2009 Türkiye ve dünya için zor bir yıldı. Türkiye ekonomisi 9 aylık dönemde %8,3 oranında küçüldü. İşsizlik %13,4 seviyesinde gerçekleşti. ’¶Ekonomideki daralma vergi gelirlerinde azalmaya neden olurken toplam gelirler bütçe hedeflerinin gerisinde kaldı. Böylece 2009 Ocak-Ekim döneminde bütçe 43 milyar TL açık verirken faiz dışı fazla ise 7 milyar TL oldu. Yılsonu itibariyle tahmini bütçe açığı 63 milyar TL, faiz dışı fazla ise 21 milyar TL olarak öngörülüyor. 2008 yıl sonu itibariyle büyüme hızı %0,9, bütçe açığı 17 milyar TL, faiz dışı fazla ise 33 milyar TL olarak gerçekleşmişti.
Özellikle faiz dışı fazla önemli bir gösterge. Çünkü bir ülkede eğer bütçe açığı varsa faiz dışı fazla bütçe için bir zorunluluktur. Çünkü faiz giderleri için de borçlanmaya gidilmesi ciddi bir olumsuzluktur. Basit bir örnekle faiz dışı fazlanın olmaması; Ahmet Bey’’in bankadan aldığı kredi kartı faizini yine borçlanarak ödemesi anlamına gelir ki bir süre sonra bu tıkanmaya neden olur.
Dokuz aylık gerçekleşme ve yılsonu tahminleri değerlendirildiğinde, önceki yıla göre bütçe açığı artarken faiz dışı fazlanın azaldığı görülmektedir. Söz konusu gelişme nedeniyle hükümet gelir kalemlerini arttırmak zorundadır. Bütçe açıklarını kapatmanın ilk akla gelen yolu ise vergi artışıdır çünkü bütçe gelirlerinin %90’’ınını vergiler oluşturur.
Bu nedenle 2010 yılında emlak, motorlu taşıtlar, akaryakıt, doğalgaz ve tütün mamullerinde vergi artışları gündeme gelecektir. Zaten 2010 yılında emlak vergisi oranlarının yeniden hesaplanacak olması, söz konusu kalemde yüksek vergi artışını beraberinde getirecektir. Emlak vergileri dışında özellikle akaryakıt ve sigaraya %30-35 oranında zam gelmesi bekleniyor. Akaryakıtta yüksek oranlı fiyat artışları ise hemen hemen aklınıza gelen her şeyin zamlanmasına neden olacak.
2009 yılı bütçesinde açık 10 milyar TL olarak öngörülmüştü. Hükümet krizin dünya ve ülke ölçeğinde yaratacağı sıkıntıları önleyecek ekonomi politikaları geliştiremedi. Bunun yerine ekonomik terimler sözlüğüne ’“teğet geçti’” cümlesi kazandırıldı. Düşünün yılsonu itibariyle bütçe açığı tam 6 kat fazla gerçekleşecek. Tabi bütçedeki delik vergi mükellefleri ve halkın sırtına yüklenecek. Halkınsa artan vergi yükünü nasıl karşılayacağı büyük bir soru işareti.
Mevcut tablo, bana şu meşhur fıkrayı anımsattı;
Ormana vergi memurlarının geldiği haberi yayılır. Bütün hayvanlar telaşlanır.
Ayıya sorarlar: ’“Ayı efendi niye korkuyorsun?’”
Ayı : Arkadaşlar bende kürk, eşimde kürk, çocuğumda kürk. Vergi bize çok ağır gelir.
Telaşlanan bir diğer hayvan ise leylektir.
Diğer hayvanlar sorarlar: Leylek sana ne oluyor?
Leylek : Arkadaşlar, bende yazlık, hanımda, çocukta yazlık, bize vergi çok gelir.
Hayvanların arasında gayet rahat olansa sadece maymundur.
Ayı : Arkadaşlar bende kürk, eşimde kürk, çocuğumda kürk. Vergi bize çok ağır gelir.
Telaşlanan bir diğer hayvan ise leylektir.
Diğer hayvanlar sorarlar: Leylek sana ne oluyor?
Leylek : Arkadaşlar, bende yazlık, hanımda, çocukta yazlık, bize vergi çok gelir.
Hayvanların arasında gayet rahat olansa sadece maymundur.
Maymun : İsteyen istediği yere kaçsın. Benim kıçım çıplak, hanımın,çocukların çıplak, ben kalıyorum!’…
Kimse alınmasın, teşbihte hata olmaz. Ancak durum maalesef böyle..
Tüm bu gelişmelere rağmen ekonomik gündemin inanılmaz derecede zayıf olması ise şaşırtıcı geliyor. Kimse bütçe, işsizlik ya da 2010 yılı hedeflerini konuşmuyor. Meclis bütçe görüşmeleri dahi siyasi atışmalarla geçiyor. Kamuoyu bir sitcom formatında sürekli gündem değiştiriyor. Daha bir hafta önce herkes açılımı tartışırken suikast iddialarıyla kamuoyunun rotası bir anda değişiyor. Herhangi bir gazetenin köşe yazarlarına bakın. On yazardan dokuzu suikast iddiaları ve beraberinde oluşan gerginliği yazıyor. Ekonomiden bahseden yok. Acaba halkın gerçek gündemi ekonomi değil de sürekli değişen siyasi çatışmalar mı?Yoksa acı patlıcan kırağı çalmaz, biz ne bütçeler yamadık, bu da gelir geçer düşüncesi mi?
2010 yılında vergi artışları, zamlar arka arkaya geldiğinde bakalım neler olacak?