İngiltere yüksek mahkemesi oybirliğiyle Başbakan Boris Johnson'ın parlamentoyu beş hafta kapatmasını yasal bulmadığı için milletvekilleri görevlerinin başına döndü. Yüksek mahkeme bağımsız davranıp Başbakanın kararını takip etmek, onaylamak yerine onun aldığı kararı iptal etti. Bu karar İngiliz basınında bir zafer ve başbakan için bir aşağılanma olarak nitelense de hükümete yakın basın 'ülkeyi kim yönetiyor' veya 'anayasa darbesi' diye itiraz etti.
Birleşmiş Milletler Genel toplantısı için ABD'de olan Boris Johnson ABD'ye olan ziyaretini kısa kesip Birleşik Krallığa döndü. Kraliçe ile görüşmesine karşın görüşmenin içeriği açıklanmadı. Muhalefet partileri ve öfkeli milletvekillerin 'eğer biraz utanma duygusu varsa' diyerek istifa etmesini istedikleri ancak hükümetin buna sıcak bakmadığı belirtildi.
TheresaMay'in istifasından sonra genel bir seçimle değil ama yalnızca muhafazakar parti delegelerinin oylamalarıyla başbakanlık koltuğuna oturan Johnson, ülkedeki milyonların oyuyla başbakan olmak yerine azınlığın oylarıyla başbakan olduktan sonra keyfi kararları ile ülkeyi karıştırmış, yerinden oynatmıştı.
Önce Ekim sonu anlaşmasız olarak Birleşik Krallığı Avrupa Birliğinden çıkaracağını söyleyerek ülkeyi sonu bilinmez bir maceraya sürükleme söylemleriyle, daha sonra Kraliçe'nin açılış konuşması bahanesiyle milletvekillerinin Brexit'itartışamaması için beş hafta parlamentoyu kapatma kararıyla ülkede huzursuzluk ve karmaşa yaratmıştı. Ancak, bağımsız yargı bu konuda başbakanın kanunsuz davrandığı kararını alarak parlamentoyu açınca bu ülkede demokrasi kazandı ama tartışmalar sürüyor, sular hala durulmadı.
Johnson'ın ülkeyi acil bir seçime götüreceği, ülkeyi böldüğü,yalan söylediği, gücünü istismar ettiği, anayasayı çiğnediği, Kraliçeyi yanlış yönlendirdiği, muhalefet partilerinin de Johnson'ı utandırmak için her şeyi yapacağı, diğer taraftan Johnson'ın yüksek mahkeme kararına 'kanunsuz' dediği belirtiliyor.
Muhalefetteki İşçi partisi lideri JeremyCorbyn halka tekrar referandum ile Brexit konusunun sorulması gerektiğini, kendisi başbakan olursa soracağını söylerken partinin milletvekilleri ise Avrupa Birliğinden 'ayrılmama' konusunu destekliyor. Suların bir süre daha durulamayacağı, tartışmaların süreceği görülüyor.