8.Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Anayasa için;'Bir defa delinmekle bir şey olmaz' demişti. Bakalım Anayasa sağlam mı kalmış, eleğe mi dönmüş…
Madde 2: 'Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk Milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik, Laik ve sosyal bir hukuk devletidir.'
*Atatürk Milliyetçiliği tamamen kaldırılmış, Atatürk'ün 'Ne Mutlu Türküm Diyene' sözünün yazılması Cumhurbaşkanı Gül tarafından 'ilkellik' olarak yorumlanmış ve Atatürk'ten-Türklükten-Milliyetçilikten rahatsızlık, Devletin başı olan kişi tarafından dile getirilmiştir. AKP İktidarı, Anayasa Mahkemesi tarafından 'Laiklik karşıtı eylemlerin odağı' olduğu için mahkum edilmiştir.
Sonuç: T.C Anayasasının 2. Maddesi ihlal edilmiştir.
Madde 3: 'Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.'
*Cumhurbaşkanı Gül, kanunla konulan ve kanunla değiştirilebilecek İlçe isimlerini, Kürtçe söylemektedir. Belediyeler İlçe-Belde- Köy isimlerini Kürtçe tabelalarla değiştirmişlerdir. AKP İktidarının teşviki ve göz yumması ile, ülkemizin önemli bir bölümünde Türkçe konuşmak yasaklanmış, Pazar yerlerinde bile Kürtçe konuşulur hale gelinmiştir.
Sonuç: T.C Anayasasının 3. Maddesi ihlal edilmiştir.
Madde 9: 'Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır.'
*Başbakan'a verilen yetki ile, artık Türkiye'de bazı insanların yargılanıp yargılanmayacağına, bağımsız mahkemeler değil, Başbakan Erdoğan karar verecektir.
Sonuç: T.C Anayasasının 9. Maddesi ihlal edilmiştir.
Madde 22: 'Herkes, haberleşme hürriyetine sahiptir. Haberleşmenin gizliliği esastır.'
*Özür dilerim. Bu konudaki tespitimi gülmekten söyleyemeyeceğim.
Sonuç: T.C Anayasasının 22. Maddesi, ihlal edilmiştir.
Madde 24: 'Herkes vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir. 14. Madde hükümlerine aykırı olmamak şartıyla ibadet, dini ayin ve törenler serbesttir.(14. Md: Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve Laik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz) Kimse ibadete,dini ayin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz. Din ve ahlak eğitim ve öğretimi Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Din kültürü ve ahlak öğretimi ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır. Bunun dışındaki din eğitim ve öğretimi ancak kişilerin kendi isteğine,küçüklerin de kanuni temsilcisinin talebine bağlıdır.
Kimse Devletin sosyal, ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen dahi olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasi veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz..'
*Anayasa Mahkemesi Kararları, Anayasa maddesi hükmündedir. Bu iktidarın Laiklik karşıtı olduğu Anayasa Mahkemesi kararıdır. Anayasa Mahkemesinin 'türban' konusundaki kararları, 'Hukukun arkasından dolanarak' YÖK tarafından çiğnenmiştir. Türban ilkokullara kadar inmiştir. Tarikatlar ve Cemaatler din eğitimini kaçak olarak yapmakta, on binlerce kaçak Kur-an Kursunda çocuklarımız, sapık cemaatler tarafından Cumhuriyet düşmanı olarak yetiştirilmektedir. Buna göz yuman Vali ve Kaymakamlar Anayasayı ihlal suçu işlemektedirler. İlkokul 4. Sınıftan itibaren konan ARAPÇA dersi, Aile İmamı, Mahalle İmamı gibi kurumların oluşturulması, dindar gençlik yetiştirilmesi,
24. Maddenin ihlalinin kanıtıdır.
Sonuç:
T.C Anayasasının 24 ve 14. Maddeleri ihlal edilmiştir.
Madde 42: 'Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez. Eğitim ve öğretim kurumlarında okutulacak yabancı diller ile yabancı dille eğitim ve öğretim yapan okulların tabi olacağı esaslar kanunla düzenlenir. Milletlerarası antlaşma hükümleri saklıdır.'
*Anayasanın bu maddesi yürürlükte iken, Cumhurbaşkanı-Başbakan-Bakanlar, Başsavcılar eğitim ve öğretimde, anadil olarak Kürtçe okutulması gerektiği söylenmiş ve bunun hazırlıklarına başlanmıştır. Kamuoyu oluşturmak için Maliye Bakanı(İngiliz Vatandaşı), bir polis memuru tarafından Kürtçe konuşularak karşılanmış ve T.C Bakanı da Kürtçe konuşmuştur.(Anayasa 129. Maddesine aykırı) Bu davranış, Türkiye'nin dil birliği ilkesine hakarettir.
Sonuç: T.C Anayasasının 42. Ve 129. Maddeleri ihlal edilmiştir.
Madde 174: Anayasanın hiçbir hükmü, Türk toplumunu çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkarma ve Türkiye Cumhuriyetinin laiklik niteliğini koruma amacını güden, aşağıda gösterilen inkılap kanunlarının, Anayasa halkoyu ile kabul edildiği tarihte yürürlükte bulunan hükümlerinin, Anayasaya aykırı olduğu şekilde anlaşılamaz ve yorumlanamaz.
(3): 677 Sayılı Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin kapanması-yasaklanması ve Türbedarlıklar ile bir takım unvanların Yasaklanması ve kaldırılması hakkındaki kanun.
*Türkiye'de, AKP İktidarıyla birlikte ne kadar cemaat-tarikat varsa bunlar yeraltından çıkmışlar, Bakanlıkları paylaşmışlar, devletin en hassa kurumlarını ele geçirmişlerdir. Cemaatler, zaman zaman AKP İktidarı ile de çatışmaktan çekinmemişlerdir. Cemaatin elemanları, sahte dijital deliller üreterek çok sayıda kişinin tutuklanmasına sebep olmuşlardır.
Sonuç: T.C Anayasasının 174 Maddesi ihlal edilmiştir.
Sizlerin düşüncesini merak ediyorum; Anayasamız kız-oğlan-kız olarak mı duruyor, yoksa eleğe mi dönmüş ?...
Bunlar, benim belirleyebildiğim suçlar, her biri tam Yüce Divanlık suçlardır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve Anayasaya göre görevleri Cumhuriyeti ve Demokrasimizi korumak olan Mahkemeler ve kamu görevlileri kendilerine bu duyarsızlıklarının hesabının sorulmayacağını mı zannediyorlar ?...