır, hem yargıya havale eder.
Erdoğan, maden ruhsatlarında yolsuzluk yapıldığını televizyondan ilan ediyor ve 'bu sebepten görevi ben üstlendim' diyor.
Adama sormazlar mı, arkadaş 12 yıldır sen Başbakan değil misin?
Başbakan ve Bakanların birbirlerine ve yasalara karşı müteselsilen sorumlu olduğunu bilmez misin? İran din polisi kılıklı Bakan'ın bu işi yapamadıysa niçin o koltukta oturmaya devam ediyor? Yarın densizin biri kalkıp da,
'Maden ruhsatı için şu kadar dolar rüşvet verdim' derse, bu sorunun muhatabı kim olacak?
Böyle bir siyasal tavır, demokratik rejimlerde olmaz, dikta rejimlerde olur.
Bakalım anlatabilecek miyiz?
*Erdoğan Cumartesi günü, 'Maden ve yeraltı zenginlikleri ile ruhsat verme işini kendime bağladım' dedi. 12 yıldır iktidarda olduğunu unutup, gerekçe olarak da şimdiye kadar bedelsiz(!) bir sürü ruhsat verildiğini, ayrıca PKK Terör örgütünün de maden sahalarını kapattığını söyledi!
-Demokratik Parlamenter rejimlerde Başbakan koordinatör olarak görev yapar. Bakanlarına güvenir ve onların görev sahalarına karışmaz. Yapılan bir aksama-usulsüzlük-yolsuzluk varsa, o zaman devreye girer. O Bakanı hem görevden alır, hem yargıya havale eder.
Erdoğan, maden ruhsatlarında yolsuzluk yapıldığını televizyondan ilan ediyor ve 'bu sebepten görevi ben üstlendim' diyor.
Adama sormazlar mı, arkadaş 12 yıldır sen Başbakan değil misin?
Başbakan ve Bakanların birbirlerine ve yasalara karşı müteselsilen sorumlu olduğunu bilmez misin? İran din polisi kılıklı Bakan'ın bu işi yapamadıysa niçin o koltukta oturmaya devam ediyor? Yarın densizin biri kalkıp da,
'Maden ruhsatı için şu kadar dolar rüşvet verdim' derse, bu sorunun muhatabı kim olacak?
Böyle bir siyasal tavır, demokratik rejimlerde olmaz, dikta rejimlerde olur.
*Pazar günkü gazetelerde, Başbakan Erdoğan'ın oğlunun, İçişleri Bakanı ile beraber çekilmiş resimleri vardı. Oğul Erdoğan ve Bakan sevgililer gibi elele tutuşmuşlar, beraberce teftiş yapıyorlardı!
Şimdi sizlere bir soru soracağım, lütfen özellikle AKP'li dostlar vicdanlarına danışıp, öyle cevap versinler;
Başbakan Erdoğan'ın kardeşinin oğlu Mustafa Erdoğan 50 kilo Esrarla yakalanmış, tutuklanmış ve sonra, 'Hakim abiler, ben satıcı değilim, içiciyim. Çok içtiğimden stoklu çalışırım' deyip serbest bırakılmıştı. Şimdi oğul Erdoğan'ın, emmioğlusu Mustafa Erdoğan yine yakalansa, bu İçişleri Bakanı, sıradan vatandaşa davrandığı gibi davranabilir mi?
Bu şekildeki vıcık-vıcık pislik kokan bir ilişkiyi demokratik rejimlerde göremezsiniz. Suriye'de Esad'ın yakınlarında, Kaddafi'nin oğullarında, Vahhabi Suudi Kralının çocuklarında görebilirsiniz.
Şimdi sizlere bir soru soracağım, lütfen özellikle AKP'li dostlar vicdanlarına danışıp, öyle cevap versinler;
Başbakan Erdoğan'ın kardeşinin oğlu Mustafa Erdoğan 50 kilo Esrarla yakalanmış, tutuklanmış ve sonra, 'Hakim abiler, ben satıcı değilim, içiciyim. Çok içtiğimden stoklu çalışırım' deyip serbest bırakılmıştı. Şimdi oğul Erdoğan'ın, emmioğlusu Mustafa Erdoğan yine yakalansa, bu İçişleri Bakanı, sıradan vatandaşa davrandığı gibi davranabilir mi?
Bu şekildeki vıcık-vıcık pislik kokan bir ilişkiyi demokratik rejimlerde göremezsiniz. Suriye'de Esad'ın yakınlarında, Kaddafi'nin oğullarında, Vahhabi Suudi Kralının çocuklarında görebilirsiniz.
*Başbakan Erdoğan'ın kızı Sümeyye Sultan, annesi ve babası ile Van'a gitmiş ve orada etrafa emirler veriyor ve vatandaşın yazılı taleplerini topluyordu!
Bu hanım kızın devlette bir görevi var mı? Seçilmiş biri mi? Ne hakla Vali'ye Emniyet Müdürüne talimat veriyor? Görevliler de niçin bu yetkisiz kişinin kanunsuz emirlerini dinliyorlar?
Hiçbir demokratik rejimde, Başbakan'ın eşinin-kızının-damadının devlet işlerine karıştığını göremezsiniz. Öyle bir terbiyesizlik yapanı, kamuoyu sokağa çıkamaz hale getirir.
Bu hanım kızın devlette bir görevi var mı? Seçilmiş biri mi? Ne hakla Vali'ye Emniyet Müdürüne talimat veriyor? Görevliler de niçin bu yetkisiz kişinin kanunsuz emirlerini dinliyorlar?
Hiçbir demokratik rejimde, Başbakan'ın eşinin-kızının-damadının devlet işlerine karıştığını göremezsiniz. Öyle bir terbiyesizlik yapanı, kamuoyu sokağa çıkamaz hale getirir.
Bu ve benzeri örnekleri her gün yaşıyoruz.
Demokratik rejime inanan ve milli iradeye saygılı biri böyle davranmaz.
Fakat kişi kendini hem demokrat, hem halife, hem sultan, hem de tek seçici görüyor ve böyle davranıyorsa, ondan sadece diktatör çıkar.
Tarihte ne kadar diktatör varsa hepsinin sonu çok feci olmuştur!
Demokratik rejime inanan ve milli iradeye saygılı biri böyle davranmaz.
Fakat kişi kendini hem demokrat, hem halife, hem sultan, hem de tek seçici görüyor ve böyle davranıyorsa, ondan sadece diktatör çıkar.
Tarihte ne kadar diktatör varsa hepsinin sonu çok feci olmuştur!
Not: 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı için hepimiz meydanlardayız. Milli andımızı
haykıracağız. Türk Milletinin gücü, çok kişiyi gerçekten hasta edecektir.
haykıracağız. Türk Milletinin gücü, çok kişiyi gerçekten hasta edecektir.