Bir yanda ABD'de tutuklu, hükümet tarafından 'milli dava' ilan edilen Rıza Sarraf meselesi… Diğer tarafta 'En yakın zamanda Şam'a gidip Emevi Camisi'nde namaz kılacağız' denilen Suriye meselesi…

Gündemin bir tarafında; 'Milli dava' adamının New York'ta yargılandığı davada savcılıkla iş birliği yaptığı ve bunun karşılığında da adının sanık listesinden çıkarıldığı. 'Sarraf'ın olası tanıklığı doğrultusunda ABD'nin Türk bankalarına karşı adım atmasının Cumhurbaşkanı Erdoğan için siyasi sonuçları ortaya çıkabilir'değerlendirmeleri yapılan Sarraf…

Diğer tarafında; 'Kendi hırsı, kendi koltuğu, kendi ikbali ve istikbali için, halkına silah çevirenler, helikopterden bomba yağdıranlar, sadece kendi sonlarını hazırlarlar. Er ya da geç, bu eli kanlı zalimler gidecek ve Suriye halkı eninde sonunda bunlardan hesabını soracak'dan yola çıkılarak Esat'lı çözüme 'evet' denmesi…

Soçi zirvesinden çıkan sonucu 'Erdoğan'a rağmen Kürtler masada' diye yorumlayanları da hesaba katmak lazım değil mi?

Ülkenin ana muhalefet partisinin genel başkanı ne yapıyor? Rakibine(!) bir kez daha soluk alacağı alan yaratıyor!

'Çocuklarının, dünürünün, eniştenin, kardeşinin, eski özel kalem müdürünün, yurt dışında vergi cennetinde bir şirkete milyonlarca dolar para gönderdiklerini biliyor muydun?'

Sayın Kılıçdaroğlu'nun geçmişte de buna benzer çıkışları olmuştu. Elinde olan dosyalar hala derlenip toparlanamamış olacak ki kamuoyunla paylaşılamadı.

Bu kez 'karşı cepheden' atışlar hayli sert. 'Daha önce de benim 3 milyar dolar param olduğunu iddia etmişti. Müddei iddiasını ispatla mükelleftir. Bir şeyi iddia ediyorsan, onu ispatla senin ortaya koyman gerekir. İddiaları ispat et, Cumhurbaşkanlığı makamında durmayacağım İspatlayamayan aynı zamanda müfteridir, yüzsüzdür.'

Umarım Kılıçdaroğlu bu kez de 'banka dekontları var arkadaşlar toparlıyor, yakın zamanda paylaşacağız' gibi bir yaklaşım içinde olmaz. Bilgi sahibi yapan bilgi ve belgeleri bir an evvel paylaşır.

Aksi halde bir kez daha kendi ceza alanı içinde rakibine gol pası vermiş olur ki, gol olması kaçınılmaz…

Sahi; Kemal Kılıçdaroğlu kimin değirmenine su taşıyor?