Aliağa ile ilgili daha öncede iki yazı yazmıştık. Belediye Başkanı Serkan Acar'a bazı sorular yöneltmiş ve cevap beklediğimizi vurgulamıştık. Ancak aradan geçen süre içinde bize cevap verilmediği gibi kamuoyuna da herhangi bir açıklama yapılmadı. O yazımızda Aliağa Belediyesi'nin aşırı derecede borçlandığı ve çok sayıda icra takibine maruz kaldığını açıklamıştık. Sadece üç firmanın yaklaşık 20 milyon liralık alacağı için icra takibi başlatmasını örnek olarak vermiştik. Türkiye'nin hangi köşesinde olsa haber değeri taşıyan bu olaya karşı Aliağa Belediyesi'nin vurdum duymazlığı sürüyor. Başka bir belediye olsa açıklama üzerine açıklama gönderirdi ancak Aliağa Belediyesi yetkilileri buna gerek görmüyorlar demek ki. Halka hizmet için ayrılan paraları kullanıp sonra da hesap vermekten kaçınmanın siyasi etiğe uymadığını birilerinin söylemesi gerekiyor.

Geçtiğimiz günlerde Aliağa Belediyesi'nin 2018 yılına ait denetim raporu açıklandı. Rapordaki verilere göre, Aliağa Belediyesi'nin ortağı olduğu şirketlerle birlikte toplam borç stoku 236 milyon 336 bin 924 lira 48 kuruş olarak tespit edildi. Rapor incelendiğinde belediye çok büyük bir borç yükü altına girmiş. Mevcut varlıkları borçlarını karşılamaya yetmediği için yeniden borç alınması gerekiyor. Yeni borç demek yeni faiz giderlerinin oluşması demek. Bu önümüzdeki dönemde halka hizmet için kullanılması gereken kaynakların bir bölümünün faiz giderlerini karşılamak için kullanılmasını zorunlu kılıyor. Rapor da ihale yerine doğrudan teminle mal ve hizmet almak için işin parçalara bölündüğü, hep aynı firmalardan mal ve hizmet alındığı, ihtiyaçtan daha fazla mal ve hizmet alımı yapıldığı, içişleri bakanlığından izin alınmadan bütçe gelirlerinin yüzde 10'undan fazla borç alındığı, 2018 yıl sonu itibariyle 200'ün üzerinde firmaya yüksek miktarda borçlu olduğu da yer alıyor. Daha önce belediyenin aşırı borçlandığını ve icra takiplerini duyuyorduk ancak şimdi denetim raporu ile durum tam anlamıyla ortaya çıktı. Aliağa Belediyesi'nin 5 yılda yaptığı Ağapark, Avcı Ramadan, İzmir Caddesi gibi yatırımlar ile Aliağa Belediyesi'nin 5 yıllık bütçesi ile arazi satışlarından elde ettiği geliri kıyasladığımızda deve de kulak kalıyor. Maliyetleri göz önünde bulundurulduğunda bu yatırımlar sadece bir yılda bütçe gelirleri ile borçlanmadan yapılabilecek altyapı yatırımı gerektirmeyen yüzeysel işler. Ancak 5 yıllık bütçe gelirleri yetmezmiş gibi üstüne 236 milyon borç alınmasını açıklamak mümkün değil. Mümkün olmadığı için de Belediye Başkanı Serkan Acar yıllardır basının karşısına çıkmaktan ve bu sorulara muhatap olmaktan kaçınıyor. Bizim gibi diğer gazetecilerin röportaj taleplerine cevap vermiyor. Yazdıklarımıza açıklama gönderemiyor. Bir şansızlığı da bu seçimlerde karşısında Özcan Durmaz gibi bir adayın olması. Belediyecilik tecrübesi olan aynı zamanda işadamı kimliğiyle öne çıkan Özcan Durmaz'ı konuk olduğu bir radyo programında dinledim. Belediye Başkanı Serkan Acar'a yönelik eleştirilerini sıralayan Durmaz, Serkan Acar'ı radyo da yada halka açık bir mekanda tartışmaya davet etti. Olumlu cevap alacağını sanmıyorum. Gazetecilerin karşısına çıkmaktan kaçınan Acar bu tartışma çağrısına da olumsuz cevap verecektir. Bu konuda son sözü Aliağalılar sandıkta söyleyecektir. Karar da yetkide onların.

Burada belediye başkan adaylarına bir çağrı yapmak istiyorum. Seçildiğiniz taktirde görevinizin 5 yılla sınırlı olduğunu unutmayın. Belediye başkanlığı yetkilerinin size geçici bir süre için verildiğini unutmayıp o yetkiyi kullanırken bir gün hesap vereceğinizi hatırlayın. Belediye bütçesini, şahsi paranız gibi kullanamayacağınızı o kaynakların halka hizmet için kullanılmak üzere tahsis edildiğini unutmayın. Gazetecilerden kaçmayın. Onların size yönelttikleri soruları cevaplamadığınızda zan altında kalırsınız ve rakiplerinize fırsat verirsiniz. Gazeteciler ile sağlıklı iletişim kurmak, yaptığınız icraatları kamuoyuna aktarmak için yararlıdır. Unutmayın gazeteciler hancı siz yolcusunuz. Tüm icraatlarınız konusunda açık ve şeffaf olun. Belediyenin imkanlarını israf etmeyip doğru yatırımlarda kullanın. Evet, ilk aklıma gelen öneriler bunlar. Bunlara uymazsanız ne olur? Aliağa da yaşananlar sizin de başınıza gelir. Gazetecilerden köşe bucak saklanırsınız. Bir basın toplantısı düzenleyip sorulara cevap verecek cesareti kendinizde bulamazsınız. Rakibiniz çıkar sizi gazetecilerin önünde vatandaşların karşısında tartışmaya davet eder. Söyleyecek söz bulamazsınız. Gazetelerde çarşaf çarşaf belediyenin borç batağında olduğu yazar cevap veremezsiniz. Belediyenin icralık olduğu sokaklarda günün konusu olur, çıkıp 'yok arkadaş öyle bir şey' diye açıklama yapamazsınız. Sonra da içinizden seçim günü bir an önce gelse de şu sorulardan kurtulsam dersiniz. Evet, bu saydıklarımdan sonra sizce Aliağa örneği ibret almanız için yeterli mi?