ABD'de 'karapara aklama' ve 'dolandırıcılık' suçlarından tutuklanan Rıza ne adammış ama… Adını her duyduğumda Yusuf Hayaloğlu'nun 'Ah ulan Rıza' şiiri geliyor aklıma. Hayatımıza girdiğinden bu yana bir baş dönmesidir ki sormayın gitsin…

Dün inanarak dinlediklerimizin bir gün sonra yalan olması işi yok mu, tuzu biberi…

29 Mart 2016; 'Bu konu aslında ülkemizi ilgilendiren bir konu olmadığı gibi bir para aklama konusu mudur değil midir bilmeden değerlendirme yapamam'

25 Eylül 2016; 'Neticede bizim vatandaşımız olduğu için, hukukunu aramak zorundayız. Gerek Adalet gerek Ekonomi Bakanlığımızın yaptığı çalışmalara göre, bu kişinin bir suçu da bulunmuyor'

Önce bizi ilgilendirmiyordu… Daha sonra Dışişleri Bakanlığı'nın bilgilendirmesiyle'Rıza Sarraf hakkında basına yansıyan haberler üzerine Washington büyükelçiliğimizce, ABD makamlarından resmen bilgi talep edilmiş olup; henüz bir yanıt alınamamıştır. Konu takip edilmektedir' ilgilendirdiğini öğrendik.

Bizzat Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun ABD'ye bir değil iki nota verildiğini açıklamasıyla çok ama çok ilgilendirdiğini öğrendik.

Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ'ın 'ABD'den bir sözlü cevap şu anda gelmiştir, Rıza Sarraf'ın sağlık durumunun iyi olduğu hakkında Dışişleri Bakanlığı'na bir bilgi ulaşmıştır' açıklamasıyla rahatladık.

Ancak bitmedi. Bu kez de Rıza Sarraf'a verilen rolü öğrendik… '17-25 Aralık'ta hukuk kisvesi altında ülkemize tarihin en büyük tuzaklarından biri kuruldu. Bizim dik duruşumuz ve milletimizin feraseti sayesinde bu tuzak başarısız olunca aynı tezgahı götürdüler ABD'de kurdular. Birileri hala FETÖ'nün ağzıyla bizi itham etmeyi sürdürüyorsa sebebi aynı tuzakta verilen rolü oynamaktır.'

Tabi 'Türkiye'ye karşı bir adım' girişimine karşı 'Vatandaşımızı itirafçı yapmanın gayreti içindeler, bu işler bittiği zaman dünyayı ayağa kaldırmasını biliriz' diyerek dik duruşumuzu gösterdik.

Ah ulan Rıza, gecemiz gündüzümüz oldun vesselam…