'Zeytinlik Alanlar Yok Mu Olacak?' yazıma başlarken çok kısa olarak konunun emperyalizme bağlantısına değinmek şart oldu. Kimileri 'Ne Bağlantı Var?' diye düşünebilir.
Anlatalım:Emperyalizmin çeşitli kılıklarla ülkelere nüfuz ettiğini biliyoruz.Kimileri yardım maskesi,kimileri de ülkelerin öz kaynaklarını küçümseterek girer ve girmeye devam eder.
Bugün zeytinyağının önemini herkes biliyor. Ancak biraz geriye gidelim.
Bir zamanlar,emperyalizmin yönlendirmesiyle zeytinyağı neredeyse dışlanmış, zeytinyağı ısıtılırsa kanser yapar gibi yalanlar uydurulmuş,bu söylem basın aracılığı ile yaygınlaştırılmış ve beslenmede katılaştırılmış yağlar egemen kılınmıştı.
Bu amaçla margarin fiyatları düşürülmüş ve kitleler zeytinyağından soğutularak mısır özü yağına ve margarine alıştırılmıştı.Ve 'Zeytinyağlı yiyemem aman, basmada fistan giyemem aman…' türküsü bile bu topraklarda çalınır olmuştu.
Çünkü emperyal ülkelerin ellerinde olağanüstü margarin stokları vardı ve onlar için pazarın oluşturulması gerekiyordu.Yüz binlerce zeytin ağacı sökülerek büyük bir kıyım yapılmıştı.
Bu oyunu bozan bilimci olmadı mı? Elbette oldu.Adı, Osman Nuri Koçtürk idi.
Margarine karşı zeytinyağını savunduğu için bir süre sonra radyo yayınlarına son verildi. Konya'ya yaptığı bir gezi sırasında saldırıya uğradı ve öldürülmek istendi. Ancak hiç yılmadı, zeytinyağını savunmaya devam etti. Aç bırakılmaya çalışıldı ve en ilginci tıp fakültesinde profesörlüğü,en azından Amerikancı, daha doğrusu uluslararası margarin sanayicilerinin egemenlik kurduğu kimi bilimciler(!) tarafından engellendi.
Geldiğimiz noktada,halkın eğitimli ve de orta gelir düzeyine sahip sosyal katmanları,margarinin zararlarını biliyor. Ancak halkın önemli bir kesimi margarin tüketmeye devam ediyor…Ve de sağlıksız beslenmeden kaynaklanan kalp ve damar hastalıkları ile kanser gibi hastalıklar patlama yapmış durumda.
Üretim Reform Paketi Kanun Tasarısı Zeytinciliğe Neler Getiriyor?
Günümüze gelince.31 Mayıs 2017 günlü gazete haberlerine göre; 'Üretim Reform Paketi Kanun Tasarısı Taslağı'nda yer alan düzenlemeler, TBMM tartışmalara neden oldu. Yasa Tasarısına karşı,muhalefet ve zeytinyağı ile ilgili sivil toplum örgütlerinin çabalarıyla olumlu olabilecek kimi konularda hükümet geri adımlar attı.Bunlar arasında;
-
Zeytinlik alanlarla konut, turistik tesis ve konaklama tesisi yapılmasına izin verecek düzenlemeyi yasa tasarısından geri çekilmesi,
-
Zeytinliklerin talan edilmesinin önünü açacağı belirtilen zeytinlik saha tanımı kaldırıldı. Bir dekar alanda en az 15 kültür çeşidi bulunan yerleri zeytinlik saha kabul eden maddenin tasarıdan çıkarılması,
-
Zeytinlik sahalara ilişkin koruma kurulu kapsamına sivil toplum kuruluşlarının da eklenmesi gibi konular ayılabilir.
Maden Ve Sanayi Yatırımı İçin Zeytin Ağaçları Kesilecek!
Kimilerince hükümetin yukarıdaki konularda geri adım atması 'bir parmak bal çalmak' şeklinde yorumlandı.Bu yoruma katılmamak olası değil. Komisyonda kimi ödünler verilerek 'her şey çözümlendi algısı' yaratılmak istendiği gözlemleniyor.
Ve de hükümetin kamu yararı gerekçesi ile zeytinlik alanlara maden ve sanayi yatırımı konusundaki düzenlemede(madde 4) geri adım atmadığı görüldü. Bu yatırımlar için zeytin ağaçları kesilebilecek.
Üreticiler ise sadece konut, turistik tesis yasağının zeytinlikleri korumayacağını, bu tasarıyla zeytinliklere maden, sanayi tesisi kurulmasının da yasaklanmasını istiyor.
'Arkasında Madenciler Konseyi Var'
Üretim Reform Paketi Kanun Tasarısı Taslağı ile ilgili bilgi veren Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi İcra Direktörü Mustafa Tan, önergenin arka planında Madenciler Konseyi'nin olduğunu belirti .
Çiftçi Sendikaları Konfederasyonu Genel Başkanı Abdullah Aysu da 'Eğer tasarı bu durumuyla yasalaşırsa zeytin ağaçlarının yüzde 70'i kesilir.'dedi.
Sonuç olarak konunun iki yanı var.
Bir yanda milyonlarca zeytin üreticisi, diğer yanda bir avuç maden ve sanayi şirketi sahibi. Kamu yararı ile maden ve sanayi şirketleri arasında nasıl bir bağlantı olduğu tartışmaya açık, daha açık deyişle burada 'kamu yararı var mı?' sorusuna yanıt aramak gerekiyor.
Ne yapılabilir? Yasa tasarısı henüz komisyondan çıkmadı,TBMM'nin gündemine gelmedi.Yurttaşlar, gerek milletvekileri,gerekse ilgili sivil toplum örgütleri aracılığı ile yazarak,sosyal medya aracılığıyla demokratik tepkilerini gösterebilirler.
Çünkü konu 320 bin zeytinci aile işletmesini ilgilendiriyor. Çünkü zeytinyağı sağlık demek.
Yazımızı Ege'nin Ozanı Homeros'un 'İlyada Destanı'ındaki zeytin ağacı'nın sözleriyle bitirelim:
'Ben herkese aidim,sen gelmeden önce buradaydım, sen gittikten sonra da burada olacağım..'