Metehan UD / EGEDESONSÖZ - 2012 yılında dönemin Bakanlar Kurulu kararı riskli alan ilan edilerek kentsel dönüşüm kapsamına alınan İzmir’in Karabağlar ilçesinin Cennetçeşme ve Limontepe semtlerindeki 16 mahalleyi kapsayan 540 hektarlık alana ait imar planları bir kez daha mahkemeden geri döndü.
Dönüşüm alanının içinde kalan ve 1. etap olarak adlandırılan Uzundere, Peker ve İhsan Alyanak Mahallelerini kısmen kapsayan 101.4 hektarlık alan için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından askıya çıkarılan 13’üncü imar planı da iptal edildi.
Karabağlar Mahalleler Birliği’ni oluşturan mahalle dernekleri tarafından açılan davada İzmir 4. İdare Mahkemesi 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planını, planların mevzuat hükümlerine, planlama ilke ve esaslarına ve kamu yararına uygun olmadığına karar verdi.
Kararda şu ifadeler yer aldı:
Dava konusu planlama çalışmaları ile ilgili bağlayıcı ve yönlendirici analitik verilere, senteze ve stratejik kararlara yer verilmesine karşın nüfus hesaplarından bağımsız salt yerleşilebilirlik analizlerine temellenen yerseçim kararları oluşturulduğu, dönüşüm alanı içerisindeki mevcut mahalle nüfuslarının, meri planlar ile söz konusu mahallelerde öngörülen planlama nüfuslarının ve dönüşüm sonrası hedeflenen nüfus değerlerine dair hiçbir bilgi ve açıklama bulunmadığı, Riskli Alan bütünü için dönüşüm alanı içerisinde sağlıklı bir yaşam çevresi oluşturma anlamındaki yeterliliğin ölçülmesi için gerekli olan nüfus hesaplarının Riskli Alan bütününde yapılmadığı, dava konusu plan değişiklikleri öncesinde 31.08.2022 tarihli 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı Plan Notlarının2 ve 3 no.lu plan hükümlerinde Ticaret – Konut Alanlarındaki oranlarla, (*) sembollü Ticaret –Konut Alanları arasındaki ticaret ve konut alanı oranlarının eşit olmadığı, bu açıdan 2 ve 3 no.lu plan notlarının plan bütünü içerisindeki Ticaret – Konut Alanları kullanımına ilişkin eşitsizlik yaratıldığı, dava konusu planlama alanı içerisindeki donatı hesaplarının eksik öngörülere temellenmekte olduğu ve dava konusu 2022 tarihli plan kararları ile 2020 tarihli plan kararlarına göre nüfus büyüklüğünü ve ticaret alanları yoğunluğunu artırıcı ve eğitim ve yeşil alan gibi temel donatı alanlarını azaltıcı plan kararları alınmış olduğu anlaşıldığından, belirtilen bu aykırılıklar nedeniyle dava konusu planların mevzuat hükümlerine, planlama ilke ve esaslarına ve kamu yararına uygun olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır
Konuyla ilgili Karabağlar Mahalleler Birliği’nin yaptığı açıklama şu şekilde:
İzmir ili, Karabağlar ilçesi, Cennetçeşme, Salih Omurtak, Bahriye Üçok, Limontepe, Ali Fuat Erdem, Umut, Gazi, Özgür, Yüzbaşı Şerafettin ve Devrim mahallelerini kapsayan, 540 hektarlık alan 31.12.2012 tarihinde hiçbir bilimsel gerekçeye dayanmadan riskli alan olarak ilan edildi. Akabinde riskli alan ilan edilen bölgede yaşayan bizlerin haklarını gözetmeyen, yerleşimlerimizi ve hayatlarımızı belirsizlik girdabına sokan imar planları parça parça devreye sokuldu. İmar planlarına itirazlarımız dikkate alınmadı, defalarca davalar yoluyla hakkımızı aramak durumunda kaldık.
Bizlere rağmen hazırlanan, bizlerin haklarını korumayan planlar her seferinde açtığımız davalar sonucu iptal edildi. Nitekim en son Eylül/Ekim 2022 tarihinde askıya çıkarılan 316 hektarlık alanı kapsayan 2-3-4-5. Etaplara ilişkin Nazım İmar Planı İzmir 3. İdare Mahkemesi’nce 15.03.2024 Tarihinde; aynı 540 hektarlık alanda 101,4 hektarlık alan için 13. defa hazırlanan ve 01.03.2023 Tarihinde askıya çıkarılan 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı ve 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı İzmir 4. İdare Mahkemesi’nce 23.10.2024 Tarihinde bir kere daha iptal edildi. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın açıklamasına göre 540 ha lık riskli alanın
yaklaşık 101,4 hektarlık kısmı rezerv alan olarak belirlenmişti. Bakanlık boş alan 101,4 hektarlık alanı 540 hektarlık alanın diğer etaplarında dönüşüm yaparken, Yenitepe’de yapılacak konutlar rezerv konut olarak kullanılacağını beyan etmişti. Alana ilişkin defalarca planlar yapılır ve peş peşe iptal edilirken Yenitepe konutları yapıldı, fakat bu konutlar, diğer etaplarda yaşayan hak sahipleri için teklif bile edilmeyip tamamı riskli alanda hak sahibi olmayan kişilere satıldı.
101,4 hektar dışında kalan alan için riskli alan ilan edildiği 31/12/2012 bugüne alanda geçerli imar planı hazırlanmadığı gibi, bölgede yaşayan bizlerin hayatını zorlaştıran, çekilmez kılan haller sıradanlaştırıldı. Yerleşimlerimiz adeta kilitlendi. Bu durumun hayatlarımız bakımından
sonuçları ise;
- Plansız alanda kaldığımız için evlerimizi yenileyemiyoruz,
- Aradan geçen 12 yıla rağmen hala daha Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının
alanda dönüşümün nasıl gerçekleşeceğine dair bir modeli bile yok,
- Kendileri yapmıyor/yapamıyorlar; bizlerin yapmasına da müsaade etmiyorlar.
- Evlerimizde basit onarım tadilat yapmamız bile sorun oluyor. Çatımızı aktaramıyor, çitimizi tamir edemiyoruz.
- Riskli alanda ve plansız alanda kaldığımız gerekçesi ile doğalgaz, internet v.b. en temel alt yapı hizmetlerinden yararlanamıyoruz.
Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı katılımcılık ilkelerini işletmeden, şehircilik ilke ve esaslarına aykırı imar planlarını yapmakta / onamakta, bu planlar mahkemeler vasıtasıyla hakkını arayan bizlerce dava konusu edildikçe ve kazanıldıkça da planların rantçı esaslarını değiştirmeden küçük değişikliklerle yeni plan yapmış gibi planları hukuki denetimden kaçırmaya çalışmaktadır.
Bakanlık tüm uygulamalarında bu durumu alışkanlık haline getirmiştir. Yapılan tüm planlarda, planlama süreçleri 540 hektarlık alanın bütünlüğü gözetilmeden, geliştirildiği alanda yaşayanların varlığını/hayatlarını dikkate almadan yapılmış, deprem riski merkezli değil sermaye gruplarının rant hedeflerini kolaylaştırmak üzere uygulanmıştır.
Artık yeter!
- Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı bu plan oyalamacasına, halka rağmen, bizlerin haklarını da gözetmeden plan yapmaya bir son vermelidir. Mahkeme kararlarını ve bu kararlara esas teşkil eden Bilirkişi Raporlarını dikkate almalıdır.
- Riskli alan ilan edildikten 13 yıl sonra bile halen “plansız alan” durumunda olan mahallelerimizde, muhtarlar, dernekler, kanaat önderlerinin katılımını sağladığı sahici süreçlerle, halkın kendi denetiminde dönüşüm sürecini yöneteceği, alandaki hak sahiplerinden kimsenin dışarda kalmayacağı, kiracı komşularımızı dahi gözeten esaslarla plan hazırlanmalıdır.
- Gerek 6 Şubat Depreminden sonra henüz onbinlerce hak sahibi depremzedeye konutun teslim edilmediği, henüz 2020 İzmir Depremi hak sahiplerine bile konut tesliminin tamamlanmadığı, güncel afet riski yüksek İstanbul gibi metropollerde binaların güvenli hale gelmesi sürecinin aciliyet kesbettiği, İzmir’in deprem riskinde bizlerin yerleşimlerinden daha yüksek risklere sahip “riskli alan” ilan edilmemiş yerlerin bulunduğu açıktır. O vakit ya Riskli Alan Kararı kaldırılmalı ya da belirttiğimiz gerekçelerle oyalamadan gereği yerine getirilmelidir.
- Oysa mevcut durum alanda bizlerin de elbirliği ile komşularımızla birlikte sorunlarımıza çözüm bulmamızı imkânsız hale getirmektedir. 2012 yılından beri bizlerin yerleşimlerine dair tek bir uygulamanın bile yapılmadığı henüz ne yapılacağına dair de bir fikrin olmadığı ya da varsa da yaşayanların bilmediği açıktır. Bu nedenlerle alandaki ya alanda bizlerin komşularımızla birlikte yöneteceğimiz dönüşüm sürecinin önünü açsınlar ya da riskli alan kararını kaldırsınlar, bizler de alanın planı/yeniden inşası konusunda bu sefer de yetkinin devredildiği kurumlarla müzakere süreçlerini işletelim.Hiç kimseden yasal olmayan, kanun ve yönetmeliklerde yer almayan bir talebimiz yok.
Planlama süreçleri; Şimdiye kadar iptal edilen planlardaki bilirkişi raporlarını ve iptal kararlarını dikkate alındığı, öncelikle tapu ve mülkiyet sorunlarımızın çözüldüğü, planlama alanında yaşayanların varlığının/hayatlarının dikkate alındığı, şehircilik ilke ve esaslarına uyulduğu, mevzuatımızda yer verilen katılımcılığın temel ilke olarak uygulandığı ve vatandaşın insan yerine
konarak dinlendiği, ilkelerle sürdürülmelidir.
Ayrıca belirtmek isteriz ki; 2024 Mart yerel seçimlerinde siyasi partilerin İlçe ve Büyükşehir Belediye Başkan adayları bu taleplerimizi de içeren TAHHÜTNAME yi imzalamışladır. Aksi yaklaşımlar hem hukuki hem de demokratik olmayacak, yapılan itirazlar ve açılabilecek davalar nedeniyle sürecin uzamasından başka bir netice vermeyecektir.
Karabağlar Mahalleler Birliği