Ha kuruldu, ha kurulacak derken nihayet 'doğum' gerçekleşti. Nur topu gibi yeni bir partimiz var artık… Muhtemelen sizler de benim gibi 'yeni' olan yanını aradınız. Ben bulamadım. Yeni Parti'nin sadece adı yeni…

Kurucuları bir kaçı dışında tamamen 'eski'. Siyaset sahnesinin bildik, tanıdık simaları 'MHP'nin eski kadroların yeni partisi mi' demeli, yoksa 'parti içi kavgaların eseri mi' bilemedim…

Kurucu genel başkanı tarafından açıklanan program; sanki AKP'nin kurulduğu yıllardaki popülist söylemlerine benziyor. AB üyelik süreci ve serbest piyasa ekonomisi söylemleriyle liberallerin; insan hakları, hukuk ve güçler ayrılığı söylemleriyle de demokrasinin olmazsa olmazı sivil toplum örgütlerinin dikkati çekilmeye çalışılıyor.

Kürt sorunu için (doksanlı yıllara dönülerek Güneydoğu sorunu olarak adlandırılıyor) her ne kadar ekonomiyi geliştirme ve demokratikleşme gibi söylemler dillendiriliyor olsa da; terörle mücadelede güvenlikçi yöntemlerin kaçınılmazlığı ve askeri başarının önemi vurgulanıyor. Anlaşılacağı üzere sorun; yine askeri otoriteye devredilecek...

'Ben, İçişleri Bakanlığı yaptığım dönemde tarihin en uzun, en geniş, en kapsamlı sınır ötesi harekatına imza atmış bir bakanım. Utanarak söylüyorum bazıları diyor ki sosyal medyada 'Meral Akşener MHP'ye genel başkan olmasın, faili meçhullerin sorumlusu O'dur' diyorlar. Ne derseniz deyin hepsi kabulümdür. Bu ülke için, bu milletin birliği beraberliği için bir şey yapılması gerekiyorsa yapmışımdır, sorumluluğunu da sonuna kadar alıyorum.' Akşener'in bu açıklaması hala hafızalarda…

Yeni Parti'nin hedef kitlesi her ne kadar AKP tabanı gibi görünse de; benim asıl üzüntüm CHP'den yana... CHP bugüne kadar sol 'ayağı' aksayan Türkiye'de sağ kulvarda kendine yer bulmaya çalıştı. Beceremedi… Aldığı sonuçlar gösteriyor ki; yaklaşımı sağ seçmen tarafından samimi bulunmadı. Her ne kadar sağcı olma çalışmaları devam ediyor olsa da işi biraz daha zor… Lakin sağ kulvardaki yarışmacılar şimdi bir fazla...

Mehmet Haberal, Sinan Aygün, İlhan Kesici, Mehmet Bekaroğlu, Aytun Çıray bir çırpıda akla gelenler… Ha bir de 'ekmek için Ekmeleddin' vardı değil mi?

Fabrikasında işçisi, tarlada köylüsü, dairesinde memuru, okulunda öğrencisi, işsizi, aşsızı sahipsizken, çiçeği burnunda genel başkan ne yaptı? 'Meyhaneleri boşaltın, içki masalarından kalkın. 'Ordular' ilk hedefiniz cami cemaatiyle kucaklaşmak' emrini verdi…

Mansur Yavaş örneğinde olduğu gibi yerel seçimlerde bakın ne 'ilerici' ne 'sosyal demokrat' adaylar boy gösterecek… Seçmen aslı varken suretine neden itibar etsin?