İlhami Yangın. Şair ve Yazar, çok sayıda kitabı var. Son kitabının adı
'Cümbür Cemaat'.
Bu kitabında yazdıkları, eğer ülke 'hukuk devleti' olsaydı ve Cumhuriyetin Savcıları sorumluluklarının bilincinde olsalardı, ortalığın yangın yerine dönmesi gerekirdi…
Yazar;
*Cemaatin, 2007 yılından itibaren Ankara başta olmak üzere birçok il'de yasadışı kasetleme ve görüntüleme merkezleri kurduğunu, devletin haber alma servisinin cemaatin elemanlarına sınırsız bilgi aktardığını, bu konuda harcanan tüm paraların devlet tarafından karşılandığını,
*Cemaatin, 2007 yılından itibaren Ankara başta olmak üzere birçok il'de yasadışı kasetleme ve görüntüleme merkezleri kurduğunu, devletin haber alma servisinin cemaatin elemanlarına sınırsız bilgi aktardığını, bu konuda harcanan tüm paraların devlet tarafından karşılandığını,
*Deniz Baykal'ın ve MHP'li üst düzey yöneticilerinin bu ekip tarafından görüntülenip, devletin polisi eliyle basına ve kamuoyuna servis edildiğini,
*Atatürk'ün kendi elleriyle kurduğu bir kurumun cemaat eliyle nasıl çökertildiğini ve kurumun başkanına ne tuzaklar kurulduğunu, buralara Mümtazer Türköne-İskender Pala ikilisinin nasıl atandığını anlatıyor ve 'Antigazete.com' sitesinde feryat ediyor;
'Ben bunları ispatlamaya hazırım. Ama bunları soracak delikanlı bir Savcı arıyorum…'
'Ben bunları ispatlamaya hazırım. Ama bunları soracak delikanlı bir Savcı arıyorum…'
Bu haklı feryadı duymakta zorlanan Cumhuriyetin Savcılarına, hukukçu olmadığımız halde biz de yardımcı olalım. Belki duyarlar !...
Eğer Yazarın söyledikleri doğruysa;
Yürürlükteki Anayasamızın;
Başlangıç kısmı ve 1-2-3-4 maddeleri ile, Temel Hak ve Hürriyetler-Özel Hayatın Gizliliği ve Korunması-Kişi Hürriyeti ve Güvenliği- Haberleşme Hürriyetini sağlayan maddeleri ve Devrim Kanunlarının Anayasamızın güvence altına aldığı 174. Maddesi, göz göre-göre, Cumhuriyetin Savcıları önünde çiğnenmiş ve 'Anayasa İhlal Suçu' işlenmiştir…
Yürürlükteki Anayasamızın;
Başlangıç kısmı ve 1-2-3-4 maddeleri ile, Temel Hak ve Hürriyetler-Özel Hayatın Gizliliği ve Korunması-Kişi Hürriyeti ve Güvenliği- Haberleşme Hürriyetini sağlayan maddeleri ve Devrim Kanunlarının Anayasamızın güvence altına aldığı 174. Maddesi, göz göre-göre, Cumhuriyetin Savcıları önünde çiğnenmiş ve 'Anayasa İhlal Suçu' işlenmiştir…
Böylesine önemli bir iddia, görevleri Anayasamızı ve Cumhuriyetimizi korumak ve hukukun dışına çıkanları; Makamları ne olursa olsun, kimin sır küpü olurlarsa olsun, kimin yakını olurlarsa olsunlar, yakalarına yapışıp Bağımsız Mahkemelere teslim etmek olan Cumhuriyetin Savcılarını ilgilendirmeyecek de, Tapu-Kadastro Müdürlerini veya Veteriner Hekimlerimizi mi ilgilendirecek?
Yoksa, Cumhuriyetin Savcıları maaşlarını T.C Devleti'nden almıyorlar mı?
Cumhuriyetin Savcılarının Anayasa ve yasalardan aldıkları güçleri, sadece
Türk Ordusunun Subaylarına mı yetiyor ?
Cemaat denen illegal örgüte, Cumhuriyetin Savcılarının, hele-hele 'Özel Yetkili' Cumhuriyet Savcılarının güçleri yetmiyor mu?
Cumhuriyetin Savcılarının Anayasa ve yasalardan aldıkları güçleri, sadece
Türk Ordusunun Subaylarına mı yetiyor ?
Cemaat denen illegal örgüte, Cumhuriyetin Savcılarının, hele-hele 'Özel Yetkili' Cumhuriyet Savcılarının güçleri yetmiyor mu?
Bakın, yazar kendi haber sitesinde ne diyor;
'Delikanlı bir Savcı' arıyorum. Yazdıklarımı ispat edeceğim…
'Delikanlı bir Savcı' arıyorum. Yazdıklarımı ispat edeceğim…
Çağırsanız ya adamı !...
Hey, orada kimse var mı? Sesimi duyan var mı?...
Hey, orada kimse var mı? Sesimi duyan var mı?...
Not; Yazıyı tamamlarken 28 Şubat Operasyonu başlatıldı. Cumhuriyet Savcılarının gücü yine askere, üstelik emekli askerlere yetti. 28 Şubat'ta Milli Güvenlik Kurulunda alınan kararlarını okursanız, Türkiye'de oynanan oyunun gerçek yüzünü iyice anlarsınız. Laik Devletten, Atatürkçülerden, Demokrasiden, Türklükten, Türkçeden, Eğitim Birliğinden ve Cumhuriyet'ten,
Cemaatin-Tarikatların intikam alma operasyonudur bütün bu yaşananlar. Bu arada Deniz Feneri davası da unutulmuş olur, bir bakmışsınız Suriye'ye de girivermişiz !...
Cemaatin-Tarikatların intikam alma operasyonudur bütün bu yaşananlar. Bu arada Deniz Feneri davası da unutulmuş olur, bir bakmışsınız Suriye'ye de girivermişiz !...