Sezon finali niteliğinde kader maçları vardır ya; 24 Haziran seçimleri de Türkiye Cumhuriyeti adına tam anlamıyla kaderinin belirleneceği 'sezon finali' niteliğinde. En azından seçmenin bir bölümü için durum bu…

AKP ve MHP'nin adayı dünden belli… Kilit parti konumundaki HDP, tabanın isteği ile; Selahattin Demirtaş'ın 24 Haziran seçimlerine kadar ceza alma ihtimali arasında sıkışmış durumda. Seçimin bir diğer kilit partisi İyi Parti'nin seçimlere girip giremeyeceği dahi henüz belli değil ama adayı belli… CHP ise bildiğiniz gibi…

Bir önceki seçimde aday belirlemedeki başarılarını(!) tekrar etmek için yoğun şekilde görüşmelerini sürdürüyorlar. Aday belirlemedeki kıstasları içinde bir sonraki seçimde Recep Tayyip Erdoğan'a oy vereceklerini açıklamak var mıdır sizce?

'Bu anlayışla bir yere varılabileceğini düşünmüyorum' Sözler CHP Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu'ya ait… Kurultay sonrası partisiyle ilgili yaptığı eleştiri ve tespitler bununla da sınırlı değil…

'Biz 91'den beri Türkiye'nin partisi olmaktan çıktık ne yazık ki. Türkiye'nin belli bölgelerinde varız. 3'te birinden fazlasında hiç milletvekili çıkaramıyoruz. 3'te birinde yine çok zayıfız. Bizim yeniden Türkiye'nin partisi olmamız gerekli. Ama bunu başarabilmek için mutlu azınlığın, mutlu azınlıktan kastım da şu; 30-40 tane belediye çevresinde odaklanmış bir siyaset anlayışını bir tarafa bırakmamız lazım ki Türkiye partisi olalım. Bizim 36'ncı Olağan Kurultayımızdan Türkiye'ye umut vaat edecek bir yapıyla çıkmamız gerekiyordu. Ama ne yazık ki kurultay bırakın bir umut ateşi yakmayı, tam tersi bir umutsuzluk yaratmıştır CHP tabanında. '

Sizleri bilmem ama ben, yeni bir Ekmeleddin İhsanoğlu vakasının ihtimal dahilinde olduğunu düşünüyorum. Belki de CHP yönetiminden birileri, Albert Einstein'ın 'Delilik, aynı şeyi tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemektir.' sözünü anımsar ve beni yanıltır.

Bu arada 15 milletvekilinin İyi Parti'ye geçmesi, Deniz Baykal'ın 2002'de ki hamlesine ne kadar benziyor değil mi?